Duygu'nun odadan çıkmasıyla kendimi attığım yatakta biraz daha yuvarlanırken hala neden gelmediğini merak ediyordum. Belki de aşağı Kuzey'in yanına inmişti. Ben de hızla yataktan kalkıp aşağı inmek için çıktım. Merdivenin başında az önce olanları hatırlarken içimden Aksel'in unutmuş olmasını diledim. Merdivenleri inip mutfağa girdiğimde yüzü dışarı dönük camın önünde duran Aksel, elindeki sigarasını içiyordu. İlk defa onu sigara içerken görmenin verdiği şaşkınlıkla baktım. Oldukça karizmatik duruyordu. Gerçi bu adamın güzel olmadığı bir hali var mıydı? Hadi ama bir adamın sırtı bile güzel olabilir miydi!Güzeldi işte. Onda olan her şey benim için dünyanın en güzel şeyiydi. Ona bakarken yüzüme yerleşen gülümsemenin farkına varıp hemen kendimi toparladım.
Duygu'nun burda olmadığını anlayınca Akse'le görünmeden geri gidecektim fakat arkamı dönmemle konuşan Aksel'in sesiyle amacıma ulaşamadım."Bekle."
Ayaklarım yere sabitlenirken yine yakalamayı başardığım için bir süre olduğum yerde derin bir nefes aldım. Yüzüme sevimli bir gülümseme yerleştirirken yavaşça arkamı döndüm.
"Selam." dedim sakince. Sanki yeni görmüş gibi davranmaya çalışarak.
Adam da salaktı çünkü Helya!
Hâlâ cama dönük olduğu için beni nasıl gördüğüyle ilgili en ufak bir fikrim yoktu. Gerçekten bu adamın arkasında gözü vardı. Artık buna emindim. Ben konuşunca o da yüzünü bana döndü. Ağır ağır üzerime doğru gelirken az önceki sevimli görünme çabası yerini gerginliğe bırakmıştı. Bu ondan korktuğum için falan değildi. Sadece ne zaman bu kadar yakınımda olsa ellerim dokunmak için feryat ederken dokunamıyordum. Korktuğum tek şey gözlerindeki boşluğu görmekti.
"Bu iki etti, ufaklık." dedi.
"Nasıl yani?"
"İlk seferinde de beni izlerken yakalandın. İkincisinde de. Sanırım gizlenmeyi beceremiyorsun."
Ah şimdi anlıyordum. Evinde kaldığım günün sabahında yine ona bakarken yakalanmıştım ve şimdi bu durumu yüzüme vuruyordu.
"Aslında gizlenmek gibi bir niyetim gerçekten yoktu." dedim.
Beni sapık olarak görmesini istemezdim değil mi ?
"Ha izlediğini kabul ediyorsun yani? Sadece gizli yapmıyorsun öyle mi?"
"Hayır! Yani sadece Duygu'ya bakmaya gelmiştim ve sizi gördüm. Ben bir de yukarıya bakayım en iyisi."
Hızlıca kurduğum cümlelerin ardından arkamı dönüp gidecekken Aksel'in bileğimi tutmasıyla tüm planlarımı bozdu. Elimi tutmasına mı şaşırayım yoksa bu kadar yakında olmasına mı beynim karar veremiyordu. Dokunuşuyla ellerim terlerken sessizce önce bileğimi tutan eline sonra da yüzüne baktım.
"Kuzeyle konuşuyorlar. Sanırım önemli." dedi.
Durumu açıklarken ben de kafamı sallayarak onaylamıştım. Acaba ne konuşuyorlardı bu kadar önemli. Umarım benim güzel sarışınımın üzüleceği bir durum olmazdı. Aksi halde Kuzey'e bir çift lafım olacaktı. Belki Aksel'in ağzından Kuzey'le ilgili biraz laf alabilirdim. Sonuçta yakın arkadaşlardı, beraber büyümüşlerdi bir yerde kardeş sayılırdılar. Bu yüzden Kuzey'i öğrenmenin en iyi yolu Aksel'den geçiyordu.
Tabi nasıl olacaksa o!
"Kuzeyle oldukça yakınsınız." dedim bileğimi bırakıp tezgaha kahve yapmak için giden Aksel'e.
Elindeki kavanozdan bir miktar kahve alıp makinaya koyarken arkası dönük şekilde konuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GECE GÜNEŞİ
Narrativa generaleHelya AKSOY- Sonsuza kadar görmek istediğim tek manzara onun gözleriydi. Aksel AZEMOĞLU- Benim yeminim senin gözlerinde bozuldu. --------Bir daha görmeyecek gibi baktım yüzünün her bir detayına. Ezberlemek ister gibi. Yüzünü mıh gibi kazıdım aklıma...