BÖLÜM-10

4.1K 143 14
                                    

----------

"Ufaklık elma avına çıkmış demek."

Ben bulunduğumuz durumu düşünürken Aksel'in sesiyle kendime gelmiştim. Şuan kucağına düşmem yetmezmiş gibi bir de bu kadar yakın durması gerçekten aklımı alıyordu. Belki de Duygu haklıydı. Ben bu adamı görünce kesinlikle beynimin yerini unutuyordum.

"Ben...yani...sadece..." Ah hadi ama Helya. Şuurunu kaybetmenin sırası mı şimdi!

"Sanırım korkudan dilini yuttun ufaklık."

Yüzünü biraz daha yaklaştırarak konuşmuştu. Kıvrılan dudağı benimle resmen alay ettiğini gösteriyordu. Evet evet benimle resmen dalga geçiyordu.

"Hayır korkudan değil, kokundan..." aceleyle söylediğim cümleyi idrak etmem uzun sürmemişti. Kendimi kucağından yere atarak ayaklarımın üzerinde durdum. Çünkü buna daha fazla dayanabileceğimi sanmıyordum.

"Yani koku derken...elmanın kokusu... Çok güzel değil mi?"

Evet bence gayet güzel kıvırmıştım. Bir bana bir de uzanmak istediğim elmaya bakmıştı. Üzerime doğru yürümeye başlamasıyla belki de kıvıramamıştım diye düşünmeye başladım. O üzerime gelirken ben de geri geri ağaca doğru gidiyordum. Sonunda sırtım ağacın gövdesine yapışınca kaçmaya yerimin kalmadığını anladım.

"Çekilmeyi düşünüyor musun ufaklık?"

"Nasıl yani?"
Ah sesime ne olmuştu böyle!

"Eğer çekilirsen elmayı alacağım."

"Ah tabiki."

Söyledikleriyle derin bir nefes almıştım. Gerçekten ne sanmıştım ki. Hemen ağacın önünden çıkıp Aksel'e yer açtım. Seri bir hareketle sadece merdivenin ilk basamağına basarak elmaya uzanmayı başarmıştı.
Vay canına! Gerçekten bu kadar kolay mıydı. Elindeki elmaya heyecanla bakıp bana uzatmasını beklerke elmayı tişortüne silmeye başlamıştı. Ah onu sanırım kendi için almıştı. Bide karşımda yiyecek miydi? Yüzüm istemsizce düşerken ufak bir kahkaha atmıştı.

Evet evet Aksel şuan gerçekten kahkaha atmıştı!

O güldü benim kalbimde bütün mevsimler yaza döndü. Tam şu dakika kulaklarım bayramını ilan etmişti. Dünyanın en güzel melodisiydi. Tüm ömre bedel gibi bir şeydi. Ben gülüşünde takılı kalırken elindeki elmayı bana uzattı. Şaşkınca ilk önce elmaya sonra da yüzüne baktım.

"Bana mı?"

"Tabiki sana ufaklık. Merak etme elmana göz dikmedim."

"Ah, teşekkür ederim."

Heyecanla elinden elmayı alıp küçük bir ısırık aldım. Gerçekten tadı çok güzeldi. Ağzıma yayılan lezzetle Aksel'e baktım.

"Gerçekten çok lezzetli. Kuzey çok şanslı. Benim böyle meyve ağaçlarım olsa burdan hiç gitmezdim."

İşte görmüştüm. İlk kez Aksel'in gözlerinde bir parıltı görmüştüm. Ama o kadar kısa sürmüştü ki yerini tekrar eski haline bırakmıştı. Oysa o parıltıyı tekrar görmek için neler vermezdim. Ama belki Duygu'nun dediği doğruydu. Belki de biraz zaman her şeyi çözebilirdi.

"Aslında burası babamın."

"Öyle mi? Kuzey bizi davet ettiğine göre kendi evi olduğunu düşünmüştüm."

"Bir nevi öyle sayılır. O da burda büyüdü. Buraları benim kadar iyi bilir. Yani onun da evi."

"Senin haberin yok muydu bizi davet ettiğinden?" dedim kaşlarımı havaya kaldırarak. Belki de Kuzey emrivaki yapmıştı.

GECE GÜNEŞİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin