Özel Bölüm

7.5K 182 15
                                    

Multi: Yaşlı Amca- Ve ben

Selamm! Nasılsınız canımın içleri? 2021 sizin için nasıl geçiyor?

Birden özel bölüm yazayım dedim ve şu an buradayım. Bu özel bölümde biraz eskiye gideceğiz. Ama çokta eskiye değil. Finaldeki bir kısmın devamı gibi düşünebilirsiniz. Öptüm, haydi hikayeye.

Rüyamda bir çift el yanaklarımı mıncıklıyordu. O mıncıklamayı hissedinceye dek. Yavaşça araladım gözlerimi. "Miray." Dedim şaşkınlıkla. Elleri yüzümde dolaşıyordu. Gülücükler saçıyordu etrafa. Onu kendime çekip yanağını öptüm. Ateş bizi izliyordu gülümseyerek. Bana doğru yaklaşıp alnımı öptü. "Nasılsın güzelim? Miden bulanıyor bu gün?" Dedi Ateş Miray'ı üstümden alırken. "Hayır birtanem. Bu gün iyiyim. Gidiyor muyuz?" Başını salladı. Yavaşça yataktan kalkıp banyoya ilerledim ve sıcak bir duş alıp üstümü giyindim. Kenarda duran bavullarla beraber Ateş'in yanına indim. Ateş hızla gelip bavulları elimden aldı. "Bebeğim ne yapıyorsun? Hamilesin sen. Ağır şeyler kaldırma." Gülerek arkasından ilerledim. Miray'ı çoktan bebek koltuğuna bindirmişti. Öne oturacakken arkadan, "A-ne!" Diye bir ses yükseldi. Arka kapıyı açıp içeri uzattım vücudumun yarısını. "Efendim annecim?" Ellerini çırptı Miray. "A-ne!" Dedi tekrardan. Ardından yeni öğrendiği kelimesini söyledi, "Batti!" Bu onun dilinde battaniye demek oluyordu. Son zamanlarda bağlandığı bir battaniyesi vardı ve neredeyse onu yıkamama bile izin vermiyordu.

Gülümseyip arkasından battaniyesini alıp Miray'a verdim ve yanaklarına sulu bir öpücük bıraktım. Tam çıkarken bilin bakalım ne yaptım? Kafamı vurdum! Arabanın tavanına değil, arabanın kapısını kapatırken olan yere. Orası neresi umarım anlatabilmişimdir. Yani aslında dışarı çıktım sanıp kafamı kaldırdım ama kafamı vurdum. Acıyla yüzümü buruşturup elimi saçlarıma götürdüm. Kanayıp kanamadığını kontrol ettim. Ateş hızla yanıma geldi. "İyi misin Zeynep?" Dedi telaşla. "Kafamı vurdum." Beni kendine çekip vurduğum yeri öptü. "Beynimi hissetmiyorum sanırım. Artık bir beyinsiz olarak hayatıma devam etmeliyim." Dedim kendi kendime mırıldanarak. Ateş bir kahkaha savurdu. "Beynin hâlâ yerinde güzelim. Merak etme." Bakışlarımı ona çevirdim. "Nereden biliyorsun? Sen doktor musun?" Dudaklarını büzdü bu sefer. "Seni anlayabilmem için doktor olmama gerek yok." Acıyla tekrar kafamı tuttum. Hep aynı yere vuruyordum kafamı. Ama bu sefer hissettim. Beynim bedenimi terk etti. Yazık organlarıma, anasız kaldılar. Haysiyetsiz kendi gittiği yetmediği gibi hücrelerimi de aldı götürdü. Kapıdan içeriye adım atamaz artık. Bundan sonra hayatıma beyinsiz olarak devam etmek zorundayım maalesef.

Gözlerimi kıkır kıkır gülen Miray'a çevirdim. İşaret parmağımı ona doğru sallayıp kızar gibi konuştum, "Sen varya sen!" Daha çok gülüp battisine(!) sarıldı. En sonunda arabaya binip yola çıktık. Günlerdir planını yaptığımız o tatili bu gün gerçekleştiriyorduk. İzmir'e doğru yol alıyorduk. Günlerdir kızımı ilk kez suya sokmanın hayalini kurduğum yere doğru gidiyorduk. Radyoya uzandım ve şarkı kanallarında gezinmeye başladım. En sonunda tanıdık bir melodiyle durdum. Bağırarak eşlik ettim şarkıya, "Evinin yollarına, postersiz duvarlarına, yağmurlu sokaklarına aşık oldum!" Ateş gülümseyerek bana baktı ve gözlerini yola geri çevirdi. Arkadan Miray'ın alkış sesleri yükseldi. "Lüle lüle saçlarına, kızarmamış yanaklarına, ıslanmış kurallarına aşık oldum!" Diye devam ettim. "A-ne!" Diye defalarca ses yükseldi arkadan. En son sinirle soludu(!) Miray. "A-ne!" Arkama dönüp ona baktım. Birkaç dakikadır anne diyordu ama ben umursamıyordum onu. Bazen bir anne olduğumu unutup bana seslenmediğini sanıyordum. Hâlâ alışamamıştım bu anneliğe.

"Efendim güzelim?" Dedim arkaya doğru. Bana da Ateş'ten geçmişti bu hitap. O bana, ben Miray'a diyordum. "Ba-da!" Dedi bu sefer Miray. "Söyle babam." Dedi Ateş gülümseyerek. "Ba-da! ....A-ne!" Bizi böyle çağırıyordu ve susuyordu. "Miray!" Dedim bende onun gibi. Dudaklarını büzdü. Elimi uzatıp büzdüğü dudaklarını sıktım. "Yerim seni." Dedim. Ellerini bana doğru uzattı. Kaşlarımı havaya kaldırdım hayır anlamında. "Olmaz." Bana daha çok ulaşmaya çalıştıkça kemeri onu engelliyordu. "Buraya gelemezsin. Orada otur bebeğim. Burası yasak." Başını yana eğdi dediklerimi anlıyormuş gibi. Bazı kelimeleri anladığı hepsini anlıyor olduğunu kanıtlamaz. "A-ne." Dedi. Başımı iki yana salladım. "Orada otur. Orası güvenli. Burası değil." Birden ağlamaya başladı. "A-ah... Ne oldu şimdi?" Ateş'e baktım şaşkınlıkla. Bir dikiz aynasından Miray'a bakıp bir yola bakıyordu. "Güzelim belki acıkmıştır. Hiçbirimiz bir şey yemedi. İstersen arabayı sağa çekeyim sen arkaya geç." Başımı salladım ve arabayı sağa çekmesini bekledim. O durur durmaz hızla inip arka koltuklara geçtim. Ateş tekrar arabayı çalıştırırken Miray'ı kucağıma aldım. "Miray'ın çantası nerede Ateş?" Ateş dikiz aynasından bana baktı. "Oralarda yok mu?" Başımı hayır anlamında salladım. "O zaman diğer çantalara karışmıştır. Bagaja koymuşumdur yanlışlıkla." Alt dudağımı ısırdım. "İçinde biberon vardı. Neyse hırkamı verir misin?" Ateş kaşlarını çatarak hırkamı verdi. Hızla hırkayı önüme ve yanlarıma siper ederek Miray'ı emzirmeye başladım. "Zeynep ne yapıyorsun güzelim? Gören olacak, bir şey olacak." Miray'ı izlerken dudaklarım aralandı. "Hırkayla kapattım her tarafımı. Görünmez." Ateş camları kapattı. "Niye kapattın camları?" Diye sordum şaşkınlıkla. Hava çok sıcaktı ve burada sıcaktan ölebilirdik her an.

Karanlığımdaki Işık (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin