Aşağıdan gelen sesler yavaş yavaş daha da yakınlaşıyordu. Odanın kapısı açıldı. Kalbim çok hızlı atmaya başladı korkudan.
"Zeynep, nerdesin bakalım?! Elma dersem çık, armut dersem çıkma. Elma!" Bu adam manyak olabilir mi?
"Hadi ama elma dedim. Yoksa sen armutu mu seçiyorsun? Pekala. O zaman ben seni bulurum, sen ortaya çıkmadan." Dedi ve birden dolabın kapağını açtı.
Hızla silahı ona doğrulttum. Gözlerini devirdi, "Zeynep gerçekten mi?" Ellerim ve bütün bedenim korkuyla zangır zangır titriyordu.
"Oyun mu oynamak istiyorsun yoksa?" Dedi ellerini iki yana açarak. "Kimsin sen?" Dedim korkuyla.
"Şov bitti." Dedi ve silahı elimden çekip aldı. Ardından yanındaki adamlar kollarımı kavradı.
Hızla çırpındım. "Bırakın beni alçak herifler." Zorla aşağı indirdiler. Aşağı da iki koruma da Deniz'i tutuyorlardı.
Deniz yaşlı gözlerle baktı. "Deniz! İyi misin?" Kafasını 'evet' dercesine salladı.
Adamlar Deniz'i bırakıp kapıyı açtılar. Zorla arabaya bindirdiler. "Bırakın beni!" Dedim çırpınarak.
O sırada ağzıma bir bez tutuldu. Nefes almamaya çalıştım. Ama birkaç saniye sonra gözlerim kararmıştı.
*
Uyandığım da ellerim ve ayaklarım bağlı bir şekilde yerde oturuyordum. Depo gibi bir yerdeydim.
Etrafımda korumalardan başka kimse yoktu. "Neresi burası?" Dedim. Kimse cevap vermemişti.
O sırada deponun kapısı açıldı. İçeriye beni buraya getiren adam vardı. "Burası neresi ahmak herif?!"
Güldü. "Sakin ol tatlım. Seninle işi olan ben değilim." Dedi. "Neden buradayım? Sen kimsin?" Dedim etrafa bakarak.
"Bilsen de bir şey değişmeyecek." Gözlerimi devirdim, "Ateş hepinizi sikecek, biliyorsun değil mi?"
"Ateş bir bok yapamaz. Şimdi uslu dur ve benim canımı sıkma." Dedi tehditkârca.
"Senden korkmuyorum. Bana hiçbir şey yapamazsın!" Dedim. Sesim boş depoda yankılanmıştı.
Yanağımda hissettiğim acı ile yüzümü buruşturdum. Bana tokat atmıştı. Dudağımın kenarının kanağını hissedebiliyordum. Bu hissi defalarca yaşamıştım.
"Alın şunu. Poyraz aradı. Gidiyoruz." Korumalar kollarımdan tutarak bir arabaya bindirdiler.
Tahminen yarım saat boyunca gittik. En sonunda sıkılıp öne doğru eğildim, "Varmamıza kaç saat var?" "2 saat." Dedi saniyelik bana bakarken.
"Ateş, beni bulacak ve hepinizin ağzına sıçacak." Dedim. "Kapa çeneni, yoksa kafana sıkarım."
"Yiyorsa yap. Hadi! Sen değil miydin, 'canlı istiyorlar' diyen? Bir bok yapamazsın." Çenemi tutamıyordum bir türlü!
"Sana kapa çeneni dedim!" "Sıksana hadi kafama. Yoksa sahibinden mi korkuyorsun? İşte sen böyle birisin! Yazık. Gerçekten bir insan köpeklik yapacak kadar düşmemeli." Dedim ve keyifle yaslandım arkama.
Sinirlendiğini dikiz aynasından görebiliyordum. "Sen artık fazla oldun!" Dedi ve torpidodan silah çıkardı.
Silahı bana doğrulttu. "Sıksana hadi. Köpekliğini yaptığın sahibinden korkuyorsun değil mi?"
Dikiz aynasından dişlerini sıktığını gördüm. "Susturun şunu!" Ağzıma bir bez tıkıldı. Birkaç saniye sonra uykuya teslim oldum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığımdaki Işık (Tamamlandı)
RomanceAşkı nerede bulacağınızı bilemezsiniz. Belki bir kütüphanede, belki okulda, belki de iş yerinde...Peki ya o sizi bulursa? Benim hikayemde de o beni bulmuştu. Mafya olan bir adam ve onun karanlığına ışık olan bir kadın... •11.12.2020 •Küfür içerir! ...