Bölüm 65

5.9K 193 11
                                    

Ateş kenardaki yüksek bir taşa oturmuş kızımızla oynuyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Ateş kenardaki yüksek bir taşa oturmuş kızımızla oynuyordu. Koşarak yanlarına gittim. Ateş'in yanına oturup Miray'ın o minik elini okşadım. "Güzelim, keşke biraz daha uyusaydın. Gece hiç uyumadın." Omuz silktim. "Uyuyamıyorum. Hem böylesi daha iyi. Yoksa Ateş, sen kızımı görünce, beni mi şutlamaya çalışıyorsun? Sanki başından atmaya çalışıyorsun gibi?" Dedim tek kaşımı kaldırırken. Kolunu omzuma attı. "Bebeğim, sence seni başımdan atar mıyım ben, hem de sana deli gibi aşıkken?" Başımı omzuna yasladım. "Öyle bir şey yaparsan zaten kafanı kırarım Ateş." Güldü ve saçlarımı öptü. "Eve gidelim artık. Hem havada soğuk, hasta olacak çocuk." Kalkıp Miray'ın battaniyesini ona daha çok sardım. Bebek arabasının üstünü de kapatıp sürmeye başladım.

Eve geldiğimizde kendime çay yaptım, Ateş'e de kahve. Karşımızda uyuyan Miray'ı izlerken çayımdan bir yudum aldım. "Ateş." Dedim sessizce. Bana baktı. "Bu bizim kızımız değil. Bu kadar tatlı olamaz bizim kızımız. Hemde bizim gibi anne-babası varken." Ateş gülümsedi ve başımı öptü. "Annesi sen gibi biriyken imkansız değil." Konuşmamız ağlama sesiyle bölündü. "Al işte ya! Uyandı yine. Bu gecede uyku bana haram oldu, iyi mi arkadaş?" Diyip Miray'ı kucağıma aldım. Dizlerimin üzerine yatırdım yavaşça. "Sen bu gece uyu Zeynep. Ben bakarım." Omuz silktim. "İyi olur aslında. Bir gece de uyumaya ihtiyacım var." Miray'ın yanağını, elini okşadım. "Bu çocuk niye hâlâ bu kadar minik?" Dedim kaşlarım çatılırken. Ateş ufak bir kahkaha attı. "Güzelim normalde doğmasına daha 1 ay olacaktı. Beklemeyip erken geldiği için olabilir mi?" Telefonun sesiyle Ateş telefonuma uzandı. Arayan Burçin'di. Telefonu açıp kulağına götürdü. "Efendim abla." Birkaç dakika bekleyip dudaklarını araladı, "Tamam." Diyip kapattı telefonu. Sonra ağır ağır bana döndü. "Ablamlar bize geliyor güzelim. Ama bizim için değil, kızımız için." Dedi gözleriyle Miray'ı gösterirken.

Yarım saat sonra kapı çaldı. Kucağımda Miray'la beraber kapıyı açtım. Burçin tam yanaklarını sıkacakken geri çekildim. "Önce ellerini yıkamalısın Burçin. Dışarıdan geldi." Başını salladı ve ekledi, "Haklısın. Yıkayıp geliyorum." Hepimiz salona ilerledik. 1 saate yakın sohbet ettik. "Ne zaman düğün yapıyorsunuz?" Dedim gülerek. Burçin ile abim ilk önce birbirine baktı. "Bu yaz diye düşünüyoruz." Dedi abim. "İyi, iyi, tamam. O zamana kadar kızım büyümüş olur. Aferin doğru seçim." Herkes kahkaha atmaya başladı. "El kadar bebek hayatımızı yönetiyor." Dedi abim. Bu seferde ona kahkaha atmıştık.

8 Ay Sonra

-5 Nisan-

Bu gün düğün günüydü. Abim ve Burçin evleniyordu. Biz de evde üçümüz hazırlanıyorduk. Kırmızı bir elbise giymiştim. Altına da siyah topuklularımı geçirmiştim. Saçlarımı fön çekip bıraktım. Hafifte bir makyaj yaptıktan sonra zaten hazırdım.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Karanlığımdaki Işık (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin