.........Zamanların en güzelinde tüm sarayların en ihtişamlısında yaşayan bu eşsiz güzellikteki prenses sahip olduklarının ötesinde sahip olmayı arzuladığı o gerçek mutluluğa sonsuza dek kavuşmuştu....
Duygu okuduğu kitabın kapağını kapatıp gece lambasının yanına koydu. Derin bir nefes verdi.
"Gerçekten hala aynı hikayeyi dinlemekten bıkmadın mı?" dedi. Uzandığım yerde yüzümde geniş bir gülümsemeyle sırtını yatak başlığına dayamış esneyen Duygu'ya baktım.
"Sen bunu sormaktan bıktığında belki ben de o zaman bıkarım." dedim. Sırtını yavaşça kaydırıp kafasını yastığa yerleştirdi. Mayışmış gözleri kısılırken yorganı iyice üzerine çekti.
"Uyuyacak mısın?" dedim sessizce.
"Hıhı."
"Gerçekten mi?"
"Yalandan uyumayı bilmiyorum." dedi kısık gözlerine rağmen yüzüme ciddi misin der gibi bakarak. Yan dönüp Duygu'ya bakarak elimi yastık ile yüzümün arasına koydum. Gözlerini tamamen kapattı.
"Uyuyor musun?" dedim yeniden.
"Hıhı."
"Sence gerçekten sonsuz mutluk var mıdır?" dedim. Gözlerini hafifçe arayıp yüzüme baktı. "Yani, gerçekten var mıdır?"
"Sadece bir masal, güneşim. Bu kadar düşünmesen olmaz mı?" dedi uykulu sesiyle.
"Yok mudur, yani?"
"Hıhı." dedi yerinde hafifçe kıpırdanırken. Bir süre düzenli çıkan nefesini dinledim.
"Uyudun mu?" dedim yeniden.
Beklemediğim bir anda gözlerini kocaman açınca irkildim ve anında gözlerimi kapattım. Bugün çok fazla yorulmuştu ve bir an önce uyumak istediğini biliyordum. Mahçupça yüzümü yorgana gömdüm. Yanımda oldukça hareketli bir şekilde kıpırdandı. Yüzümü sakladığım yerden çıkarıp gözlerimi yavaşça açtım. Elini benim gibi yüzünün altına koymuş ve bana bakıyordu. Yüzünde herhangi bir sinir belirtisi yoktu. Tam tersine gülümsedi.
"Gerçekten yok mudur?" dedim.
"Gerçekten bunu ister miydin?" dedi.
"Yani, kulağa kötü bir fikir gibi gelmiyor."
"Ama gerçekte gelmiyor." dedi. Sesi, her şeyi sorgulamaya başlayan çocuğuna cevap vermeye çalışan bir anneninki kadar şevkatliydi. "Islanmayı göze almazsan gökkuşağını görmeyi bekleyemezsin, güneşim. Bazen işlerin yoldan çıkması gerekir. Bu masallarda da böyledir. Pamuk prenses o elmayı yemeseydi bir masalı olamazdı, değil mi?" dedi gülümseyerek.
"Öyle galiba." dedim. Gerçekler ve masallar diye düşündüm gözlerimi kapayarak. "İstersen uyuyabilirsin."
"Yarın istersen yine okurum."
"Gerçekten mi?" dedim yüzüne bakarak. Gözlerini kapattı ve gülümsedi. Bu benim için yeterli bir cevaptı.
"İyi geceler, güneşim."
"İyi geceler."
Aklıma gelen anıyla gülümserken sızlayan gözlerimi elimin tersiyle ovaladım. Saat gece yarısını geçeli biraz olmuştu. Kafamı çevirip yatakta derin bir uykuyla uyuyan Duygu'ya baktım. Ara ara uyanıp tek kelime etmeden sessizce tavana bakmış sonra yeniden uyumuştu. Yüzüme bakmamıştı bile. Bu beni kahrediyordu. Beni böyle yok sayması kaldırabileceğimden fazlasıydı. O benim kardeşimdi. O beni hayata döndüren kişiydi. Benim için çok fazla şey yapmıştı. Ben ise, ona zorluk çıkarmaktan başka bir şey yapmamıştım. Şimdi ise onu büyük bir hayal kırıklığına uğratmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GECE GÜNEŞİ
Ficción GeneralHelya AKSOY- Sonsuza kadar görmek istediğim tek manzara onun gözleriydi. Aksel AZEMOĞLU- Benim yeminim senin gözlerinde bozuldu. --------Bir daha görmeyecek gibi baktım yüzünün her bir detayına. Ezberlemek ister gibi. Yüzünü mıh gibi kazıdım aklıma...