Bölüm 36

7.7K 260 9
                                    

Multi: YYK - Kazılı Kuyum

"3 ay sonra hiçbir şey olmamış gibi yine beraber olmamız. Sence de garip değil mi?" Dedim ve içkimden bir yudum daha aldım. "Tam olması gerektiği gibi." Yanına oturdum ve sağ bacağımı, sol bacağımın üstüne attım. İçkimden bir yudum daha aldım ve Ateş'in bakışlarıyla karşılaştım. Aramızda ki bu bakışmaya son verip gözlerimi kaçırıp gülümsedim. Aramızda bir sessizlik oluşmuştu. Gözlerimi tekrar gözlerine çıkardım. Derin bakışlarında kayboldum. Sanki dillerimiz susuyor, gözlerimiz konuşuyordu. "Ne?" Dedim gülerek. Elinde ki bardağı sehpaya bıraktı ve benim elimden de bardağı aldı. Benim bardağımı da sehpaya bırakıp yüzünü yüzüme yaklaştırdı. Nefes alışverişlerim hızlandı. Kalbim olduğundan daha hızlı atıyordu. Nefesini yüzümde hissederken dudaklarına yapıştım. Eli belime gitti. Ellerimi boynuna dolayıp kucağına oturdum. Ellerini kalçama götürüp sıktı. Ağzımdan bir inleme kaçtı. Dudaklarını ayırdı benden soluklanmak için. Nefes nefese kalmış olmama aldırmadan tekrar dudaklarına kapandım. Dudaklarımızı ayırıp boynuma yöneldi. Kokumu çekti içine. Ardından ufak öpücükler bıraktı boynuma. Dudakları köprücük kemiğime kadar geldi.

Kucağında ki bedenimle beraber ayağa kalktı. Merdivenleri çıktı ve o tanıdık odaya girdi. Ellerimi saçlarına götürüp çekiştirmeye başladım. Sırtım çarşafla buluştu. O ceketini çıkardı ilk önce. Ardından gömleğinin düğmelerini çözmeye çalıştı. Açamayınca ikş yana çekip yırttı. Gömleğini buruşturup atarken tekrar dudaklarıma değdi dudakları. Göğsünden hafifçe iterek üstüne çıktım. Ben dudaklarını öperken onun eli çoktan elbisemin fermuarına gitmişti. Fermuarımı indirdi. Elbisemin kollarını aşağı çektim. Beni tekrar altına aldı. Elbisemi eteklerinden tutup aşağı çekti. Dudakları boynuma yol aldı. Ardından kendi pantolonunu çıkardı. Boynuma ufak ısırıklar atarak dudakları göğsüme indi. Kopçamı açıp sütyenimi tek hamlede çıkarttı. Ağzımdan bir inleme kaçarken konuştum, "Bu sefer korunmalıyız. İkinci bir hamilelik istemiyorum." Dediğimde gerilen dudaklarından güldüğünü hissettim.

*

Gece burada kalmıştım. Sabah ise baş ağrısıyla uyanmıştım. Başımı yan tarafıma çevirdim. Ateş beni izliyordu. Gülümseyerek yüzümü kapattım. "Seni uyurken izlemeyi çok özlemişim." dedi. Gülümsedim. Göğsümün biraz üstüne bir buse bıraktı ve başını yasladı. Saçlarını okşadım. Aklıma abim gelince hızla komodinin üzerinden telefonumu aldım. Gelen cevapsız çağrılarla hızla dikleştim yerimde. Bacaklarımı kendime çektim ve pikeyi göğüs hizam da tuttum. 14 cevapsız arama Berkant'tan, 17 cevapsız çağrı abimdendi. "Ne oldu?" Dedi Ateş sırıtarak. "Ne olacak, ölüm fermanım imzalandı az önce." Gülümsemesi daha çok yayıldı yüzünde. Kollarımı bacaklarımın üzerinde birleştirip; başımı kollarıma dayadım.

"17 cevapsız çağrı." Dedim kendi kendime. Ateş sırtımı okşadı. Ateş'e baktığımda kahkaha atmamak için zor duruyordu. "Senin yüzünden farkında mısın?" Dedim. Tuttuğu kahkahayı saldı. "Dün gece öyle demiyordun ama." Dedi bu sefer. Utançla eğdim başımı. Abimin numarasına tıklayıp kulağıma götürdüm. "Ses çıkarırsan saçlarını tek tek yolarım Ateş." Dedim. Birkaç saniye sonra abimin sesini duydum. "Zeynep neredesin sen kızım?! Duymuyor musun bu telefonu?!" Abimin kükremesi ile telefonu biraz uzaklaştırdım kulağımdan ve yüzümü buruşturdum. Tekrar kulağıma getirdiğimde konuştum, "Özür dilerim abi. Arkadaşım çok ısrar etti onda kalmam için. Telefonum da sessizdeydi. Duymadım." Ateş tek kaşını kaldırarak baktı bana, "Kimmiş o arkadaş?" Dedi abim şüpheyle. "Arkadaşım işte. Sen tanımazsın." Dedim. Abime bu kadar yalan söylemek istemiyordum. Ama doğruyu söylersem öldürürdü beni bu manyak.

"Söyle sen, söyle. Tanırım ben." Israrla hâlâ soruyordu adam ya! Sanane kardeşim sanane! "Sude diye bir arkadaşım abi. Tanıdın mı?" Dedim. İşte o zaman Ateş'in sesini duydum, "Şimdide Sude mi oldum?" Dedi hafif yüksek sesle. Hızla ağzını kapattım. Avucuma bir öpücük bıraktı. "Ateş miydi o?" Şimdi sıçmıştım. Sen görürsün Ateş! "Ateş mi? Ne Ateş'i ya? Burada öyle biri yok. Sana öyle gelmiştir. Abi ben birazdan gelirim. Öptüm." Dedim ve telefonu kapattım hızla. Derin bir nefes verip sinirli bakışlarımı Ateş'e çevirdim. "Ya adam sussana! Hem kendini, hem beni öldüreceksin." Dedim. Büyük bir kahkaha attı. "Şimdi de Sude oldum, he?" Hızla üstüne çıktım. "Ya amacın ne? Ha Sude, Ha Ateş, ne fark eder? Niye o kadar bağırıyorsun?! Şimdi yolacağım o saçlarını ama!" Dedim sinirle. Kollarını belime dolayarak kendine çekti. "Bana kıyamazsın." Dedi. Tek kaşımı kaldırdım. "Pek emin olma. Öyle bir kıyarım ki, aklın hayalin şaşar." Dedim. Dudaklarımı öptü. Hafifçe omzuna vurdum. "Öpme beni! Sana şu an sinirliyim." Dedim. Tekrar öptü. Başımı sağa sola çevirdim ve gülümsedim. "Öpme diyorum ya!" Dedim. Tekrar ve tekrar öptü... Bütün yüzümü öpücüklere boğdu.

"Tamam, tamam dur." Dedim kıkırdamalarımın arasında. Üzerinden kalktım. O da kalktı. Banyoya doğru ilerlerken peşimden geldiğini gördüm ve bir an da arkamı döndüm. Benim ani frenimle birbirimize çarpmıştık. Güldüm. "Duşa gireceğim. Peşimden gelme." Bir adım daha attığım da, o da bir adım attı. Ona dönüp konuştum, "Bebeğim sen böyle her yere benimle mi geleceksin." Dedim. Güldü ve ardından konuştu, "Evet." "Burada kal." Dedim. Arkamı dönüp giderken popoma bir şaplak yedim. "Hey!" Diyip banyoya girdim.

Karanlığımdaki Işık (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin