Bölüm 31

9K 296 16
                                    

Arabanın önü hızla kesildi. Önümüzü kesen arabadan eli silahlı adamlar indi. "Zeynep sakın arabadan çıkma güzelim." Dedi Ateş dişlerini sıkarak. Torpidodan silahını aldı. Arabadan indi. "Hey, neler oluyor burada?!" Dedi bağırarak. Korkum tavan yapmıştı. Bu kadar korkmakta zararlı mıydı bebeğe?

Arkamızda bir araba daha vardı ve o arabanın önünde de eli silahlı adamlar... Bir el silah sesi daha duydum. Korkuyla çığlık atıp öne doğru eğildim. Birçok silah sesi daha... Kapım açıldı birden. Çığlık atacağım sırada bir bez kapatıldı ağzıma. Ben çırpınırken gözlerim kapanmaya başladı yavaş yavaş. Gerisi karanlıktı...

*

Ellerim, kollarım bağlı hareket etmeye çalışarak araladım gözlerimi. Karşımda üç tane adam vardı. İşin tuhaf yanı bir sedyeye bağlıydım. Korkuyla titredi içim. "Burası neresi?!" Diye bağırdım. İçeriye bir adam girdi. İri cüsseli, kara kaşlı, kara gözlü, esmer, kirli sakallı ve 1.90 boylarında bir adamdı. Oldukça korkutucu görünüyordu. "Uyandın demek." Dedi ve sırıttı. "Ne istiyorsun benden?" Korku içinde söylediğim cümle onun daha çok sırıtmasına sebep olmuştu.

"Dur daha güzelim. Henüz başındayız." Dedi ve önüme gelen saç tutamını kulağımın arkasına sıkıştırdı. Kafamı hızla geri çevirdim. "Dokunma bana!" Dedim. Yüzünde ki sırıtma bir anda silindi. "Çağırın şu doktoru." Dedi adam sinirli sinirli. Ne doktoru be?!

İçeri bir kadın girdi. Adam gözüyle beni işaret etti. "Şimdi Zeynep Hanım, gelelim konumuza. Sen hamilesin. Bu kötü. Ama daha kötü bir şey var, o bebek Ateş'in kanını taşıyor. O yüzden o bebek senden alınmalı." Gözlerim doldu. Onu benden alacaklardı. "O şerefsizin kanından bir şerefsiz daha gelemez!" Adam kükremişti. Gözlerimden yaşlar indi. Onun benden alınmasını istemiyordum.

Hiç istemediğim ve olmaması için çok kez çırpındığım bir şey oldu o gün orada. O bebek benden alındı. Bana orada zorla kürtaj yaptırdı adi domuz herif. Akşam olmak üzereydi. Beni bir arabaya bindirmişlerdi. Nereye gittiğimizi bilmiyordum. Ama hiçbir şey de sormuyordum. Sadece ağlıyordum. Ağlamaktan kızaran gözlerim yanıyordu.

*

Gecenin bir vaktine kadar İstanbul sokaklarında dolanıp durmuştuk. Şu an Ateş'in beni deli gibi aradığını biliyordum. Bebeğimizi koruyamadığımı öğrenince beni hâlâ sevmeye devam edecek miydi?...

Saat gecenin 1'i, belki 2'si. Bir ormana bıraktılar beni. Lan hayvan herifler ormana bırakmak nedir?! Nereye gittiğimi bilmeden öylece yürüdüm ormanda gece boyu. Sabaha karşı yorgunluktan bir ağacın dibine çöktüm. Göz kapaklarım kapandı. Kendimi uykuya teslim ettim bir daha uyanmamak şartıyla...

Gözlerimi açtım. Hâlâ aynı ormandaydım. Yavaşça kalktım yerimden. Yürümeye başladım. Yolun sonunda tek tük evler görünmeye başladı. Umudum arttı bir an olsun. Daha hızlı yürüdüm. Hatta koştum. Evler daha da netleşti. En sonunda kendi evimi buldum. Ateş'imi buldum. Kapıyı yumrukladım. Kapı açılınca Gürkan'ı gördüm. "Zeynep." Dedi sadece. İçeri daldım. Ateş oradaydı. "Yok hiçbir yerde-" diye bağırırken beni gördü. Koşarak sarıldım ona. Sıkıca sardı kolları belimi. Yüzünü saçlarıma gömdü. Gözyaşlarıma engel olamadım. Teker teker aktılar gözlerimden. "Çok özür dilerim. Öyle olsun istemedim. Çok direndim. Ama-" saçlarımı okşadı.

Kendini uzaklaştırdı benden. Eli karnıma gitti. Hıçkırarak ağlamaya başladığım sırada Ateş'in kollarından çekilmem bir oldu. Abimin kokusunu hissettim. "Abi." Dedim hıçkırıklarımın arasında. Kokusunu içime çektim. Yavaşça ayrıldım abimin kollarından. Ateş'e baktım yaşlı gözlerle. Koltuğa oturdum. Ela bana bir bardak su verdi. Titreyen ellerimle aldım suyu elinden. Kafama diktim. Hıçkırıklarım arttı.

Hellooo! Yeni bölümü nasıl buldunuz? Çok seviliyorsunuzz❤️

Karanlığımdaki Işık (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin