Collin hastaneden taburcu olduktan sonra annesinin evine yerleşmişti ve Magnus ona eşyalarının çoğunu getirip teslim etmişti.
Kardeşinden ayrı kalmayı istemiyordu ama bir süreliğine buna mecburdu. Zaten haftaya final sınavları olacak ve okulu bitecekti. Ondan sonra tatildi, gezmeydi derken evde durmayı pek düşünmüyordu.
Final sınavları... hiçbirine de adam akıllı çalışmamıştı.
Neyseki özel bir üniversitede okuyordu, genelde kolay kolay öğrenci bırakmazlardı. Bu da onun için bir avantajdı.
Gerçi dersleri de iyiydi, çalışmayı seviyordu. En azından çalışmak kafasını dağıtmasına yardım ediyordu.
Bu yüzden bugününü kütüphanede geçirme kararı almıştı. Kampüs kütüphanesi hem kitap bakımından zengindi hem de ortamı güzeldi.
Magnus da kulaklıklarını takıp hafif bir müzik eşliğinde ders çalışmaya başlamıştı.
Yaklaşık bir saatlik bir çalışma sonunda bir kahve molası vermek için kütüphaneden ayrılmış ve kafeteryaya doğru ilerlemişti.
"Ben bir filtre kahve istiyorum, sütlü olsun."
Kahvesini beklerken bir yandan da gözüyle boş bir masa arıyordu.
Kahvesini aldıktan sonra biraz ilerideki boş masaya ilerleyip oturdu ve telefonunu çıkardı. Instagramda gezerken bir anda yanına birisinin oturduğunu fark edip telefondan gözlerini ayırmıştı.
"İzin almadan oturdum, kusura bakma."
"Biraz öyle yaptınız."
"Şey... seni kaçırmak istemedim aslında. Burada görünce hemen yanına geldim. Zaten dünden beri seni arıyorum Magnus."
Magnus gergince yerinde doğrulup karşısında duran adama bakmıştı. Kendisinden en az 15-20 yaş büyüktü, iyi giyinimli de bir adamdı.
"Bakın beyefendi, ben kendimden büyük herifler ile takılmayı bırakalı çok oldu. Eli yüzü düzgün bir insansınız, belli ki paranız da var ama ben pek sugar daddy arayan bir insan değilim. Zaten başımda yeterince belalı bir baba var, ikinciye ihtiyacım yok."
Adam bir süre Magnus'a anlamaz bir halde bakıp sonrasında kahkaha atmıştı.
"Bir saniye, sen beni yanlış anladın. Benim öyle bir amacım yok, ayrıca benim senin yaşında bir kızım var."
"Benim babamın da iki tane oğlu var ama nişanlısı benden küçük."
"Ben o tarz bir adam değilim. Buraya başka bir şey için geldim."
Adam elini cebine atıp cebinden bir kart çıkarmıştı.
"Bu benim kartım. İsmim Peter, Peter Hale. Mutlaka duymuş olmalısın."
Magnus bir süre karta bakmıştı.
"Dans okulları kurucusu olan Peter Hale misin sen cidden? Ben senin çok büyük bir hayranındım. Babam izin verecek olsa senin izinden gidip ben de onlarca okul açmak ve işletmek istiyordum ama babam asla izin vermedi. Neymiş, onun şirketinde çalışmak zorundaymışım."
Magnus bir anda kendini tutamayıp gereksiz detay verdiğini fark ederek susmuştu.
"Üzgünüm, bir anda konuştum. Ayrıca sizi ilk gördüğümde tanıyamadığım için kendime kızgınım. Ergenlik dönemimde benin için bir idoldünüz. Biraz yaşlanmışsınız gerçi."
"Zaman nankör bir oluşum, hepimizden bir şeyler götürüyor. Aslında beni tanıman ve idol almana çok sevindim. Benim de seninle konuşmak isteme sebebim bu dans işiydi. Geçenlerde okulda düzenlenen dans gösterisinde izleyenler arasında ben de vardım ve senin sahnedeki dansın beni resmen büyüledi. Bu konuda cidden çok iyisin, diğerlerinden farkın olduğu açıkça belliydi."
![](https://img.wattpad.com/cover/223595904-288-k268197.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Just Friends(?)
FanfictionAlec üniversitenin okçuluk kulübünün kantininde, dans kulübünden Magnus adında birisi ile tanışır. Ve ikisi de ne olduğunu anlamamışken kendilerini boş bir kulüp odasında sevişirken bulurlar. Sıradan bir hikaye gibi başlayıp ilerleyen zamanlarda geç...