Multi: Burçin.
"Hoşgeldin tatlım." Dedi Burçin. "Siz de hoşgeldiniz. Ben ellerimi yıkayıp geleyim." Banyoya ilerledim. İşimi halledip salona geri döndüm. Ateş'in yanına oturdum. "İlk günün nasıl geçti güzelim?" Gülümsedim. "Gayet iyi." Saçlarımı öptü. "Ateş işe başladığını söyledi. Ne işi?" "Kreş öğretmenliği." Burçin ilgilenir gibi baktı yüzüme. "Gerçekten mi? O kadar çocuğun içinde bunalmadan nasıl durabiliyorsun?" Dedi gözlerini devirerek.
Burçin'e içten içe gıcık olmuştum. Ama ne de olsa Ateş'in ablasıydı. İyi geçinmeliydim.
"Bunalmıyorum. Çocukları seviyorum. Onlarla vakit geçirmek hoşuma gidiyor. Ayrıca çok tatlı oluyorlar bence." Dedim. Sonra aklıma aç olduğum geldi. "Aç mısınız?" Hem Ateş'e, hem Burçin'e döndü bakışlarım. "Ben değilim." Dedi Ateş her zamanki gibi. "Sen aç mısın?" Dedi Ateş ardından ekleyerek. "Evet. Tüm gün hiçbir şey yemedim." Ateş kaşlarını çattı. "Zeynep kendini niye aç bırakıyorsun?" Dedi sert bir sesle.
"Ateş aç mısın değil misin canım?" Gözlerimi devirdim. Ardından mutfağa gittim. Peşimden de Ateş geldi. Kollarını arkamdan belime sardı. "Kendini aç bırakmayı gece göreceksin güzelim." Kaşlarımı çattım ve ona döndüm, "Ateş, beni bununla tehdit edemezsin." Dudağıma bir buse bıraktı. Başımı mutfak kapısına çevirdim. İyi ki Burçin görmemişti.
"Ateş ne yaptığının farkında mısın? Ablan içeride." Dedim. "N'olmuş yani içerideyse? İlk defa birini öperken görmemiş olurdu ya beni." Kaşlarımı çattım. "Yani bir sürü kızı da öptün, Öyle mi Ateş?" O da kaşlarını çattı. "Zeynep-" cümlesini tamamlamasına izin vermeden içeri gittim. O da peşimden geldi. Hızla yukarı çıktım. Yatak odasına girip kapıyı kilitledim.
Kapıyı tıklattı. "Zeynep aç şu kapıyı." Yatağın kenarına çömeldim. İyi bir tripi hak ediyordu. "Git sen başka kızları öp." Dizlerimi kendime çekip başımı kollarımın üzerine dayadım. "Zeynep öyle demek istemedim. Açar mısın şu kapıyı?" Merdivenden adım sesleri duydum. "Ateş ne oluyor burada?" Burçin'nin sesiydi bu.
"Abla izin verir misin?" Burçin'in öğrenmemesi için kalkıp kapıyı açtım. Aksi takdirde öğrenirse iyi şeyler olmayacağını seziyordum.
Ateş girdi içeri ve ardından ablası. "Neler oluyor burada?" Burçin'in o tiz sesini duydum. "Abla bize izin ver lütfen!" Ateş'in sert çıkan sesine karşılık gözlerini devirip gitmişti. Ateş açık olan kapıyı kapattı. Dudaklarıma kapanan dudaklarla afalladım. Gözlerim ağır ağır kapandı. Ellerim ensesine dolandı. Sert öpüşlerine karşılık verdim.
Hayır! Bu kadar çabuk yumuşamamalıydım. Hızla geri çekildim. Yüzüme 'Ne oldu?' der gibi baktı. "Bu kadar çabuk yumuşayamam. Sana hâlâ kızgınım. Birçok kadınla beraber olmuş olabilirsin. Bu beni ilgilendirmez. Çünkü o zaman ben senin hayatında değildim. Ama bunu bana karşı ima etmen çok kırıcı bir şey."
Yüzünü yüzüme yaklaştırdı. Ellerini yanaklarıma koydu. "Haklısın bebeğim. Ama o an tek istediğim şey sendin. Ne söylediğimin farkında bile değildim." "Farkında olsan iyi olur. Çünkü istediğini alamayabilirsin." Dedim kendimden emin bir sesle. Tek kaşı yukarı kalktı. "Bu kadar emin olma güzelim. Her an her şey olabilir."
"Farkındaysan sana hâlâ tripliyim Ateş." Dudaklarımız birbirine çok yakındı ve tek istediğim şey onu öpmekti. Gözleri dudaklarımdaydı. "Ya! Demek öyle. Göreceğiz bakalım güzelim." Kendime engel olamadım ve dudaklarına yapıştım. Öpüşlerime karşılık verirken kapı açılma sesi duydum ve hızla geri çekildim. Ardından bir öksürük sesi...
"Ben gidiyordum. Haber vermek istedim. Ama sanırım yanlış bir zamandı." Dedi Burçin. "Evet abla. Çok yanlış bir zamandı." Ateş'in de söylediği ile daha çok kızardım. En son istediğim şey ablasına yakalanmaktı ve yakalanmıştık da. "Neyse, görüşürüz canım." Dedi ve gitti Burçin. Aşağıdan kapı sesi gelince dudaklarımda ki baskıyı beklemiyordum.
Ateş kalçalarımı sıkarken parmaklarım saçlarına gitti. Nefes nefese ayırdı dudaklarını, "Sana emin olma demiştim." Dedi ve çarpık gülümsemesini sundu. Dudaklarıma kapandı tekrar. Elleri bacaklarımı kavrayarak kucağına aldı. Kendini bana bastırması ile bir inleme kaçtı ağzımdan.
Sırtım yatakla buluştu. Üzerindeki tişörtü hızla çıkardım. Ellerini tişörtümün altından sütyenime götürdü ve bir kez daha bastırdı kendini bana. Onu iterek hızla üstüne çıktım. Tişörtümü tek hamlede çıkardı. Aklıma gelen fikirle üstünden kalktım. "Bu kadar yeter." Dedim ve asılan yüzünü izledim.
Bileğimden tutup kendine çekti. "Benimle oynama. Benden kaçışın yok çünkü." Hırıltılı çıkan sesi ürkmeme sebep oldu. Sadece bir şakaydı. "Şaka." Dedim. Yüzünde bir sırıtma oluştu. Dudaklarıma yapıştı ve altına aldı beni tekrardan. Birlikte olduk diyelim...
*
Kısa bir duşun ardından balkonda oturuyordum. Saçlarım hâlâ daha ıslaktı. Ateş'in ayak seslerini duydum. Yanıma oturdu. "Hava rüzgarlı ve senin saçların ıslak hasta mı olmak istiyorsun?" Elimden tutup beni çekiştirdi. "Ateş ya." Diye cırladım. Ateş yüzünü buruşturdu. "Cırlama be kızım!" Diye isyan etti. Kıkırdadım. Burnumun ucunu sıktı.
"Benim uykum geldi. Uyuyalım." Dedim yavru köpek bakışları atarak. Dudağıma minik bir buse bıraktı. "Tamam, hadi gel." Dedi. Elimden tutup beni yatağa götürdü. Ben pikenin altına girerken, o da balkonun kapısını sıkıca kapatmıştı.
O da yanıma geldi ve kolları belimi buldu. Yüzümü boynuna gömdüm. Burnum çok üşümüştü. "Burnun çok üşümüş. Biraz daha yaklaş." Dedi fısıltıyla. Kıkırdadım ve yüzümü daha çok yaklaştırdım boynuna.
Keskin erkeksi kokusunu içime çektim. Ciğerlerim şu anda bayram ediyordu. Kalbimin atışları hızlandı.
Kısa süre sonra kendimi bir rüyada buldum...
Karşımda abimi gördüm, "Zeynep!" Bağırışı karanlık ormanda yankılandı. "Zeynep!" Arkamdan gelen ses Ateş'e aitti. Hızla ona döndüm. "Neler oluyor burada?" Dedim ikisine de bakarak. "Zeynep buraya gel!" Dedi Ateş. Ona doğru ilerlerken bir kadın sesi duydum. Ona döndüm. Kumral, beline kadar gelen saçlarıyla, ela gözleri uyumluydu ve çokta güzeldi. "Kızım!" Dedi. Hiç görmediğim annem miydi bu? "Anne." Titreyen sesimle gözlerim doldu. "Buraya gel kızım. Seni çok özledim." Ona doğru bir adım attım. Karanlık ormanda abimin sesi yankılandı bu sefer, "Zeynep, beni dinle. Sakın gitme. Her şeyi anlatacağım sana." Anlamaz gözlerle abime baktım. "Neyi anlatacaksın?" Ne yapacağımı şaşırmıştım. Hangi yöne koşsaydım, kime sığınsaydım, bilemiyordum. Boğazıma sarılan ellerle nefesim daraldı. Gözlerimi ellerin sahibine çevirdim. Babamdı! "Yardım edin." Dedim zorlukla. Hepsi bir anda kayboldu. Nefesim daraldı. Göz yaşlarım süzüldü yanaklarımdan. "Abi!" Dedim zor çıkan sesimle. Bir ses duydum. Ateş'in sesini, "Zeynep!" Diye bağırıyordu bir yerlerden. Ormanın derinliklerinden gelen sesle...
Gözlerimi açtım. Derin bir nefes aldım. Ellerim boğazıma gitti. Ne boğazımı sıkan eller, ne de o karanlık orman vardı. Yanaklarım da kurumuş olan yaşı o zaman fark etmiştim. Hepsi kâbustu! Sadece bir kâbus.
Ateş başımı göğsüne çekti. Saçlarımı öptü. "Korkma, korkma bebeğim. Ben buradayım. Ben sana yardım ederim." Dedi. Kollarımı ona sardım. "Sadece bir kâbus gördün güzelim." Ateş'in göğsünden çekildim.
Yanaklarımda ki yaşları nazikçe sildi. "Ne gördün?" Dedi şefkatli sesiyle. Duvarda ki saate baktım. Sabah 4 sularıydı. "İlk önce abimi, sonra seni, sonra annemi ve beni boğazlayan babamı. Çok kötüydü Ateş. Yardım için çırpındım. Ama hepiniz yok oldunuz." Dedim korkuyla. Başımı tekrardan göğsüne çekti, "Şşt, tamam geçti güzelim. Ben her zaman senin yanındayım." Dedi.
Yeni bölüm sizce nasıl olmuş? Sonunda upuzun bir bölüm daha yazabildim. İlham perisinin aklına geldiğime sevindim! Çok öpüldünüz💚
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığımdaki Işık (Tamamlandı)
RomanceAşkı nerede bulacağınızı bilemezsiniz. Belki bir kütüphanede, belki okulda, belki de iş yerinde...Peki ya o sizi bulursa? Benim hikayemde de o beni bulmuştu. Mafya olan bir adam ve onun karanlığına ışık olan bir kadın... •11.12.2020 •Küfür içerir! ...