Jace kapısının hunharca çalınması ile hızlıca kapıya yönelmiş ve kapıyı açmasıyla geriye doğru savrulması bir olmuştu.
"Sen nasıl bir insansın böyle? Cidden inanamıyorum."
Jace aldığı darbe ile yere düşerken anlamsız gözlerle karşısında duran Alec'e bakıyordu.
"Neler oluyor? Neden bu kadar sinirlisin?"
Alec "Neler mi oluyor?" Deyip ayağıyla kapıyı sinirle kapattıktan sonra aniden Jace'in üstüne çıkmış ve onun yakasını sertçe kavramıştı. "İnsanlara iftira atmak senin nezdinde bu kadar kolay mı cidden?"
"Ne iftirasından söz ediyorsun sen? Ben kimseye iftira atmadım!"
Alec gözü döndüğü için sinirine hakim olamayıp Jace'e bir yumruk daha atmıştı.
"Hala daha yalan söylemekten çekinmiyorsun."
"Magnus sana ne dedi, ne şekilde ikna etti bilmiyorum Alec ama sakin olursan düzgünce konuşmayı deneriz."
"Seninle konuşacak tek bir cümlem bile kalmadı benim."
"Ne oldu da birden Magnus'a güvenesin geldi? Hani seni ikna etmek için parmağını bile kımıldatmıyordu?"
"Gerçekleri Magnus'tan öğrenmedim ben." Demişti Alec derin bir nefes alarak. "Öyle sanıyorsun ama durum böyle olmadı."
"Ya, kimden öğrendin o zaman?"
"Chris bana her şeyi anlattı. Tüm gerçekleri bana tek tek anlattı. Geçmişte neler yaşandığını, Magnus'a yaptığın tüm o kötülükleri... hepsini anlattı."
"Chris mi?" Deyip gülmüştü Jace. "Bana yalan söyleme, Chris asla böyle şeyler söylemez."
"Sanırım o da senin yalanlarından bıkmış. Ayrıca en yakın arkadaşını sırf hırsların uğruna benim kollarıma atmaya çalıştığını da söyledi. Bunu Chris dışında kimden öğrenmiş olabilirim sence. Gerçekten iğrenç bir herifsin, yüzüne bile bakmak midemi bulandırıyor."
Jace o ana kadar herhangi bir tepki vermemiş olsa da tüm bu şeyler onun da sinirini bozmuştu. Bu yüzden Alec'i üstünden itti ve bu sefer onun üstüne kendisi çıktı.
"Tüm suç bendeymiş gibi konuşuyorsun." Deyip onun yüzüne bir yumruk atmıştı Jace. "Peki sen sütten çıkmış ak kaşık falan mısın? Söylediğim her yalana inanıp Magnus'tan uzak durmadın mı?"
Bunu dedikten sonra Alec'in yakasını sıkıca tutmaya başlamıştı.
"Onun küçük bir fahişe olduğunu bildiğin için ondan uzak durmadın mı Alec? Ne yani, senden daha cesur olup onun yüzüne gerçekleri söylediğim için ben mi suçlu oldum? Sen sanki onun bir melek olduğunu düşünüyordun ya. Bana inanmayı sen seçtin, ben seni buna zorlamadım."
Alec onu sinirle üstünden ittiğinde Jace kendini yana atmıştı. İkisinin de yüzünde birkaç yara oluşmuştu.
"İntikam gözünü kör etmiş senin, şu haline bak."
"Benim intikam gözümü kör etmiş, peki senin gözünü ne kör etti Alec? Magnus'u altına alırken her şey çok iyiydi ama ondan hoşlanmaya başlayınca mı namussuz olduğunu düşünmeye başladın? Buradaki kötü karakter ben değilim, sensin. Magnus seni sevdiği için yaptığım şeylere susup benimle bile arasını iyi tutarken sen benim tüm pisliklerime inanıp ona sırtını döndün. Biliyor musun, belki de yanılmışımdır. Magnus seni hak etmiyor demiştim ama belki de sen onu hak etmiyorsundur. Sonuçta fahişelerin de bir kalbi vardır ama sen de o da yokmuş."
Alec daha ne kadar sinirlenebileceğini bilmiyordu. İkinci kez Jace'in üstüne atladığında birbilerine sayısız kez vurmuşlardı. Yorgun düştükleri ana kadar da buna devam etmişlerdi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Just Friends(?)
FanfictionAlec üniversitenin okçuluk kulübünün kantininde, dans kulübünden Magnus adında birisi ile tanışır. Ve ikisi de ne olduğunu anlamamışken kendilerini boş bir kulüp odasında sevişirken bulurlar. Sıradan bir hikaye gibi başlayıp ilerleyen zamanlarda geç...