----------
"Boş bir umuda tutunmaya gücüm yok Duygu. Artık yok.""Eğer boş olduğuna inansaydım seni buraya getirmeyi aklımdan bile geçirmezdim. Neden bilmiyorum ama içimde bir yerde imkansız olduğunuza inanmak istemiyorum Helya. Ve senin de inanmadığını biliyorum."
DUYGU KARA
Buğulanan gözleriyle bana bakan sulu gözlü güneşime sarıldım. Bana hep gülüşüme hayran olduğunu söyleyen arkadaşım aslında benim ona ne kadar hayran olduğumu bilmiyordu. Onu ilk gördüğüm gün anlamıştım onda farklı bir şeyler olduğunu. O bankta yağmurun altında ağlayan küçük kızın farkında bile olmadığı içindeki güzelliğini görmüştüm. Oysa ne kadar üzgündü, kırgındı. Umudunun peşine takılmış koca çınar ağacının altında bekliyordu. O bank uzun zamandır gittiğim bir sığınaktı bana. Helya'ya daha önce hiç denk gelmemiştim orada. Ama acılarımızın ortak limanı olmuştu o bank. Gözleri sanki sisli bir gökyüzü gibiydi. Bulutlar ne kadar gizlemeye çalışsa da güneşin varlığını yok edemiyordu. O hep oradaydı. O gün o bankta gözlerinin buğusu saklamaya yetmemişti içindeki ışığı. O farkında değildi ama fazlasıyla güçlü bir kadındı. Ben de babamı kaybetmiştim. Hala bile özlemimin içime sığmadığı zamanlarda ağladığımda bir telefon uzağımda ya da birkaç saatlik yol kadar uzakta var olduğunu bildiğim annem vardı.
Özlemin kendini hatırlattığı geceler annemi arar babamı anlatmasını isterdim. Defalarca dinlediğim babamı, hiç sıkılmadan her seferinde ilk kez duyarmış gibi heyecanla dinlerdim. Güzel adamdı babam. Güzel yürekli kaptan babamdı. Hiç görmediğim kahramanımdı. Onu tanıma fırsatım hiç olmadı. Ama ben doğduğumda bana mektuplar yazmaya başlamış babam. Altı yaşıma girdiğimde annem doğum günü hediyesi olarak üstünde adımın yazılı olduğu ahşap bir kutunun içinde bu mektupları vermişti bana. Bana, anneme duyduğu sevgiyi anlatmıştı mektuplarında. Ne zaman sesini hayal etsem o mektupları okurdum. Sanki babamın sesinden dinlermiş gibi. Ben daha kundakta bebekken gittiği deniz seferinde çıkan fırtınada kaybolunca sanki gideceğini bilirmiş gibi sayfalarca mektup bırakmıştı geriye bana. O günden beri her şeyim annem olmuştu. Ama Helya benim gibi değildi. İki kanadı da kırılmış bir kuştu. Hem annesini hem de babasını kaybetmişti. Koskoca dünyada limansız kalmıştı. Ama her şeye rağmen içindeki ışığı hiç kaybetmemişti. O gün yanına oturduğum güzel gözlü kız işte benim güneşim olmuştu. Belki ona bir aile olamazdım. Çünkü yeri doldurulamaz bir boşluktu. Ama dostu olarak her zaman koşulsuz olarak yanındaydım. Onu tanıdığımdan bu yana ilk kez bir adamın adı geçiyordu aramızda. Bu sefer aşkın cefası sarmıştı yüreğini. Tabi benim de ondan aşağı kalır bir yanım yoktu.
Bedenine sardığım kollarımı geri çekerek yüzüne baktım."O yüzden güneşim, inanmaktan asla vazgeçmiyoruz." dedim gülümserken ellerimi yumruk yapıp havaya kaldırarak.
Yaptığım hareketle asılan yüzü gülmeye başlamıştı. Amacıma ulaştığıma göre artık üzerimi değiştirmeye gidebilirdim.
"Keyfin yerine geldiğine göre artık odama gidip üzerimi değiştirsem iyi olur. Bu arada senin banyonu kullanmak zorundayım yine, malum benimki iş görmez halde."
"Hey hey bekle." dedi kapıyı açmak için yönelirken.
"Tek arkadaş meselesi bende yok." dedi arkadaş kelimesini elleriyle tırnak işareti yapıp belirtirken.
"Sen Kuzeyle konuştun mu bu konuyu?"
Ah evet aslında Helya'ya derken kendi başımdaki bu meseleyi unutmuştum. Dün akşam bahçede söyledikleri beni gerçekten şaşırtmıştı. Belki her şeyi ben çok farklı anlamıştım. Belki de baştan beri beni, benim onu gördüğüm gözle görmüyordu. Neden buna inanmak istemiyordum? İçimde bir yerlerde yanlış anlamadığımı onun da benden hoşlandığını söylüyordu. Hem öyle bir bakıyordu ki sanki o öyle bakınca içimde bir yerlerde binbir fişek patlıyordu. Böyle bakan bir adamı nasıl yanlış anlamış olabilirdim. Ama dün gece neden öyle söylediğini çözemiyordum. Bu sabah ki yürüyüşte de hiç arkadaş konusu açılmamıştı. Genelde yaptığı işlerden konu açarak geçiştirmişti. Oysa sabah ne umutlarla hazırlanmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GECE GÜNEŞİ
General FictionHelya AKSOY- Sonsuza kadar görmek istediğim tek manzara onun gözleriydi. Aksel AZEMOĞLU- Benim yeminim senin gözlerinde bozuldu. --------Bir daha görmeyecek gibi baktım yüzünün her bir detayına. Ezberlemek ister gibi. Yüzünü mıh gibi kazıdım aklıma...