Selaam! Yazarınız geldi. Dikkat, bu bölüm aşırı duygusallık içerir! Muahh💛
"Ateş." Dedim başımı eğerek. Yanıma oturdu. Başımı göğsüne çekti. Bir elini karnıma koydu. "Onu aldılar." Dedim fısıltıyla. Vücudu kaskatı kesildi bir an da. Hızla kalktı yerinden. Duvara bir yumruk attı ve ardından bağırdı. Daha çok süzüldü göz yaşlarım. "Engel olamadım. Çok çırpındım. Ama koruyamadım." Sayıklar gibi çıktı kelimeler ağzımdan. Ateş yanıma oturdu. Abime baktım göz ucuyla. Hiçbir şey anlamamış gibiydi. "Ne olduğunu hemen anlatın!" Diye kükredi abim. "Ablam dışında herkes çıksın evden." Burçin'nin burada olduğunu daha yeni fark ediyordum. Herkes çıktı evden. Evde 4 kişi kaldık. Burçin, abim, Ateş ve ben.
"Anlatacak mısınız artık?" Dedi Burçin. "Zeynep hamileydi." Abimin bakışlarında öfke gördüm. Öfkeden kıpkırmızı olmuştu. Ateş'i yakasından tuttuğu gibi kendine çekti. "Ne diyorsun lan sen?! Kardeşimi kaçırdığın yetmiyor, bir de hamile mi bıraktın kızı?!" Hızla ayağa kalkıp onları ayırdım. "Sakin olun!" Diye bağırdım. Burçin'de ayaklanmıştı.
"Ya ben bebeğimi kaybettim. Benim içim yanıyor. Siz burada kavga mı edeceksiniz? Ben burada acı içinde kıvranırken, siz birbirinizin ağzını yüzünü mü dağıtacaksınız?" Gözlerim kararmaya başladı. Yer ayağımın altından kaydı. Bilincim kapandı.
*
Gözlerimi beyaz duvarlı hastane odasında açtım. Elimi tutan ellere baktım. "Ateş." Dedim sadece. Kafasını kaldırıp bana baktı. Ağlamıştı. Gözlerinden belliydi. Maviş gözleri kızarmıştı.
Ayağa kalkıp alnımı öptü. "İyi misin bebeğim?" Dedi. "Değilim." Dedim gözlerim dolarken. Alnını alnıma yasladı. Gözünden akan yaşla ben de ağlamaya başladım. "Özür dilerim. Koruyamadım onu. Özür dilerim." Dedim. Eliyle yanağımı okşadı. "Hayır, hayır. Senin suçun değil. Eğer sen başta aldırmış olsaydın, kendi isteğinle, o zaman seni affetmezdim. Ama şimdi öyle değil. Sen istemedin bu sefer güzelim. Senin bir suçun yok." Dedi kısık sesle. Dudaklarıma bir buse bıraktı.
Kapı açıldı. O tarafa baktığımda abim gelmişti. Ateş'i iterek sarıldı bana. "İyi misin canımın içi?" Sıkıca sarıldım. Saçlarımı öptü. "Niye söylemedin?" Dedi gözlerini gözlerime dikerek. "Söyleyemedim." Dedim sadece. "Niye aldırmadın?" Ben bir şey söyleyecekken Ateş konuştu, "Ben istemedim." Abimin öfkeli bakışları ona döndü. "Ulan senin ölümün benim elimden olacak yemin ediyorum. Kızın başına gelmedik şey kalmadı senin yüzünden adi herif!"
Başımı camdan tarafa çevirdim. Öylece izledim gökyüzünü... Benden koparmışlardı onu. Almışlardı. Ama bu sefer Ateş onu bulduğunda onu ben öldürecektim. Onun ölümü de benim elimden olacaktı!
*
Eve gelmiştik. Abim benimle gelmek için çok diretmişti. Ama ben onu Berkant'ın yanına yollamıştım. O kadar olan şeyin içinde bir de Ateş'le kavgalarını izlemek istemiyordum. Başım Ateş'in dizinde öylece yatıyordum koltukta. Boş boş duvarı izliyordum. Ne gözümden bir damla yaş akıyordu, ne de ağzımdan bir hıçkırık kaçıyordu... Yapmak istediğim tek şey tepine tepine, bağıra bağıra ağlamaktı.
Ateş saçlarımı okşuyordu. "Zeynep'im." Dua gibi döküldü dudaklarından adım. "Özür dilerim." Koltukta oturur pozisyona geldim. "Neden?" Burnumu çektim. "Sana bunları yaşattığım için. Sen bunları hak etmedin. Seni bu belaya ben sürükledim. Beni istemiyor-" sözünü kestim ve sarıldım. "Ben zaten içimden bir parça kaybettim. Seni de kaybedemem." Dedim titrek bir sesle. Kollarıyla sıkıca sardı beni. Kucağına oturdum. Başımı boyun girintisine dayadım. "Sadece tepinerek ağlamak istiyorum." Kendi sesimi ben bile zor duymuşken onun duyduğundan şüpheliydim. "Yukarı çık. Orada istediğin her şeyi yap. İstersen bağır, istersen evi yık. Ama seni o halde görmek istemiyorum. Çünkü bu benim kalbimi acıtıyor."
Yavaşça kalktım kucağından. Merdivenleri çıktım, yatak odasına girip kapıyı kapattım. Gözümden yaşlar süzüldü. Benden bir çığlık kopup gitti. İşte o anda kahkahalarla gülmeye başladım. Kendimi deli gibi hissediyordum. Olduğum yerde tepinmeye başladım. Bağıra bağıra ağladım. Ne kadar süre o kadar ağladım bilmiyorum. Ama en son Ateş gelmişti.
"Yeter bu kadar." Dedi ve kollarıyla sardı bedenimi. "Bırak!" Diye çığlık attım. Saçlarımı öptü. Göğsündeki ellerimi yumruk yaptım. Gözlerim karardı. Başım döndü. Ateş'in sesi uğuldamaya başladı. Görüntüler buğulandı...
*
Buraya geldiğim ilk güne dönmüştüm sanki. Yine aynı yatakta uyanmıştım. Karşımda ki adam yine aynı yere oturmuş elinde ki viski bardağını kafasına dikip çevirmeye başladı. 'Neredeyim ben, burası neresi?' gibi soruları sormayacaktım. Ama yinede bana o günü hatırlatmıştı.
"Ateş." Dedim. Yerinden kalkıp yanıma fırladı. "Uyandın mı güzelim sonunda? Çok korktum sana bir şey olacak diye." Dedi. "İyiyim ben." Aslında değildim. Hem de hiç değildim...
Başımı göğsüne yasladım. "Saat kaç?" Dedim. "6'ya geliyor. Uyu biraz. Çok ağladın bu gün. Dinlendir o güzel gözlerini." Başımı salladım. Pikenin içine girdim. Ateş'i de yanıma çektim. Uykuya dalmak üzereyken konuştum, "Beni bırakma."
Ağlamıyorum gözüme toz kaçtı. Vote ve yorum istiyorum. Öpüldünüz bebeqler ❤️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığımdaki Işık (Tamamlandı)
RomansaAşkı nerede bulacağınızı bilemezsiniz. Belki bir kütüphanede, belki okulda, belki de iş yerinde...Peki ya o sizi bulursa? Benim hikayemde de o beni bulmuştu. Mafya olan bir adam ve onun karanlığına ışık olan bir kadın... •11.12.2020 •Küfür içerir! ...