Bölüm 27

10.4K 318 7
                                    

Beni huylandıran bir hisle uyandım güne. Karnımda daireler çizen bir elle... Ardından bir öpücük geldi karnıma. Gözlerimi açtım. "Ateş." Dedim boğuk bir sesle. Mavilerini bana çevirdi. "Günaydın bebeğim." Gülümsedim. Göğsüme kadar sıyırmış olduğu tişörtüme baktım.

"Günaydın. Saat kaç?" Dedim. "10.50" işe geç kalacağım geldi aklıma. "İşe geç kaldım. Siktir! Çok geç kaldım hemde." Dedim ve acele ile yataktan fırladım. "Sakin ol. İstifanı verdim ben." Şaşkınlıkla Ateş'e baktım. "Ne yaptın, ne yaptın?" Dedim hayretle. "İstafını verdim. Sen hamileyken, senin çalışmana izin veremem." Dedi ve beni yanına çekti. "Ateş, şaka mı bu? Gerçekten komik değil." Dedim yerimde dikleşerek.

"Sen bebeğimizi taşırken seni çalıştıracağımı düşünmedin herhalde." O kadar ciddiydi ki bunu söylerken, şaka olmadığını anlamış oldum. "Ateş, benim yerime istifamı veriyorsun ve benim daha yeni haberim oluyor. Bana sormadan niye kendi başına işler çeviriyorsun?!" Dedim sert çıkan sesimle. "Zeynep, senin çalışmanı istemiyorum. Bak ben sabırlı biri değilim diye çok kez söyledim. Sabrımı sınama güzelim." Dişlerini sıkarak söylediğinden sinirlendiğini hissediyordum. Ama bana hiçbir şey yapamazdı.

"Ya, öyle mi? Ben de sabırlı bir insan değilim. Hem sinirlensen n'olur? Bana sökmez bunlar." Dedim. "Pabucumun mafyası." Diye homurdandım kendi kendime. Kapıyı açıp gidecekken bileğimden tutup kendine çevirdi. Ateş ile kapı arasında kalmıştım. Yandan çıkacakken ellerini kapıya dayadı. Artık kaçacak yerim kalmamıştı. Yüzünü yüzüme yaklaştırdı. "Sen az önce ne dedin?" "Hiç, hiçbir şey." Sesim titremişti. Kendime bir kez daha lanet okudum.

"Pabucumun mafyası mı dedin?" Yüzünü yüzüme daha çok yaklaştırdı. "Hayır." Kahretsin! Bu ses titremek zorunda mıydı acaba?!

Nefes alışverişlerim hızlanmıştı. "Dedin, dedin. Bu cümleden nefret ediyorum. Eğer bir daha söylersen-" tek kaşım havalandı birden. "Bir daha söylersem ne? Beni mi öldüreceksin. Hamileyim ben. Hiçbir şey yapamazsın. Pabucumun mafyası." Dedim kendimden emin bir sesle. "Zeynep! Şunu söyleme dedim sana. Bir daha duyarsam çok pis olur." Ona inatmış gibi, "Pabucumun mafyası!" Dedim tekrardan. Dişlerini sıkmıştı. "Sen şimdi görürsün." Dudaklarını dudaklarımda hissettim. Zorda olsa kendimi geri çektim. "O kadar kolay değil." Dedim ve beni öpmemesi için kafamı yana çevirdim.

Yanağıma art arda öpücükler kondurdu. Ardından ısırdı. "Ah!" Diye acıyla inledim yerimde. "Acıttın pislik!" Dedim ve omzuna vurdum. Boynumu öptü. "Bana bir daha o kelimeyi söylemeyeceksin." Dedi ve gitti. Ben durur muyum? Hayır... Ben de arkasından gittim. Bir an da sırtına atladım ve boynuna ufak bir ısırık bıraktım. Bana ters bir bakış attı yandan bakarak. Elleriyle bacaklarımı kavradı ve sırtına yerleşmemi sağladı.

"Hey! İndir beni. Beni taşıyacak kadar güçlü olduğunu sanmıyorum." Dedim. "Öyle mi? Gör bakalım." Dedi ve hızla merdivenleri indi. Bu kadar hızlı olmasına karşılık bir çığlık attım. "Şaka yapmıştım! Ateş dur!" Dedim Ateş'e bir koala misali yapışarak.

Nereye gittiğimizi bir an kestiremedim. Evin bilmediğim bir bölümü mü vardı?! Merdivenlerin sonunda garaj kapısına benzeyen bir yer. Ateş beni indirdi. Etrafa baktım. "Neresi burası?" Dudağımı öptü ve bileğimden tutarak beni içeri çekti. Gözlerim fal taşı gibi açıldı. Kocaman bir odanın ortasında bir kum torbası ve envai çeşit spor aletleri vardı. "Oha." Dedim yanlışlıkla. Ateş güldü.

Selaam! Bölümün kısa olduğunun farkındayım. Ama ilhamım bitti. Hatta bazı yerler var ki 'Bu ne amk?' diyorum. Her neyse. Vote ve yorum istiyorum. Muck💛😘

Karanlığımdaki Işık (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin