Magnus eve geldiğinde babasının şu yeni sevgilisi ile evde olduğunu görmüştü. Siniri her ne kadar tepesine çıksa da bunu şu an belli edemezdi.
"Magnus gelip Lexi ile tanış. Lexi, bu benim büyük oğlum Magnus."
Kadın ayaklanıp samimiyetsiz bir şekilde gülümsemişti.
"Tanıştığıma çok memnun oldum Magnus."
Ben olmadım diye içinden geçirmiş olsa da Magnus da samimiyetsiz bir gülüşle karşılık vermişti.
"Babam senden çok bahsediyordu." Deyip kendisine uzatılan eli sıktı Magnus. Sonrasında bir adım geriye çekilip babasına bakmıştı. "Konuşabilir miyiz birazcık?"
"Önemli değilse..."
"Önemli. Yalnız konuşabilirsek sevinirim."
"Lexi'den sakladığım bir şey yok, burada konuş."
"Ama benim var."
"Burada konuş Magnus." Dedi Asmodeus sert bir sesle. Magnus Lexi'ye küçük bir bakış atıp "O zaman ben sonra konuşsam iyi olur." Demişti.
"Magnus, şu an konuş diyorum sana. Lexi'yi ondan bir şeyler sakladığım konusunda şüpheye mi düşürmek istiyorsun?"
"Peki madem, burada konuşayım." Deyip tekli koltuğa oturdu Magnus ve derin bir nefes aldı. "Bana para lazım baba."
"Sana verecek kuruşum yok demiştim daha önce, çok istiyorsan gidip işe falan gir. Zaten kredi kartın, okulun, harçlığın derken yeterince para yiyorsun."
Asmodeus bunu dediğinde Magnus istemsiz yumruğunu sıkmıştı.
"40 bin dolara ihtiyacım var."
"Benim de huzura ve aklı başında bir oğula ihtiyacım var ama ne yazık ki bu mümkün olmuyor. Ne yapacaksın o parayı sen bir kere?"
"Lazım işte."
"Lazım işte dediğin para 40 bin dolar. Sen bu para az buz bir şey mi sanıyorsun? Tabii baban çalışıp kazanıyor, senin için hava hoş."
"Senin için fazla bir para değil baba bu."
"Değil ama senin gibi faydasız bir evlat için fazla bir para."
"Bunu bana nasıl söyleyebiliyorsun baba!" Demişti Magnus birden çıkışarak. "Hem de 3 gündür tanıdığın bir kadının yanında."
"Gelmişsin benden nedenini söylemeden para istiyorsun hem de yüklü bir miktar. Sonra da..."
"Sonra da ne? Şu sürtüğün boynunda duran kolyeye ne kadar verdin baba? Oğluna bu parayı çok görüyorsun ya hani, bunun cevabını ver."
Asmodeus sinirle ayaklandığında Magnus da ayaklanmıştı.
"Defolup git hemen."
"Cevabımı alayım önce. 150 bin mi? 200 bin mi? Değeri o kadar ediyor mu bari bu kadının?"
"Sözlerine dikkat et yoksa..."
"Yoksa Collin'e yaptığın gibi iki tane de bana mı patlatırsın? Sanki yapmadığın şey. Seninle konuşmam gereken özel bir şey var diyorum, senden para istiyorum ve sen beni şu kadının yanında rezil ediyorsun. Değerim yok mu baba? Eve getirdiğin şu 3 kuruş kadınlar kadar değerim yok mu cidden gözünde?"
"Odana çık! Seninle bu tartışmaya girmek istemiyorum."
"Özür dilerim baba, seninle kan bağı olmayan bir kadın olamadığım için özür dilerim. Kıymetimi anca o zaman bilirdin sanırım. Gerçi... hediyelere boğduğun her kadına 3 gün sonra kapıyı gösteriyorsun. O zaman da kıymetim olmazdı. Ya da belki de annem gibi kıymetimi anca öldüğümde anlardın. Zaten bu gidişle benim de kıymetimi anca öldüğüm zaman anlayacaksın."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Just Friends(?)
FanfictionAlec üniversitenin okçuluk kulübünün kantininde, dans kulübünden Magnus adında birisi ile tanışır. Ve ikisi de ne olduğunu anlamamışken kendilerini boş bir kulüp odasında sevişirken bulurlar. Sıradan bir hikaye gibi başlayıp ilerleyen zamanlarda geç...