Bahanen bu mu?

553 75 137
                                    

Magnus zorla da olsa Alec'e bir şeyler yedirmeyi başarmıştı. Sonrasında odayı onun için hazırladı.

"Sen burada uyuyabilirsin. Ben yan odada olacağım."

Magnus odadan çıkmak için kapıya yöneldiği sırada Alec onun önüne geçmişti.

"Beraber uyusak olmaz mı?"

"Sence olur mu?"

"Önceden sorun etmezdin."

"Önceden sevişmeyi de sorun etmiyorduk, şu an seninle aynı odada durmak bile beni geriyor."

"Bütün sorun bendeymis gibi davranıyorsun."

"Ah öyle mi davranıyorum? Belki de bütün sorun sende olduğu içindir!"

Magnus sesini az da olsa yükseltmişti.

"Çünkü sen asla hata yapmadın değil mi? Seks ilişkimiz varken başkaları ile takılmak hakkında espriler yapan bendim çünkü."

"Bahanen bu mu şimdi?"

"Madem bana ilgin vardı, neden öyle şeyler söyleyip senden soğumama neden oldun? Zaten yaptığımız şey bana tuhaf geliyordu ve üstüne böyle şeyler söyleyip duruyordun. Sana karşı ilgim yoktu ve öyle olmadığı halde bu durum sinirimi bozuyordu. Aldatılan ve güven problemi yaşayan birisine bunları söylemen iyi bir etki yaratmamış olmalı."

Magnus düşününce bu şeylerde Alec'in az da olsa haklılık payı olduğunu fark etmişti. Zaten bunları daha önce de düşünmüştü. Belki de kendisini Alec'ten kendi kendine soğutmuş olabilirdi.

"Bunların hiçbiri bana güvenmene engel değildi yalnız."

"Jace'e güvendim evet, çünkü baştan itibaren onu sevmemiştin. Jace ile tanıştığım ilk andan itibaren tavrın değişmişti. Ona güvenmediğini söyleyip duruyordun. Üstüne bir de yaşadığınız hiçbir şeyden haberim yoktu, senin onu sevmediğini bildiğim için Jace'in anlattığı şeylere daha kolay inandım. O gelince yüzün asılıyordu, ortamdan gidiyordun. Onun sana yaptığı şeyleri bilmediğim için tek taraflı bir hoşnutsuzluğun var sanmıştım. Olan şeylerden sonra da bana açıklama yaptığında... lisede yaşanılan şeyleri anlatmadın."

"Anlatmak zorunda değildim çünkü."

"Bir seferlik de olsa gururunu bir kenara bırakıp haklı olduğunu ispat etmeye çalışamaz mıydın yani?" Demişti Alec biraz sitem edercesine. "Aramızda aşk ya da sevgi temelli bir ilişki olmayacağını defalarca kez konuştuk ve ikimiz de bunu onayladık. İtiraz eden tek kişi ben değildim, aksine sen benden daha çok inkar etmedin mi? Sadece zevkine baktığını, böylesini sevdiğini sen itiraf ettin. Tüm ilişkilerim böyle dedin. Ben bunca bedensel arzuyu paylaştığım birisine bağlanabilecek bir insanken sen her seferinde tavrınla açıkça bana bağlanma dedin Magnus, benden ne bekliyordun ki? Umutsuzca seni sevip acı çekmemi mi? Senden uzak kaldığımda bir şeyleri anladım, sana sadece bedensel olarak ihtiyaç duymadığımı fark ettim. Ama ne yapacaktım ki? Hoşlandığımı kabul etmek bana sadece acı getirecekti."

"Sen de en kolayını yapıp benden olabildiğince uzak durdun yani. Tek başıma gelin güvey olduğumu iddia ettin."

"Öyle olmasını umdum. Senin benden hoşlanıyor olman beni şoka uğrattı çünkü buna asla ihtimal vermemiştim. Hala daha buna şaşırıyorum. Belki ilk hoşlanan, acıyı ilk çeken sensindir ama beni kendinden iten kişi de hep sen oldun. Bunu inkar edemezsin. Güven duymadığımı söylüyorsun ama benim problemim de bu. Nasıl senin problemin güvensiz insanlarsa benim de problemim güven duymamak."

"Farklı şeyler bunlar Alec." Demişti Magnus derin bir nefes çekerek. "Sen sevgilin yüzünden bu haldesin, bense babam yüzünden. Seninki birazcık çocukluk, benimki gerçek bir travma."

"İnsanların yaşadığı acıları kıyas mı yapacaksın yani?"

"Yapmayacağım çünkü yaparsam seninki bana göre acı bile değil. Annenin durumu yüzünden her zaman seni alttan almaya çalıştım, morali bozuk olabilir dedim. Üstelemedim, üzmemeye çalıştım ama erkek arkadaşının yaptığı şerefsizliğe büyük acı diyemezsin. Ben demezdim Alec. Diyemezdim. Özellikle karşımda benden daha yaralı bir insan varken diyemezdim, susardım."

"Demek istediğim şeyi bile anlamıyorsun. İkimizin de bu halde olmasının nedenleri var. İkimiz de bir şeyler yaşadık ve bu haldeyiz. Sana güvenmem için elinde somut bir delil yoktu Magnus. Öylece köşene çekildin, hiçbir şey yapmadın. Parça parça bir şeyler söyleyip kafamı karıştırdın. Ben Jace ile çok mutluydum Magnus, ilk defa bir arkadaşımla bu kadar mutluydum. Ona inanmak istedim, bu konuda bana kızgın olmamalısın. He eğer ki gerçekler ortaya çıktıktan sonra hala Jace ile arkadaş kalmaya devam etmiş olsaydım o zaman bana kızma hakkın olurdu ama benim hayatımda bundan sonra Jace diye birisi olmayacak."

Magnus bir süre Alec'e cevap vermek istememişti. Açıkçası ne demesi gerektiğini kendi de bilmiyordu.

Bazı konularda ona hak veriyordu. Magnus ona bu güvensizliği kendi elleriyle vermişti. Ayrıca Magnus kendini açıklamak da istememişti çünkü Alec ilk andan ona güvenmediği için kendini açıklamak istememişti.

Belki burada kendinde de bir hata olabilirdi.

"Benim hatalarım daha fazla Magnus ama en azından hatalarımı kabul ediyorum ve af diliyorum. Telafi etmeye çalışacağımı söylüyorum. Hiç mi iyi bir şey yapmadım sana? Hiç mi yanında durmadım? Hatalarım varsa var evet ama bu süreçte mutlu olduğumuz hiçbir şey yapmadık mı seninle? Yatmak dışında bir şeyler paylaşmadık mı? Her gittiğimiz yerde yatmak isteyen sendin, ben değildim. Üzgün olduğun zamanlarda yapmayalım, benimle paylaş deyip seni dinleyen de ben değil miydim Magnus? Ben kötü bir insan değilim ama bana böyle hissettiriyorsun, böyle düşündürüyorsun ve ben bundan çok sıkıldım."

Alec gözüne dolan yaşları elinin tersiyle silip iç çekerek kapıya yaslanmıştı.

"Attığın tokadı da hak ettim, bu tavrını da... ya da uzak durmanı... hepsini hak ettim. Ama benim de bir kalbim var. Öbür dünyada bile karşıma çıkmanı istemiyorum, bu yüzden seni affederim lafını hak edecek bir şey yaptığımı düşünmüyorum. Bu benim için çok ağır anlıyor musun? Tamam gerçekten... gerçekten karşına çıkmamı istemiyorsan bundan sonra ismimi bile duymayacaksın, buna emin olabilirsin. Ama eğer affedeceksen beni, bunu belli et çünkü ben şu an hangisini istediğini cidden anlayamıyorum."

Magnus cevap vermeyince Alec başını kapıya dayayıp acıklı bir şekilde gülmüştü.

"Cevap vermeyecek misin?"

"Hangisini istediğimi ben de bilmiyorum."

"Pekala, karar verene kadar şansımı deneyeceğim o zaman. Yüzümü görmek istemezsen bunu keskin bir dille söyle. O zaman peşini bırakacağım."

Alec kapıyı açıp dışarıya çıkacağı sırada Magnus arkasından "Nereye?" Diye seslenmişti.

"Yan odada ben kalırım. İyi geceler sana."

Alec odadan çıktıktan sonra Magnus çökmüş bir halde yatağına oturmuştu.

Alec'in hayatından tamamen çıkabilecek olması düşüncesini aklından hiçbir zaman geçirmemişti ve bu düşünce onu korkutmuştu.

Niye şimdi böyle bir seçenek göz önüne çıkmıştı ki?

....

Aşkım sen de istemem yan cebime koy modundan çık biraz annsmsmd çocuk açıkça istemiyorsan tamamen giderim dedi sen hala sana git diyemem ama kal demek de gelmiyor içimden modundasın...

Just Friends(?)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin