Blöf yapıyordum

626 76 110
                                    

Magnus eve döndüğü zaman fazlaca sinirliydi. Bir şeyleri kırıp dökmek isteyecek kadar sinirli.

Anahtarı ile kilidi açıp içeriye girdiğinde babası ile koltukta oturan kadını görmüştü. Tüm o şeylerin başlangıcı olan kadını...

"Sen hala burada mısın?" Dedi Magnus anahtarını yana fırlatıp.

"Anlamadım?"

İkisi aynı anda Magnus'a baktıklarında Magnus sinirine hakim olamayıp onların yanına gitmişti ve bir anda kadını kolundan çekiştirip onu kapıya doğru sürüklemeye başlamıştı.

"Sana tek bir şey söyleyeceğim, ben hayatta olduğum sürece babamla asla evlenemeyeksin! Asla!"

"Magnus... Magnus sen kafayı mı yedin? Bırak Alison'ı!"

"Evet baba, kafayı yedim. Hadi sıkıyorsa bana engel ol."

Magnus kapıyı açıp kızı kapı dışarı ettikten sonra ardından da kapıyı kapatıp babasına dönmüştü. Babası ona şu an ateş saçan gözlerle bakıyordu.

"Çekil şu kapıdan Magnus, bu yaptığın şeyde amacın ne bilmiyorum ama elimden bir kaza çıkmasını istemiyorsan..."

Magnus bu sözle çığırından çıkmıştı. Bir anda babasına sert bir yumruk geçirdiğinde Asmodeus neye uğradığını şaşırıp öylece kalakalmıştı.

"Hadi baba, çıksın elinden şu kaza. Bekliyorum ben. Hadisenee... ne yapacaksın, ağzımdan kanlar akana kadar ölesiye dövecek misin beni? Ya da elimden tüm imkanlarımı alıp beni kapı dışarı mı edeceksin? Et bakalım, beni o kadın yüzünden karşına al da bundan sonra neler oluyor gör."

"Sen kafayı mı yedin Magnus?"

"Evet kafayı yedim." Deyip gülmeye başlamıştı Magnus. "Tebrik ediyorum, el birliği ile bana kafayı yedirmeyi başardınız. Giderim baba, çok ciddiyim bu sefer çeker giderim. Niye biliyor musun? Şu an hayatımda Raphael var. Yalnız yaşayan bir üniversite öğrencisi ve daha yeni tanıştığımız halde bana ne dedi biliyor musun? İstersen benimle kalabilirsin dedi. Giderim, okulumu dondururum ve bir işe girerim. Sürünecek dahi olsam yaparım bunu. Magazinlerde de boy boy haberimiz çıkar, ünlü iş adamının oğlu barlarda çalışıp geçimini sağlıyor diye. Hadi gitmemden korkun yoksa da bundan korkun olsun."

"Senin canın değerlidir, çalışamazsın sen. Sürünürsün, açlıktan geberirsin. Beni böyle tehdit etme, inandırıcı olmuyor."

"Sına o zaman beni." Deyip bir adım öne çıkmıştı Magnus. "Sına hadi baba. Aç kapıyı, sevgilini içeriye al. Ya da vur bir tane, böyle sert bir tokat at. Sabrımın sınırındayım zaten, hadi seçip yap bir tanesini. Ben de hemen çıkayım odama, birkaç eşyamı alıp çekip gideyim bu iğrenç evden. Evlen o kadınla baba, ben de gidip anneme senin ne kadar iğrenç bir insan olduğunu anlatayım. Gerçi... anlatmama ne gerek var. Bir yerlerden seni izleyip bunu görüyor zaten."

Magnus babasının cevap vermesine izin vermeden onun yanından geçip odasına çıkmıştı. Şu an çok kararlıydı, babasının en ufak şeyinde çekip gidecekti.

Gerçi Raphael'in söylediği şey tam olarak bu değildi, ne zaman istersen yanıma gelebilirsin demişti ama Magnus bunu biraz çarpıtarak söylemişti.

Odaya çıktıktan sonra ilk işi de Raphael'i aramak olmuştu. Keşke en başta da Alec'i aramak yerine Raphael'i aramış olsaydı.

"Ooo, dünyanın en yakışıklı beyefendisi beni arıyor, hayırdır."

"Raphael, şu an hiç moralim yok. Lütfen ciddi konuşur musun?"

"Ta... tabii, neler oluyor?"

"Önce babam, sonra Alec, daha sonra yine babam ile kavga ettim. Şu an kendimi bir bok parçası gibi hissediyorum."

Just Friends(?)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin