Bölüm 23

11.8K 350 45
                                    

Geldiğimiz yer bardı. Elini belime yerleştirerek beni kapıya yöneltti. İçerisi her zaman ki gibi leş gibi kokuyordu. İçki kokusu burnumun direğini sızlatmaya yetmişti. Bir bar sandalyesine oturduk. "Buraya geleceğimizi bilseydim daha farklı giyinirdim." Dedim gözlerimi devirerek. "Kahretsin! Keşke söyleseydim. Bu kadar göz alıcı olmazdın belki." Dedi. Kıkırdadım. Barmen yanımıza geldi. "Ne istersiniz Ateş Bey?" "Bana her zamankinden. Hanımefendiye de alkolsüz bir şeyler."

Burada alkolsüz şeyler mi vardı? Barmen Ateş'e bir kadeh içki, bana da meyveli bir şey gibi şey verdi. Yanımızdan geçen kızlar Ateş'e yiyecek gibi bakıyordu. Ama Ateş hiç birine dönüp bakmıyordu bile. Aferin akıllı sevgilime, adam olsun! Kızlar Ateş'in pas vermediğini görünce dudaklarını büzerek kaçıyorlardı.

Birkaç dakika sonra mekanda en sevdiğim şarkılardan biri olan 'It Possible Dream' çalmaya başladı. Ateş kulağıma eğildi. "Dans etmek ister misin güzel kadın?" Dudaklarımda oluşan gülümsemeye engel olmadım. "Ben dans etmeyi bilmem Ateş Bey. Pişman olursunuz." Nefesini kulağımda hissediyordum. "Tesadüfe bak sen!" Elimi tuttu ve beni kaldırdı.

Beraber dans pistine ilerledik. Kollarımı boynuna doladım. Elleri belimi bulurken yavaşça sallanmaya başladık olduğumuz yerde. Tekrardan kulağıma eğildi. "İyi ki doğdun bebeğim." Bu gün doğum günüm müydü? Doğum günüm olduğunu tamamen unutmuştum. Gözleri gözlerimi bulurken yüzünde çarpık bir gülümseme vardı. "Bu gün 11 Eylül mü?" Dedim şaşkınlıkla.

"Evet." Gözlerimi kapattım. Dudaklarımda birkaç saniyeliğine bir baskı hissettim. Dudaklarımı geri çektim ve salak salak sırıttım. "Oturalım mı artık? Yeter bu kadar." Bu sefer gözden uzak, köşede olan koltuğa oturduk. Telefonumdan saate baktım. Zaman o kadar hızlı akıp gitmişti nerdeyse 2 saattir buradaydık.

Etrafı süzmeye başladım. Bar ortamını sevmediğimi bir kez daha fark ettim. Ama beyefendi başka bir yer bilmiyordu ki!

Bir anda gözlerim önümüzde ki masaya kaydı. Ateş'in masanın üzerine bir kutu bıraktığını fark ettim. Ona anlamaz bakışlarımı gönderdim.

"Belki beğenirsin. Ufak bir hediye." Dedi ve göz kırptı. Kutuyu açtı. Kutunun içinden yüzük çıktı. Yüzüğü görünce gözlerim fal taşı gibi açıldı. "Siktir." Dedim kısık sesle. Bunu beklemiyordum. Ateş'in güldüğünü gördüm. Gözlerimi zorlukla yüzükten Ateş'e çevirdim. "Zeynep, resmi olarakta benim olmak ister misin?" Benimle evlenir misin, demek miydi bu? Sanırım evet... Hayır demek istemiyordum. Ama evet demek içinde erken olduğunu düşünüyordum.

"Ateş..." Dedim ve kısa bir sessizlik yarattım ortamda. "Hayır demek istemiyorum. Ama evet demek için de erken değil mi?" "Değil. Ben sadece evliliğe bir adım daha yaklaşmak istiyorum." Bu sefer aklımı değil, kalbimi dinlemeliydim. Kalbim 'evet'  diye bas bas bağırıyordu. Beynim ise 'hayır' diye çığlık atıyordu. Ama doğru seçeneğin kalbim olduğunu biliyordum...

"Evet ya da hayır Zeynep. Çok zor bir şey sormadım. Susmanı istemiyorum." Dedi Ateş. "Evet." Dedim sadece. Yüzünde ki çarpık gülümseme geri geldi. Ben de gülümsedim. Yüzüğü parmağıma taktı. Ardından sıcak dudakları dudaklarıma hapsoldu.

Nefes nefese ayırdım kendimi dudaklarından. Kollarımı boynuna dolayarak sarıldım. Elleri belimi buldu. "Seni mutlu edeceğim, demiştim." Dedi. Kıkırdadım. O an buradan gitmek istediğimi anladım. "Eve gitmek istiyorum." Dedim kısık sesle.

İkimizde ayağa kalkıp bar çıkışına ilerledik. Arabaya binip kemerimi taktım.

Yol şeritleri gözümün önünde hızlı hızlı geçip gidiyordu. Yavaş yavaş göz kapaklarım kapandı. Gelen uykuma engel olamadım.

*

Burnuma Ateş'in naneli keskin kokusu geldi. Bir el bacaklarımı, diğer el belimi kavradı. Yüzüme çarpan soğuk havayla uykum tamamıyla bölünmüştü. Ateş'in -muhtemelen- kucağındaydım. Anahtar sesini duydum. Gözlerimi araladım yavaşça.

Başımı Ateş'i göğsüne daha çok bastırdım. Kokusunu bir bağımlı çekiyordum. Bedenim yatakla buluştu. Gözlerimi araladım. Ateş üzerimden kendi ceketini alıyordu. Eli saçlarımı okşadı. "Uyu bebeğim sen." Dedi. Üstümü değiştirmem gerektiğini anlamıştım.

Gelen hapşırmaya engel olamadan hapşırdım. "Üstümü değişmeliyim." Dedim Ateş'e ve yatakta oturur pozisyona geldim. Ateş elbisemin kollarını indirdi. Omuzuma minik bir buse bıraktı. Ayağa kalktım. Topuklu ayakkabılarımı karşı duvara fırlattım. Evet, kelimenin tam anlamıyla fırlatmıştım.

Elbise yavaşça aşağı kaydı. Üzerimde bir tek iç çamaşırlarım vardı. Ateş giyinme odasından bir tişört ve bir boxer getirdi. Onları giydim. Tişört oldukça bol gelmişti.

Hâlâ daha uykum vardı. Kendimi yatağa attım. "Ateş." Dedim mırıldanarak. "Geliyorum güzelim." Balkon kapısını kapatma sesi geldi. Ardından yanımda bir hareketlenme oldu. Gözlerimi açmadan Ateş'e yaklaştım.

Saçlarımı öptü. "Seni seviyorum." Dedim uyku sersemi. "Ben de, ben de seni seviyorum güzelim." Geri gelen uykuya tekrar daldım...

*

Sabah alarmın yine o iğrenç(!) sesiyle uyandım. Gözlerimi ovuşturdum. "Bu alarm her gün böyle çalacak mı? İşi bırakacağım yemin ediyorum bu alarm yüzünden!" Diye sitem ettim. Oturarak cenin pozisyonunu aldım.

Kolumda hissettiğim öpücükle başımı Ateş'e çevirdim. "Sabah sabah ne bu sinir güzelim?" Dedi uykulu çıkan sesiyle ve çarpık gülümsemesini sundu bana.

Aniden gelen mide bulantısı ile tuvalete koştum. Ardımdan da Ateş geldi. Her erkeğin yaptığı o geleneksel şeyi yaptı... Saçlarımı geriye çekti.

Sifonu çektim ve elimi yüzümü yıkadım. Aynada ki görüntüm ile çığlık atıp ellerim ile yüzümü kapadım. "Ateş git! Çok kötü görünüyorum!" Dedim. Ateş ellerimi yüzümden çekti ve kendine döndürdü. "Böyle bile güzelsin." Tüm gece makyajım dağılmıştı. Rimelim akmıştı, rujum Joker'e benzememi sağlamıştı.

Hızla yüzümü yıkadım. Ama çıkmayınca sabunlu su ile yıkadım. Yüzümü kurularken tekrardan mide bulantısı ile hızla arkamı döndüm ve eğilip kusmaya başladım.

Sifonu tekrar çekip dişlerimi fırçaladım. "İyi misin güzelim? Hasta falan mısın?" Elini alnıma koydu. "Ateş'in de yok." Dedi. "Dün biraz soğuktu. Üşütmüşümdür." Dedim.

"Bu gün işe gitme. Evde kal. Dinlen biraz." Başımı salladım. İtiraz edecek halim yoktu. Yatağa ilerleyip tekrar yattım. Ateş başımı öptü.

Aklıma gelenle gözlerim fal taşı gibi açıldı. Hızla yerimden kalktım. "Ateş!" Dedim. Ateş soru soran gözlerini bana çevirdi. "Hamile olabilirim!"

Bölüm sonuu! Umarım bölümü beğenmişsinizdir. Bu hikayeyi çok uzun tutmak istemediğim için bazı olaylar hızlı gelişiyor olabilir. Her neyse.. öpüldünüz 🖤

Karanlığımdaki Işık (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin