KUZEY
Aksel'i seviyordum, ama üzerinde oturduğum kuş tüyü kadar rahat koltuğunu daha çok seviyordum. Her ne kadar aksi adamın teki olsa da işinde çok başarılıydı ve tercih ettiği bu şaheser için onu kesinlikle tebrik etmeliydim. Kolumu kafamın altına alıp yerimde rahatça yayılırken kapattığım gözlerimin önüne gelen bir çift yeşil gözle içim huzurla kaplandı. Hayatımda daha önce gerçekten pek çok güzel kadın bulunmuştu. Tabi bunların çoğu iş hayatında karşılaştığım, her ne kadar iş etiğine uymasada flört etmekten kaçınmadığım kadınlardı. Sanırım iş hayatının en eğlenceli kısmı da benim için buydu. Aksel'den bu yüzden yediğim azarları saymazsak tabi. Ama şimdi gözümü her kapattığımda gördüğüm yeşiller, bunca zaman güzel sandığım her şeyin aslında ne kadar sıradan olduğunu tokat gibi çarpıyordu yüzüme. Farklıydı. Her şeyden, herkesten farklıydı. Onu farklı yapan şeyin adını koyamıyordum. Sadece...farklıydı işte. Kalbime dokunuyordu. Bir bakışı ya da öylesine bir gülüşü kalbimin en derinlerinde bir yerlere dokunuyordu.
"Bakıyorum keyfin yerinde."
Dudaklarım kıvrılırken gözlerimi açıp Aksel'in suratsızlığını görmektense yerimde daha da yayılarak güzel sevgilimi düşündüm."Hemde çok." dedim.
"Senin evin yok mu? Neden sürekli evimde sakallı bir adam görmek zorundayım."
Sözleriyle gözlerimi açıp yattığım yerden doğrulurken elindeki kupayla karşımda oturan Aksel'e baktım."Kimi görmek isterdin?" dedim kaşlarımı havaya kaldırıp indirirken. "Koca gözlü, kahve saçlı, böyle 1.70 boylarında birisi mi yoksa?" derken elimle tahmini bir ölçü gösterdim.
"Zevzeklik etme."
"Sen de biliyorsun ki hayattaki en büyük zevkim bu, tabi özellikle sana karşı ayrı bir zaafım var."
Sırtımı yeniden koltukla buluşturdum. "Ah, bir de bu koltuk," dedim elimle koltuğa vurarak. "Bu şey gerçekten çok rahat."
Aksel'in buruşan yüzüne baktım."Eğer seni burda görmeyeceksem onu da kendinle birlikte alıp gidebilirsin." dedi. Bu adam gerçekten benim arkadaşımdı değil mi!
Yüzüme sahte bir gülümseme takınırken "Bu evin manzarası daha güzel, teşekkürler." dedim.Aksel bıkkınca elindeki kupayı dudaklarına götürürken aklıma gelen fikirle hızla doğruldum. "Acaba senin yanına mı taşınsam."
Aksel yutmak üzere olduğu kahvenin boğazında kalmasıyla öksürmeye başlarken keyifle arkama yaslandım. Üzerine dökülen birkaç damla kahveyi eliyle silkelerken sinirle yerinden kalktı."Lanet olsun!"
Bardağını cam sehpanın üzerine bıraktı. Eliyle silmeye çalıştığı lekeler daha çok yayılırken tişörtünü sinirle çıkarıp suratıma fırlattı."Defol evimden!" Kızgın bir boğa gibi sinirden damarları koyulaşan suratına kahkahalarla gülüyordum.
"Hey, kalbimi kırıyorsun ama."
"Sadece kalbini kırdığıma şükretsen iyi olur." dedi işaret parmağını yüzüme sallayan kızgın boğa.
"Neden bu kadar sinirlendin ki, bence çok iyi olur. Hem her gün buraya gelmek fazla masraflı. Bildiğin üzere, benzin fiyatları malum. Bu çok iyi fikir, öyle değil mi?" dedim sahte bir ciddiyetle.
"Tabiki değil!" dedi odasına doğru yönelirken. Muhtemelen kendine yeni bir tişört almaya gitmişti kızgın boğa.
Ortadan kaybolurken "Daha iyi bir fikrim var mı?" diye arkasından bağırdım. Biraz sonra üzerine giydiği düz siyah tişörtle odadan çıkıp sehpanın üzerine bıraktığı kahve bardağını alırken "Mesela evinde oturmayı deneyebilirsin." dedi göz kırparak.
Mutfağa doğru yönelirken bir anda durup tekrar bana döndü. "Hem sen ne zamandan beri hesap yapar oldun."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GECE GÜNEŞİ
Fiksi UmumHelya AKSOY- Sonsuza kadar görmek istediğim tek manzara onun gözleriydi. Aksel AZEMOĞLU- Benim yeminim senin gözlerinde bozuldu. --------Bir daha görmeyecek gibi baktım yüzünün her bir detayına. Ezberlemek ister gibi. Yüzünü mıh gibi kazıdım aklıma...