DUYGU
Elimi utançla yüzüme kapatırken hızla kendimi odanın dışına attım. Bu ana daha kaç kez şahit olacağımı, onların da daha kaç kez benim tarafımdan basılacağını bilmiyordum. Ya ben çok şanssızdım ya da onlar.
Belki de hepimiz Şöyle bakınca, belki de tüm bu yaşadıklarımız hepimizin ortak makus kaderiydi.
Odamın önünden geçip kızarmış yüzüme elimle yelpaze yaparken belime dolanan kollarla odama doğru çekildim. Beklemediğim bu hamleyle dudaklarımdan ufak bir korku nidası dökülürken hızla attığım adımlar yüzünden ayaklarım birbirine dolanmıştı fakat Kuzeyin kolları belime öyle bir sarılmıştı ki bedenim sendelememişti bile. Ben şaşkınlıkla yüzüne bakarken onun odağı sadece aralanmış dudaklarımdı. Dudakları hafifçe kıvrıldı.
Korkuttum mu hanımefendi? dedi.
Mutfaktasın sanıyordum, dedim.
Belimi saran eli hafifçe belimi okşadı. Günler sonra yüzü ilk kez yüzü ilk günkü gibi gerçek bir gülümsemeyle aydınlanıyordu ve günler sonra ilk kez kokusunu derin derin içime çekecek kadar huzurluydum. Omzunu silkip yüzünü buruşturdu.
Mutfakta sıkıldım. Bence burası daha eğlenceli Yani bunun için elimizden geleni yapabiliriz tabi, dedi.
Sözleriyle gülümserken bakışlarımı göğsüne indirdim ve alnımı göğsüne yasladım.
Az önce şahit olduğum manzarayı düşününce bu riski alamayacağım sanırım, dedim. Kafamı sallarken bu anı bir kez daha zihnimden silemeye odaklandım. Kuzeyin hareketlenen göğsüyle kafamı kaldırıp yüzüne baktım.
Demek bu yanaklar ondan böyle kızardı, dedi avcuyla kızarmış yüzümü okşayarak. Kafamı sallayıp onaylarken bu kez daha büyük bir gülümsemeyle karşılık verdi. Bakışlarım düzgün dişlerini ortaya çıkaran, kıvrılmış dudaklarına kayarken bunu ne kadar özlediğimi fark ettim. Onu böyle gülerken izlemek, bir gülüşe böylesine alışmak beni korkutuyordu; hem de en başından beri, onunla ilgili her şey beni korkutuyordu. Bu yüzden, o korkunun beni ele geçirdiği ve bu korkuya karşı koyamadığım kısacık anda onu terk etmiştim. Bunu yapmıştım ve bunun kalbimi nasıl paramparça ettiğini anlamam o kadar kısa sürmüştü ki asıl korkuyu onu sonsuza dek kaybettiğimi hissettiğim o an hissetmiştim.
Fakat ne içimdeki bu korku ne de kendim ondan uzak kalmayı sağlayacak kadar güçlü olamamıştı ve hayatımda ilk kez güçsüzlüğüme minnettar kalmıştım. Kolunda duran elimi kaldırdım ve parmaklarımı gülümseyen yüzüne yasladım. Hafif uzamış sakalları avcumun içini kaşındırırken yüzünü avcuma yasladı.
Seni seviyorum dedim. Gülümseyen yüzü bir an afallarken gördüğüm şey sadece gözlerindeki parıltıydı. Yüzümdeki eli yanağımı okşarken aralanan dudaklarıyla ona fırsat vermeden konuştum.
Sana haksızlık ettiğimi, biliyorum. Bunun için kendimi asla affetmeyeceğimi de biliyorum. Sen En başından beri nettin. Ama ben korkaklık edip seni terk ettim. Şimdi yine korkaklık ettim ve yüzleşmekten korktuğum bu gerçek yüzünden sana bir kez daha arkamı döndüm, dedim. Gözlerim dolarken bakışlarımı gözlerinden çekmedim.
Duygu
Lütfen dedim sakallarının üzerindeki parmaklarımı dudaklarına örterken. İzin ver bitireyim.
Parmaklarımın altındaki dudakları hareketsizce dururken yutkundum ve devam ettim.
Sen iyi bir adamsın, hatta belki de tanıdığım en iyi, en komik adam olabilirsin, dedim gülümseyerek. Yani ben Kendimden emin çıkan sesim titremeye başlarken bakışlarımı dudaklarının üzerindeki elime indirdim.
Senin yanında kendimi o kadar iyi hissediyorum ki belki de en baştan beri bundan korkuyordum; buna alışmaktan, bir gün bunu, bu hissi kaybetmekten korktum. Çünkü çok yabancıydı. Bu duygu bana çok yabancıydı. Bu yüzden de tam bir aptal gibi davrandım ve senden gittim. O gün gözlerinde gördüğüm hayal kırıklığını asla unutmayacağım ve bunun için asla kendimi affetm-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GECE GÜNEŞİ
General FictionHelya AKSOY- Sonsuza kadar görmek istediğim tek manzara onun gözleriydi. Aksel AZEMOĞLU- Benim yeminim senin gözlerinde bozuldu. --------Bir daha görmeyecek gibi baktım yüzünün her bir detayına. Ezberlemek ister gibi. Yüzünü mıh gibi kazıdım aklıma...