BÖLÜM-30

3.7K 101 6
                                    

HELYA

Çok uzun zaman önce, dünya üzerinde var oluşumuzun tamamlanmadığı o zamanda eğer nasıl bir hayat yaşayacağımı, başıma gelebilecek türlü zorlukları, hayatıma girecek olan insanların kimler olacağını bilme şansım olsaydı ve bir seçim yapabilecek olsaydım tekrar şuanki hayatımı yaşamak isterdim. Farklı bir ailem olsaydı, sıcacık bir yuvada annemin ve babamın dizlerinin dibinde eksiksiz büyüseydim. Mesela bir kardeşim olsaydı. Bir ikizin, hatta belki üçüz... Aynı kandan aynı candan olsaydık. Ya da lise aşkımla evlenseydim, ilk öpücüğümü aile dostumuzun haylaz oğluna verseydim, çok zengin olsaydım ve şuan sahip olamadığım birçok seçeneğe sahip olsaydım. Eğer bir şansım olsaydı ve ben başka bir hayatı yaşasaydım yine aynı kişi olabilir miydim? Aynı Helya olabilir miydim? Aynı saçlara, aynı gözlere ve bedene sahip olabilirdim ama aynı ruha sahip olabilir miydim? Olamazdım. İnsan doğar ve yaşardı. Yaşadıkları insanı büyütürdü. Hiç soğuk bir yatakta uyumak zorunda kalmamış bir çocuk hayallerinde sıcak bir yatağın hayalini kurmayı bilmezdi. İnsan yaşadığını bilirdi çünkü en çok. Yaşadığı kadar beslerdi ruhunu. Dünya üzerinde birbirinden farklı hayatlar yaşayan milyonlarca insandan sadece biriydim. Milyonlarca ruhtan sadece biri. Eğer bir seçme şansım olsaydı yine aynı hayatı yaşamak isterdim. Beni ben yapan hayatımı seçerdim. Lise aşkımı ya da bir başkasını değil, yine bir çift gece karasını sevmeyi seçerdim.

Siyah botlarını giymeye çalışan Aksel'in her hareketini dikkatle izlerken onu hiç sıkılmadan hayatımın sonuna kadar izleyebileceğimi düşündüm.

"Daha ne kadar beni izlemeyi düşünüyorsun." Hülyalı bakışlarımdan sert ve etkili sesiyle kurtulurken saniyelerdir kırpmadan Akseli izleyen gözlerimin ağrıdığını hissettim.

"Sadece bakıyordum, öylesine." dedim omuzlarımı yukarı kaldırıp. Aksel eğildiği yerden kalkıp kaşları havada yüzüme baktı.

"İtiraf etmelisin ki ufaklık, öylesine bakmayacak kadar hoşlanıyorsun benden." dedi.
Açıkça beyan ettiği sözlerin gerçekliği bir an için afallamama sebep olsa da yüzümü ifadesiz tutmaya çalıştım.

"Ne kadar da kendini beğenmiş bir adam." dedim kollarımı göğsümde bağlarken.

"Ne kadar da kendini ele veren bir kadın." dedi. Benim aksime ellerini cebine sokarken aramızdaki mesafeyi yarım adım kadar kısalttı.

"Ne kadar da çok bilmiş bir adam." dedim dudaklarımın kenarı belli belirsiz kıvrılırken.

"Ne kadar da güzel bir kadın." dedi bir adımda aramızdaki mesafeyi kapatıp kocaman avucunu şevkatle yanağıma koyarken. Ufak bir hareketi ya da tek bir sözüyle kalbimden aşağı kaynayan bir şelalenin akmasına sebep oluyordu. Yüzümdeki tebessüm giderek büyürken Aksel'in de benden farkı yoktu. Kalbimin artık benim için atmadığını anladığım ilk andan itibaren karşımda duran gece karalarının bana böyle bakmasını ölesiye istemiştim ve şimdi o gözler tam karşımda dünyanın en parlak yıldızından daha da parlak bakıyordu bana. Yanağımdaki sıcak avucunun üzerine koymak için kaldırdığım elim çalan zil ile havada kalmıştı.

"Zil." dedim hâlâ hareket etmeden bekleyen Aksel'e.

"Açmasak." Masumca suratıma bakan Aksel'in dudaklarından dökülen kelimeyle kıkırdarken başımı olmaz anlamında iki yana salladım.

"Açmalıyız." dedim.
Aksel derin bir nefes verirken işaret parmağıyla burnuma hafifçe vurdu.

"Zaten çalmasaydı gidebileceğimi sanmıyordum." dedi ve yine o içimi eriten göz kırpma hareketini yaparak kapıyı açtı. Ben Aksel'in geniş sırtından kimin geldiğini göremezken duyduğum hıçkırık sesinin fazlasıyla tanıdık gelmesiyle kaşlarımı çatıp gelen kişiyi görmek için kafamı Aksel'in omzunun yanından ileri doğru uzattım. Duygu kan çanağına dönen gözleriyle karşımızda dikilirken bedenim bir anda buz kesti. Duygu'nun bakışları karşısında dikilen Aksel'in yüzünde sabitlenirken en az benim kadar Aksel'in de şaşkın olduğunu biliyordum. Islanan yanaklarına yapışan birkaç sarı saç tutamını parmaklarıyla çektikten sonra kollarını bir anda Aksel'in bedenine dolarken Aksel'in kolları iki yanına açılıp havada kaldı. Gözleri ilk önce şaşkınlıkla bedenine sarılmış Duygu'ya daha sonra da bana çevrilirken ne yapacağını bilemediği her halinden belli oluyordu.

GECE GÜNEŞİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin