Bölüm 13

22.1K 588 23
                                    

Saat öğlen 2'ye geliyordu. Balkonda yarım bıraktığım 'Aşk ve Gurur' kitabını okuyordum.

Kapının açılmasıyla o yöne döndü kafam. Gelen Ateş'ti. Yanıma gelip alnımı öptü.

"Hadi gel." Dedi. Şaşkınlıkla ona baktım, "Nereye?" Dedim. "Omuzuna pansuman yapacağız. Gel hadi."

Yavaşça yerimden kalkıp yatağa oturdum. Ateş, elbisemin kolunu sıyırdı. Bandajı açtı yavaş yavaş.

Yaranın etrafına sürdü parmaklarını. Ağzımdan ufak bir inleme çıktı. "O adamı öldüreceğim." Dedi sinirle.

Yarama pansuman yaptı. Sonra da tekrar sardı. Elbisemi tekrar giydim. Beraber aşağı indik.

Kapı çaldı. Deniz kapıyı açtığında bir kız vardı. "Ateş." Dedi Ateş'e doğru gelerek. Ardından sarıldılar.

Hayretle izledim onları. Sonra kız bana döndü. "Ateş, bu kim?" Dedi beni süzerek.

"Zeynep, ablam Burçin. Abla, bu da sevgilim Zeynep." Ablası mı vardı!?

Sevimli olduğunu düşündüğüm gülümsemeyle elimi uzattım, "Merhaba, memnun oldum." O da aynı şekilde elimi sıktı. "Ay çok tatlı birine benziyorsun kız." Dedi ve birden sarıldı.

Omuzum acımıştı. Acıyla yüzümü buruşturdum. Ateş, ablasını ayırdı benden. "Abla, çok fazla sarılma istersen. Zeynep'in omuzu yaralandı."

"Çok pardon canım. Bilmiyordum." "Yok önemli değil. Ateş sizden hiç bahsetmedi." Dedim Ateş'e bakarak.

"Otursana abla. Ayakta kaldın." Dedi Ateş. Herkese kükreyen adam, ablasının yanında kedi olmuştu adeta.

"Sen kimsin bakalım tatlı kız?" Dedi ablası. "Zeynep." Güldü. "Ay çok komiksin kız. Öyle değil. Kimsin nesin anlamında yani?"

"Ablacım konuşalım mı?" Dedi Ateş. İkisi beraber kalkıp mutfağa gitti. Bende sol bacağımı sağ bacağımın üstüne atıp beklemeye başladım.

Geldiklerinde Ateş yanıma oturdu. Ablası da karşıya. "Ben birkaç gün burada kalacağım. İş için geldim. Merak etmeyin sizi basmam." Dedi bıyık altından gülerek.

Gözlerim şaşkınlıkla açıldı. Öksürmeye başladım. Ateş'in ablasına fırlattığı korkunç bakışları gördüm.

Aramızda uzun süre bir sessizlik oldu. Sonradan Burçin abla atladı lafa, "Sende estetik var mı hiç? Burnunda, yanaklarında var gibi."

"Hayır yok." Dedim. "Abla artık gitsen mi?" Ateş dişlerini sıkarak sinirlendiğini belli ediyordu.

"Bence kalsın. Yani en azından geri dönene kadar. Boşuna otele gitmesine gerek yok. Ev zaten büyük." Dedim. Ateş bana, ' Sen karışma ' bakışlarını atıyordu.

"Bu kız senden daha merhametli Ateş. Ne yani otel köşelerin de mi sürüneyim?" Dedi ablası.

Ateş, Burçin ablayı kolundan tutup kaldırdı. Sonrada kapının oraya götürdü. Geri geldiğin de ona şaşkınlıkla baktım.

"Ciddi misin Ateş? Gerçekten ablanı otele mi gönderdin?" "Merak etme. Bir şey olmaz ona." Dedi ve yanıma oturdu.

"Hazırsan çıkalım." Dedi Ateş. "Nereye?" "Eğleneceğin bir yere." Yavaşça ayağa kalktım. "O zaman ben hazırım."

"Bu elbiseyle mi?" Dedi Ateş beni süzerek. "Evet, ne var ki?" Dedim. "Hava rüzgarlı. Eteklerin uçuşur. Başka bir şey giy."

"Uçuşmaz Ateş. Hadi gidelim." Elinden tutup ayağa kaldırdım. "Eğer herhangi bir piç göz ucuyla bile bakarsa onları öldürürüm." Dedi işaret parmağını tehditkarca sallayarak.

Hızla başımı salladım. "Artık gidebilir miyiz efendim, izninizle?" Dudağının kenarı kıvrıldı.

Sizce ablası yerine, kız/erkek kardeşi ya da abisi mi olmalıydı? İsterseniz değiştiririm. Çünkü ben de pek emin olamadım. Çok öpüldünüz bebeqler 💛

Karanlığımdaki Işık (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin