BÖLÜM-74

1.7K 62 0
                                    

HELYA

Sabah güneşiyle kirpiklerimi aralarken huzursuzca yerimde kıpırdandım. Uyanmak istemiyordum. Gün aydınlanmaya başlayıp karanlık sıyrıldığında uykum bölünür, yarı uyanırdım hep. Ancak bu sabah biraz daha fazla uyumuştum. Bedenim dinlenmiş, kafam sakin ve içimde tarifsiz bir canlılık vardı. Huzursuzluğumun tek sebebi şımarıklıktı bu sabah.

Üzerimdeki yorganı kafama kadar çekip kendimi karanlığa bıraktım. Kısa süre sonra yanımda hissettiğim ağırlıkla yatağın sağ tarafı hafifçe aşağı çöktü. Gözlerimi araladım ancak yorganı indirmedim. Birazdan Duygu’nun neşeyle cıvıldayan sesini duyacağımdan o kadar emindim ki dudaklarım istemsizce kıvrıldı. Ancak beklediğim olmadı. Kafamın açıkta kalan kısmına değen dudaklarla bir an afalladım. Yüzümdeki yorgan yavaşça aşağı çekilmeye başladı. Önce gür siyah saçlar daha sonrada aşık olduğum gece karaları görüş alanıma girerken kocaman olmuş gözlerle bakıyordum. Aksel’in dudakları içimi titretecek kadar güzel kıvrılırken kısıkça güldü.

“Günaydın…” dedim çatallı çıkan sesimle şaşkınca.

“Günaydın prenses.” Bana ilk kez böyle sesleniyordu ve bu hoşuma gitmişti. Yanaklarım ısınarak gülümserken bir an yeni uyanmış olduğumun ve şuan nasıl göründüğümle ilgili hiçbir fikrimim olmaması gerçeğiyle gülümsemem soldu. Yorganı hızla yüzüme çekerken, “Aksel, daha yeni uyandım. Kim bilir nasıl görünüyorum!” dedim.

Yorganın altında boğuk çıkan sesimle Aksel seslice güldü. Eminim şuan kafasını iki yana sallayarak benimle uğraşmaktan ne kadar büyük zevk alacağını düşünüyordu. Yorganı bir anda aşağı çekti ancak parmaklarım sıkıca yorgana tutunduğu için sadece burnuma kadar açıldı.

“Gördüğüm manzaradan rahatsız değilim,” dedi. Sesi ciddi ancak sakindi.

“Ama ben aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Saçlarım birbirine girmiştir kesin…” dedim yakınarak.

“Çok güzel kokuyorlar.”

“Gerçekten mi?” dedim küçük bir çocuk gibi. Dudaklarını bir kez daha saçlarıma bastırıp derin bir nefes çekti. Bu kez aramızda sadece kısacık bir mesafe bırakarak geri çekildi ve yüzüme baktı. Burnu burnuma değecekti. “Gerçekten.”

Uzun parmakları yorganı saran parmaklarımı kavrayarak yavaşça aşağı çekti ve yüzüm tamamen açıldı. Bakışları anında dudaklarıma indi. Kalbim bu hareketiyle hızlanırken yutkundum. Bakışları yeniden gözlerimi buldu. “Bu gece şirketin kutlama gecesi var,” dedi beklemediğim bir anda.

“Ne kutlaması?”

“Klasik iş zamazingosu işte…” Sesi bu durumdan hoşnut olmadığını belli edercesine homurtulu çıkmıştı. Ama bundan daha önce bahsetmemişti. Belki de fırsatı olmamıştı.

“Anladım. Umarım iyi geçer…” dedim.

“Eminim geçer çünkü bu sefer diğerlerinden farklı olacak.”

“Neden ki?” dedim merakla.

“Çünkü bu kez yanımda sen olacaksın. Ve ben tüm gece seni izleyeceğim ki sıkıntıdan birilerinin boynunu kırmayayım.” Bunu söylerken derin bir nefes verdi.

Bir an direklerimin üzerinde doğruldum ve Aksel kafasına çarpmamam için geriye çekilmek zorunda kaldı. “Ne yani, ben de mi geleceğim?” dedim. İşte bunu kesinlikle beklemiyordum. Hem böyle şirket geceleri oldukça şık olurdu. Daha önce katıldığımdan değildi tabi ki ama öyle olmalıydı. Azemoğlu şirketinin de oldukça ünlü bir şirket olduğunu düşünürsek fazlasıyla şık olacağından şüphem yoktu.

GECE GÜNEŞİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin