Ateş kafasını bana çevirdi. "Zeynep niye buradasın?!" Kükremesiyle korkuyla baktım ona.
"Ne yapıyorsun?" Dedim ve yanına ilerledim. Karşısında ki adamlara baktım. Bunlar beni kaçıran adamlardı.
Birisi bayılmıştı. Diğerinin ise kafası kanıyordu. Biraz başım dönmeye başladı. Biraz midem bulanmaya.
"Zeynep git buradan!" Hızla silahı elinden çekip aldım. "Gerçekten mi? Katil olmana izin veremem. Şimdi benimle geliyorsun." Dedim ve elinden tutup sürükledim.
Koridora çıktığımızda üzerinde ki şoku atmıştı. Bir an da durdu. "Zeynep ne yaptığını biliyor musun? Ver silahımı!" Gözlerimi devirdim.
"O silahı bende alamazsın. Bir katile aşık olmak istemiyorum. Bu yüzden bu silah bende kalıyor. Israr etme. Çünkü seni dinlemeyeceğim!"
Hızla koridorda ilerledim. Arkamdan da o. O görmeden silahın içindeki mermileri çıkardım.
Silahı bir an da çekip aldı. Ama mermileri bende olduğu için çokta umursamamıştım.
Bu sefer o benim elimi tuttu ve sürükledi. "Buraya gelmemeni söylemiştim onlara." Dedi mırıldanarak.
"Biliyorum. Ama kendim geldim arabayla. Onlar bana yetişemedi." Durdu ve gözleri üzerimde gezindi.
"Hiçbir şeyin yok." Gözlerimi devirdim ve dudağına bir buse bıraktım. "Şans. Bir an önce eve gitmek istiyorum. Hadi."
*
Sabah belime sıkıca sarılmış; sırtıma yaslanmış Ateş'le uyandım. Omuzum iyileşiyordu yavaş yavaş.
Ona döndüm. Kusursuz yüzünü izlemeye başladım. Yeni yeni çıkmaya başlamış sakallarını okşadım.
Teni o kadar yumuşaktı ki insan dokunmaya kıyamıyordu, incitmeye korkuyordu.
Elim kirpiklerine gitti. Bu adamın kirpiklerini bile seviyordum...
Dağılmış saçlarına gitti elim. Saçlarıyla oynamaya başladım. Buz gibi mavilerini araladı bana.
Gülümsedim... Mavi gözlerine daldım. Konuşmak istiyordum. Ama beni büyülüyordu.
Benim yerime o konuştu, "Ne zamandan beridir beni izliyorsun?" Dedi ukalaca.
"2 dakikadır sadece." Saçlarında ki elimi alıp öptü. "Dün gece iyi ki geldin." Dedi.
"Biliyorum." Dedim sadece. Başımı çıplak göğsüne yasladım. Keskin ama hoş olan kokusunu içime çektim.
Kafasına balkona çevirdiğini gördüm. "Balkon açık kalmış. Üstünde ki de ince." Parmaklarını kolumda gezdirdi.
Kıkırdadım ve kolumu geri çektim, "Yapma Ateş. Gıdıklanıyorum." Derin bir iç çektim.
"N'oldu?" Daha çok sardı bedenimi. "Abimi özledim. Bir an önce onu görmek istiyorum." Saçlarıma bir buse bıraktı.
"Göreceksin güzelim, göreceksin. Sabret."
Yavaşça kalktı yerinden. Banyodan pansuman eşyalarını alıp yanıma oturdu. Geceliğimin tişörtünü çıkardı.
Artık utanmıyordum. Alışmıştım.
Omuzuma pansuman yapıp minik bir öpücük bıraktı koluma. Dudaklarımı dudaklarına bastırdım.
Gözlerim kapandı. Elim saçlarına gitti. Dudaklarımı dişledikçe ağzımdan minik bir inleme kaçıyordu.
Dudaklarını çekti. Gülümseyerek daha çok yaklaştı. Sırtım yatakla buluştu. Tekrardan dudakları dudaklarıma değdi.
Nefes nefes ayırdım dudaklarımı. Eli belime gitti. "Acıktım ben. Aşağıya inelim." Diyip yanağını öptüm ve üzerimden ittirdim onu.
Kaya gibi sert vücudu milim kıpırdamamıştı. "Ben de açım. Ama karnımı seninle doyurabilirim."
Gözlerimi devirdim. "Ateş. İstemiyorum, üstümü giyinmem gerek. Üşümeye başladım." Üstümden çıkıp kalkmama izin verdi.
Üzerime bir tişört geçirip banyoya girdim. İşlerimi halledip çıktıktan sonra saçlarımı dağınık topuz yaptım.
Arkamı döndüğümde Ateş'in beni izlediğini fark ettim. Kalkıp yanıma geldi.
Elleri belime dolandı. Burnumun ucunu öptüm. "Dün gece görmemen gereken şeyler gördün." Derin bir nefes aldı.
"Bu olayı nasıl unutturabilirim." Dedi çarpık gülümsemesi ile.
Düşünürmüş gibi yaptım. "Abimi görmemi sağlayabilirsin." Dedim. Alnımı öptü. Dudakları birkaç saniye orada kaldı.
"Peki." Dedi. Heyecanla açıldı gözlerim. "Zeynep biraz daha kahvaltı yapmazsak her an karnımı seninle doyurabilirim." Dedi dalga geçercesine.
"Tamam. Hemen hazırlıyorum. Sen de üstünü giyin." Dedim ve hızla aşağı indim.
Mutfağa girip krep yapmak için malzemeleri çıkardım. Krepi yaparken belime sarılan ellerle sıçradım yerimden.
Ateş saçlarımı öptü. Ben de kreplere devam ettim. "Bu gün iş bakacağım." Dedim.
"Benim erken çıkmam lazım güzelim. Söylerim korumalara götürürler seni istediğin yere." Dedi Ateş. "Gerek yok. Ben giderim."
"Zeynep." Dedi tıslayarak. "Ateş, lütfen. Bana azıcık güvenir misin?" Derin bir iç çekti.
"Peki. Ama beni arıyorsun." Krepleri tabağa koyup arkamı döndüm. "Tamam." Dedim ve yanağını öptüm.
Krepleri masaya götürdüm. İkimizde kahvaltımızı etmeye başladı. Kahvaltı bittikten sonra masayı topladım.
"Ben çıkıyorum bebeğim. Ara beni." Dedi ve alnımı öptü Ateş. "Tamam hayatım. Ben de birazdan çıkarım."
Ateş gitti ben de yukarı çıktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığımdaki Işık (Tamamlandı)
RomanceAşkı nerede bulacağınızı bilemezsiniz. Belki bir kütüphanede, belki okulda, belki de iş yerinde...Peki ya o sizi bulursa? Benim hikayemde de o beni bulmuştu. Mafya olan bir adam ve onun karanlığına ışık olan bir kadın... •11.12.2020 •Küfür içerir! ...