Bölüm 12

24.5K 637 43
                                    

Güneş ışıklarının gözlerime işkence etmesiyle uyandım. Gözlerimi araladım yavaşça. Uyuyan bir Ateş vardı.

Omuzumda ki keskin acı kendini göstermeye başlamıştı. Acıyla yüzümü buruşturdum. Yavaşça doğruldum yerimde.

Ateş uyanmıştı hareketlenmem ile. "Günaydın." Dedim ona bakarak. "Günaydın güzelim." Dedi ve dudağıma bir öpücük bıraktı.

"Omuzun hâlâ çok acıyor mu?" Önüme gelen saç tutamını kulağımın arkasına sıkıştırdı. "Evet." Dedim.

Yerimden kalkıp banyoya ilerledim. İşlerimi halledip çıktım. Giyinme odasına girdiğim de Ateş'in sesini duydum, "O gün silahımı sen mi aldın?"

"Evet. Kendimi korumalıydım. Ama pek işe yaradığı söylenemez." dedim gülümseyerek.

"Nasıl aklına geldi?" Kıyafetleri inceliyordum. "Bir mafya da yay değil, silah olur." Dudağının yukarı kıvrıldığını gördüm.

Yataktan kalkıp yanıma geldi. Kollarını belime sarıp saçlarımı öptü. "Omuzuna pansuman yapmalıyız."

Askılıktan kırmızı bir elbise çıkardım. "Tamam." Dedim. Ateş banyodan ilk yardım setini getirdi. Pansuman yapmak için yavaşça tişörtümü sıyırdı.

"Dün araba da koluna tişörtünün bir parçasını bağladın. Nereden geldi aklına?" Gözlerimi devirdim. "Her şeyi soracak mısın?"

"Yalnız adamdan iyi kaçtın." Dedi gülerek. Ben de güldüm. "Sana, kendimi koruyabilirim demiştim." Dedim bilmişce.

Omuzumu sardı ve bana baktı. Dudağıma bir öpücük bıraktı. "Her zaman değil güzelim." Dedi ve alnımı öptü.

"Üstümü giyinmeliyim. Git." Dedim. "Yardım etmemi ister misin." "Hayır. Kendim halledebilirim." Dedim ve dudağına minik bir buse bırakıp ayağa kalktım.

Ateş odadan çıkmadan önce onu durdurdum, "Ateş, şey saçlarımı taramama yardım etsen olur mu?" Dedim. "Tamam güzelim." Dedi ve tarağı alıp yanıma geldi.

Bir bebeğin tenine dokunur gibi yumuşak hareketlerle tarıyordu saçımı. Burnunu saçlarıma dayadı. Kokumu içine çekti. "Bu koku için canımı bile veririm." Dedi sessizce. "O can bana lazım ama." Dedim gülümseyerek." Dudaklarında bir tebessüm belirdi.

Ateş odadan çıktı. Ben de üstümü giyindim. Ama elbisenin fermuarını çekememiştim. Aşağı indiğimde Ateş koltukta oturuyordu.

"Ateş, elbisenin fermuarını çeker misin?" Ateş fermuarı çekti ve beni kendine döndürdü.

"Olmuş mu?" Dedim heyecanla. "Böyle dışarı çıkamazsın." Dedi Ateş sert sesiyle.

"Niye?" Dudağımı büzdüm. "Katil edersin beni bu elbiseyle." Güldüm. "Bu bir iltifat mıydı?" İkimizde güldük.

Masaya oturup kahvaltı yapmaya başladık. Ateş cebinden bir telefon çıkardı. "Artık senin. İçinde bir tek benim numaram var."

Masaya koyduğu telefona baktım. "Gerek yok. Zaten Deniz var. Bir şey olursa ondan ararım seni." Dedim.

"Bunu al dedim Zeynep." "Pekala." Dedim ve yemeğime devam ettim. Doyduğumu hissedince kolumu masaya koyup yanağımı elime yasladım.

Ateş'i izlemeye başladım. "Manzaran çok güzel sanırım." Dedi ukalaca. "Hı hı."

Bana çevirdi kafasını. Gülümsedi. "Akşama dışarı çıkarız. Ona göre hazırlan." "Nereye gideceğiz?" Dedim merakla.

"Bilmem. Senin için eğlenceli olabilecek bir şey yaparız." Dedi Ateş. "Şey, başka bir akşama saklasak. Omuzum çok acıyor hâlâ."

"Pekala güzelim. O zaman evde vakit geçiririz." "Artık çalışmaya başlayabilir miyim? Benim bir mesleğim var. Boşu boşuna okumadım ben o kadar sene." Dedim sitemli çıkan sesimle.

"Bence gerek yok. Ama eğer çok istiyorsan, daha sonra olur." Dedi ve alnımı öptü. "1 saate gelirim." Dedi ve gitti.

Bende yukarı çıktım. Balkonda ki koltuğa oturdum ve manzarayı seyretmeye başladım. Kendimi düşüncelere hapsolmuşken buldum...

Hikayenin akışı nasıl gidiyor? Sizce çok mu erken sevgili oldular? Fikirleriniz benim için önemli. Çok öpüldünüz bebeqler 🖤

Karanlığımdaki Işık (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin