Bölüm 66

5.2K 184 3
                                    

Bilmediğim bir yerdeydim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bilmediğim bir yerdeydim. Gözlerim kızımı arıyordu. Nereye götürdüklerini bile bilmiyordum. Bir eve getirmişlerdi beni. Bir odaya kapatıp gitmişlerdi. Saatlerdir ne gelen vardı, ne giden... Benimse önceliğim ilk defa kendimden önce başka biriydi bu sefer. Bu sefer kafayı yediğim kişi Miray'dı. Ona zarar verebilecekleri düşüncesi aklımdan çıkmazken kafamı duvarlara vurup patlatmak istiyordum. Kapıyı yumrukladım bir kez daha. Buraya geldi geleli kapıyı yumrukluyordum. Ama açan kimse olmamıştı. Ama bir anda kapı açıldı. Önümde bir adam durdu. Hızla onu geçmeye çalışırken eliyle beni engelledi. "Sakin olun küçük hanım." Bir ağlama sesi geldi. "Miray!" Dedim ağlayarak. Sonra koridorun başında bir adam ve kucağında Miray göründü. Bu sefer kimsenin beni engellemesine izin vermeden koridora çıktım ve adama doğru ilerledim. Ellerinin arasından hızla kızımı çekip aldım. Başını göğsüme bastırdım hafifçe. Ağlaması dururken ileri bir adım attım. Bu sefer kolumdan tutarak engellediler beni. "Hiçbir yere gidemezsiniz. Aslan Bey'in kesin emri var." Aslan Bey mi? Kaşlarımı çatarak baktım adama. "Kimden bahsettiğiniz hakkında hiçbir fikrim yok. Bırakın gideyim ben." Dedim tekrar bir adım ileri gidecekken. "Bırakın." Diye bir ses duyuldu karşıdan. Başımı yavaşça o yöne çevirdim. Karşımdaki adam oydu. Ateş'in babası...

Hızla ona doğru ilerledim. "Seni pislik herif! Ne boka getirdin bizi buraya?!" Dedim tükürür gibi. Adam başını sağa sola salladı. "Zeynep, Zeynep. Hiçbir şeyden haberin yok değil mi? Şu an kızın ve kendin için uslu durmalısın. Kızını istiyorsan tabi." Dedi adam ve salona ilerledi. Daha da sıkı sardım Miray'ı. "Buraya gel ve bir şeyler ye." Diye bağırdı. Yavaşça o yöne ilerledim. Masaya oturmuş ve beni bekliyor gibiydi. "Yemeyeceğim. Ne istiyorsun bizden?" Tekrar başını salladı. "Miray'ı emziriyorsun değil mi Zeynep? Onun için otur ve bir şeyler ye." Bu adam her şeyi biliyordu. Yavaşça bir sandalye çekip oturdum. "Benden ne istiyorsun diye sormuştum. Cevap ver hemen." Gülümsedi. "Ateş'in neden seninle evlendiğini şimdi anlıyorum. Aynı onun gibi dik başlısın." Dişlerimi sıktım. "Aynen öyle. Onun gibiyim. Ama onun bile bilmediği bir şey var. Eğer sevdiklerime zarar gelirse, ondan daha beter olurum." Miray ağlamaya başladı tekrardan. "Şimdi kızın için bir şeyler yemezsen, kızın aç kalır." Hızla ayağa kalktım. "Yemem gerekmiyor." Dedim ve hızla beni kilitledikleri odaya girdim. Kapıyı kapatıp Miray'ı emzirmeye başladım. "Ah kuzum benim. Güzel kızım. Ne kadar da çok acıkmışsın." Dedim yanağını okşayarak. "Korkma sakın, tamam mı anneciğim? Sana bir şey olmasına asla izin vermem. Baban da bizi gelip buradan alacak. Sakın korkma annecim, tamam mı? Baban bizi burada bırakmaz." Mavi gözleri gözlerimi buldu. Kapı açıldı bir anda hızla arkamı dönüp üstümü düzelttim. "Kapıyı mı çalsaydınız acaba?" Sanki çok normal bir durumdaymış gibi, "Kapıyı mı çalsanız acaba?" Diyorum.

"Aslan Bey sizi bekliyor ve üstünüzü değiştirmenizi istiyor. Dolaptan kıyafet alabilirsiniz." Diyip gitti adam. Miray'ı yatağa bıraktım. Dolabı açtım. Sonra da üstüme baktım. Üstümde düğünden kalan bir elbise vardı. Her ne kadar istemesemde değiştirmek en iyisiydi. Dolaptan bulduğum bir pantolunu ve tişörtü çıkartıp üstümü giyindim. Miray'ı tekrar kucağıma aldım. Tekrardan ağlamaya başladım. "Tamam bebeğim. Tamam balım. Geçti annem. Korkma, ben senin yanındayım." Diye fısıldadım kulağına doğru ve kafasını boyun girintime yerleştirdim. Ağlaması yavaş yavaş dururken kendimi salonun girişinde buldum. Aslan denen adam eliyle koltuğu işaret etti. "Lütfen otur." Salonun ortasında dikilmeye devam ettim. "Zeynep, konuşacağız merak etme. Torunuma ve annesine asla zarar vermem. Benim derdim sizinle değil." Ayaklarım benden izinsiz koltuğa ilerledi. Yavaşça oturdum. "Ne konuşacaksın?" Dedim dişlerimi sıkarak. "Ateş... Neden o? O bir mafya Zeynep. Mafyaların ne iş yaptığını az çok biliyorsundur belki" dedi. "Biliyorum, ama neden soruyorsunuz? Özellikle sizin gibi birisi nasıl Ateş'i eleştirebiliyor. Ateş haklı ve haksızı ayırt edebiliyor, iyi ve kötüyü ayırt edebiliyor. O karısını, kızını, ablasını satmıyor, sizin aksinize." Adam bir ala bir mora döndü karşımda. "Se-sen nereden biliyorsun bunları?" Dedi işaret parmağını bana doğrultarak. "Ateş bana sizden bahsetti. Ne kadar pislik bir insan olduğunuzdan, küçücük bir kıza neler yaptığınızdan, onlara nasıl acı çektirdiğinizden... Her şeyi anlattı bana. Bütün geçmişini."

Adam sessizce gülümsedi. "Peki sana kendini öldürmeye çalıştığını, ablasını tek başına bırakmayı tercih ettiğini söyledi mi?" Bu sefer bir ala bir mora dönen bendim. Boğazıma bir yumru oturmuştu. Ateş kendine zarar vermezdi. Her şeyden öte ablasını korurdu o, yalnız bırakmazdı ablasını. Gözlerim doldu. Başımı salladım yavaşça. "A-Ateş intihar mı etmeye çalıştı?" Adam keyifle başını salladı. "Annesi gibi o da ölümü seçti. Onu kim kurtardı biliyor musun? Ben!" Dedi gururla. "Ateş öyle bir şey yapmaz. Sana inanmıyorum." Dedim ağlayarak. Hızla yukarı çıkıp kapıyı kapattım. Kucağımdaki Miray'la yere çöktüm. O da ağlamaya başladı. İkimiz beraber yerde hiçbir şey yapamadan ağlıyorduk sadece. Ben onu, o beni susturmaya çalışıyordu. Ama ikimizde başaramıyorduk. Mavi gözleri gözlerimi buldu. Gözlerinde Ateş'i buldum. Ateş'in baktığı gibi derin bakıyordu. Gözyaşlarım durdu. Yanağını okşadım nazikçe. "Biliyorum, sende özledin babanı. Ağlama bebeğim. Kimse senin ağlamanı istemiyor." Dedim. Ayağa kalktım ve yatağa bıraktım onu.

3 Gün Sonra

Ne gelen vardı, ne giden. Kaç gündür kimseden ses soluk çıkmıyordu. Buraya geleli 4 gün olmuştu. Pencereden dışarıyı izliyordum, belki onu görürüm diye. Ama gelmemişti. Beni burada bırakmayı seçmişti belki de. Beni kurtarırsa, ablasına zarar geleceğini düşünüyor da olabilir. Ama Miray... Kızını burada mahkum mu bırakacaktı? Hiçbir suçu, günahı olmayan bebeği kaderine mi terk edecekti? Bizi acımasız babasıyla mı bırakacaktı? Ya da artık kurtarılmaya değer olduğumuzu düşünmüyordu. Ama o gelse de gelmese de kızım için gidecektim buradan. Onun zarar görmesine izin verenezdim. Bu adamın küçücük bir kız çocuğuna ne yaptığını biliyordum. Eğer burada kalmaya devam edersem, belki bana belki kızıma da aynısını yapacaktı.

Kapı açıldı. İçeriye burada çalışanlardan biri olan kadın tepsiyle yemek bırakıp gitti. Yatakta uyuyan kızımın yanına uzandım. Alnını, ellerini, boynunu, yanaklarını öptüm. Derin derin çektim kokusunu içime.

Selaam! Ben geldim. Bu bölüm çok ufak kısa olabilir. Size bahsettiğim o olaylar sonunda gerçekleşti. Ama bu hikayede yanan kesinlikle bence Miray oldu. "Küçücük çocuktan ne istediniz de bırakmadınız Allahsızlar!" Dediğim oldu bazı yerlerde zlmzlxlxşxşxşsşuwıe

Bölümü okuyup oy verene şeker var arkadaşlar dkskmsldlddödld öptüm canımın içleri 💜

Karanlığımdaki Işık (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin