Bölüm 42

6.7K 237 24
                                    

Multi: Dolu Kadehi Ters Tut - Madem

-1 Hafta Sonra-

Tam 1 hafta geçmişti. Ateş'le evliliğe bir adım daha yaklaşacaktık bu gün. Aramızda ki bağ daha da güçlenecek gibi hissediyordum...

Yataktan kalktım ve duş aldım. Ardından üstüne asker yeşili dar pantolonumu ve boğazlı siyah kazağımı giydim. Saçlarımı kurutup fön çektim. Biraz da makyaj yapıp aşağı indim. Ateş evde yoktu. Bu gün için işlerini erkenden bitirecekti. Bu yüzden erkenden çıkmıştı evden. Ağzıma bir şeyler tıktım ve salona gittim. Koltuğa oturup televizyonu açtım. Televizyonda ki gündüz programına boş boş bakarken telefonumun sesi ile irkildim. Arayan kısmında Ateş yazısını görmem ile hemen açıp kulağıma götürdüm. "Efendim?" Dedim. "Ne yapıyorsun güzelim?" Ateş'in yankılanan sesi ile tehlikeli bir işler çevirdiğini anlamıştım. Bu yankılanmayı en son duyduğumda bir adamın başına silah dayıyordu... Aklıma gelenle ürperdim bir an için. "Zeynep, duyuyor musun beni güzelim?" Tekrar Ateş'in sesini duyunca daldığım yerden geri çıktım. "Şey, dalmışım. Hiç, boş boş oturuyorum." Dedim. "Nerelere daldın acaba yine? Neyse seni almaya geliyorum. Sana bir şey göstermem gerek."

"Peki. Ben hazırım zaten. Seni bekliyorum sadece." Dedim gülümseyerek. "Tamam güzelim. 20 dakikaya oradayım." Telefonu kapattı. 20 dakika sonra kapının açılma sesini duydum. Hızla yerimden kalkıp kapıya ilerledim. Hatta koştum... Ateş'i görünce hızla boynuna atladım. Elleri belimi sıkıca sararken kokusunu içime çektim. Ciğerlerim bu gün belki de en iyi anını yaşıyordu şu an... Birkaç saat içinde bile çok özlemiştim onu. Bacaklarımı beline doladım. Boynuma bir öpücük bıraktı. "Çok özledim." Dedim sadece. Saçlarımı, boynumu öptü. "Ben de... Ben de güzelim..." Dedi. Boynunda ki kollarımı daha çok doladım boynuna. Kendini zorla geri çekti. Dudaklarını dudaklarıma bastırdı, "Gitmemiz gerek." Dedi. Başımı salladım ve beline doladığım bacaklarımı çözdüm. Üzerime montumu aldım ve botlarımı giydim. "Hadi gidelim. Ne işimiz var?" Dedim merakla. Burnumu sıktı. "Çok hoşuna gitmeyebilir." Dedi sadece. Arabaya bindik. Ben kemerimi takarken o da arabayı çalıştırdı. Radyoyu açtım. Dolu Kadehi Ters Tut - Madem çalıyordu radyoda.

Barın önünde durduk. "Neden buradayız?" Dedim şaşkınlıkla. Elimi tuttu. Güven vermek istercesine baş parmağı ile elimin üstünü okşadı. Tebessüm ettim. Arabadan inerken belimden tutup kendine yaklaştırdı beni. Daha önce gördüğüm şeylerden farklı bir görüntü yoktu. Yine sarhoş adamlar, yine öylesine dans edenler... Ateş beni kendi katına çıkardı. Odanın kapısını açtı. İçeriye girmem için kenara çekildi. Montumu çıkartıp yatağın üzerine koydum. "Gel benimle." Dedi. Bir düğmeye bastı. Bir kapı açıldı ardından merdivenler. Bu kapıyı ve merdivenleri biliyordum... İçeride kötü bir şey vardı, buna emindim. Peki kim? İşte bundan hiç emin değildim... Onun söylediğini yapıp beraber merdivenleri indik. Merdivenin son basamağındayken karşımdakine baktım. Öylece kalakaldım yerimde. Ne bir adım attım, ne bir adım geri gittim... Öylece dondum. Nefretle ona doğru ilerledim. "Sen... Sen bana en büyük acıyı yaşattın! Şimdi sıra bende! En büyük acıyı sana ben yaşatacağım adi domuz herif! Senin ölümün benim elimden olacak!" Dedim Ateş kollarımdan tutarken. Ona doğru gitmemi engelliyordu. Ama ben şu an onu boğmak istiyordum. "Sen benden bebeğimi aldın! Bir parçamı aldın! Adi domuz herif! Seni geberteceğim!" İleriye gitmek için çırpındım ve ekledim, "Bırak Ateş! Öldüreceğim ben bu herifi!" Daha çok çırpındım Ateş'in kollarında. "Zeynep, sakin ol güzelim." Dedi Ateş. Göz yaşlarım çoktan firar etmişken gözlerimden, kalbimde yanan acı harlanmıştı bu adamı görünce. "Hiçbir şey yapamazsın." Dedi adam.

Tiksintiyle ona baktım. "Seni varya-" sözümü kesti. "Ne yaparsın? Öldürür müsün?" Dedi. "Öldürürüm. Kork benden!' dedim çığlık çığlığa. "Kes sesini!" Diye bağırdı Ateş adama doğru. Ateş kollarını bedenime sardı ve beni kendine çekti. "Onu öldürebilir misin?" Dedi fısıltıyla kulağıma. "Evet." Dedim nefretle. İçimde ki öfke kalbimin ateşini daha çok harlıyordu. "Öncelikle sakin ol." Dedi Ateş. Yavaşça sakinleştim. Bana baktı mavi gözleriyle. Gözlerimden akan yaşlar kurumuştu çoktan. "Tekrar soruyorum. O adamı gerçekten öldürebilir misin, silahla?" Dedi. Başımı salladım. "Yapabilirim. Onun ölümü benim elimden olacak." Dedim hırsla. Belinde ki silahı çıkarıp bana uzattı. "Ateş-" diyecekken Gürkan, Ateş ona sus işareti yaptı. Ateş'in elinden silahı aldım. Kendimden emin bir şekilde adama doğrulttum. "Son duanı et. Çünkü yolun sonundasın artık." Dedim adama doğru ve bir el ateş sesi.

Adam karşımda öylece yığıldı. O an girdiğim transtan çıktım. Yerde kanlar içinde yatan adama baktım. Ben öldürmüştüm o adamı. O adamı ben öldürmüştüm. Nefretim galip gelmişti. Beni yenmişti... Nefretim hayatımda ilk kez galip gelmişti. O an ne yapacağımı bilemedim. Bir ses bağırdı içimden...

'Katil...'

'Katil...'

'Katil...'

'Katil...'

Silahı hızla attım elimden. Ellerimi kulaklarıma bastırdım. İçimdeki sesi susturmaya çalıştım. Ateş'in kollarını hissettim belimde. Saçlarımı öptü. "Sakin ol." Diye fısıldadı kulaklarıma. Ona doğru döndüm. Sadece gözlerine baktım. Sonra hızla çıktım o yerden. Hızla arabaya ilerledim. Nefes alamıyordum. Göğüsüm sıkışıyordu. Derin derin nefesler aldım.

Sırtımı arabaya yasladım. O adamı öldürmüştüm. Katil olmuştum. Ama ben katil olmak istemedim! Kendimi kirletmek, kalbimi kirletmek istemiyordum!

Gözlerimi kapattım. İçimdeki ses susmuyordu. Susturamıyordum...

Ateş geldi ve sarıldı. Ağlayarak ona sarıldım. "Ben... Ben kötü biri olmak istemiyorum." Omzumu öptü. "Sen kötü biri değilsin. Sen hayatımda ki en iyi insansın." Dedi Ateş. Beni zorla ayırdı kendinden. Başımı yere eğdim. "Bana bak." Diye emretti. Bakmadım. Kaldıramadım kafamı. Çenemden tutup yüzümüzü aynı hizaya getirdi. "Sen kötü biri değilsin. Tamam mı? Sen kötü biri değilsin." Söylediklerini tekrar ettim, "Kötü biri değilim... Kötü biri değilim..." Beni kenara çekerek arabanın kapısını açtı. Arabaya binip kemerimi taktım. O da binince çalıştırdı arabayı. Radyoyu açtı.

Yağmur yağıyordu. Yağan yağmuru izledim. Çalan şarkı çekti dikkatimi... "Hani sondu?
Hani bitecekti bu korkular, üzüntüler, anlaşmazlıklar
Sen suçluydun, ben suçluyum demedin mi?
Söyledin mi eski aşkına, ayrıldım ben hadi koş bana" diyordu şarkı.

"Ah, şimdi hiç olmamış gibi
Ah, şimdi istiyormuş gibi
Ah, şimdi sen varmışsın gibi
Ağlayamam ki omzunda" diye devam ediyordu.

Selaaam! Nasılsınız?  Zeynep ve Ateş'e sövmeyin lütfen xldlxkdkdjdm neyse öpüldünüz aşkolar💜

Karanlığımdaki Işık (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin