Sevişme sonrasında ikisi de yorgun düşmüşlerdi. Bu yüzden kamp yatağının içine girdiler ve birbirlerine dönük bir şekilde yatmaya başladılar.
İlk defa seviştikten sonra birlikte yatacaklardı bu yüzden bu onlara tuhaf gelmişti.
"Sana sarılsam çok mu tuhaf olur?" Dedi Magnus onu süzerek. Hava soğuktu ve seviştikleri için beden ısıları yükselmişti. Bu yüzden daha da üşüyordu. "Üşüdüm de..."
"Sorun olmaz. Sevişiyoruz ama sarılıp uyumak mı garip geliyor?"
"Bilmem, daha önce hiç yapmadık ondan." Deyip Alec'e yaklaştı Magnus. Alec'in kendisine oranla iri bir cüssesi vardı ve Magnus onun kolları arasında küçücük kalmıştı. "Çok sıcaksın. Ve de güzel kokuyorsun."
Bunu dedikten sonra Alec'in boynuna küçük bir öpücük bıraktı ve yüzünü onun boynuna gömdü. Kokusu gerçekten fazla güzeldi. Az önce terlemiş olmalarına rağmen nasıl bu kadar güzel kokabilirdi?
Alec boynuna yerleşen yüzle ortamın garip bir romantikliğe yükseldiğini fark etmişti. Magnus kendisine laf ediyordu, peki ya bu yaptığı neydi?
"Sevgiye ihtiyacın olduğunu düşünüyorum." Dedi Alec gülerek.
"Bazen." Deyip yüzünü geriye çekti Magnus. "Bazen birisinin beni sevmesine ihtiyaç duyuyorum. Sonra kendimde sevilecek bir yan bulamıyorum."
"Niye öyle düşünüyorsun?"
"Beni az çok tanıyorsun Alec, ben bile çoğu zaman kendimi sevmiyorum."
"Sen kendini sevmiyorsan birisinin seni sevmesini bekleyemezsin." Deyip onun yüzünü okşadı Alec.
"Zaten bu yüzden birisinin beni seveceğine inanmıyorum."
"Bence olduğun kişiden kaçmanın bir faydası yok. Kırılmış yanını herkesten saklamaya çalışman çok yanlış."
"O yanımdan nefret ediyorum."
"Peki o zaman bana niye anlattın?"
"Sen benim için bir anlam ifade etmiyorsun çünkü. Birisini gerçekten sevemiyorum. İnsanlar çok sahte geliyor."
"Sence ben de sahte miyim?" Demişti Alec onu süzerek.
"Değilsin, bence çok da kendine has bir yapın var."
"Gördün mü? Demek ki herkes sahte değilmiş. Karşına bir gün yine sahte olmayan birisi çıkacak ve sen ona aşık olacaksın. Bu şekilde düşün."
"Sen benim gibi birisine aşık olur muydun?"
"Neden olmayayım?"
"Beni tanımıyorsun bile, aşık olabileceğini nasıl düşünüyorsun?"
"Aşkın tanıyıp tanımamak ile alakası olduğunu düşünmüyorum." Deyip güldü Alec. "Aşk bir duygu işi, plansız gerçekleşiyor. Neyine aşık olduğunu bile anlamıyorsun o kişinin."
"Sana böyle mi olmuştu?" Dedi Magnus onu süzerek. Alec başını olumlu anlamda salladı.
"Bir anda onun hakkında ne kadar olumsuz düşüncen varsa görmezden gelmeye başlıyorsun. Geriye baktığımda sineye çektiğim şeyler yüzünden kendime kızıyorum. Yapmamam lazımdı ama yaptım ve pişmanım."
"Senin gibi bir adamı kaybetmiş olduğu için o da çok pişmandır eminim."
"Sen bana aşık olur muydun peki?" dedi Alec Magnus'un saçı ile oynarken. "Merak ettim."
"Daha önce hiç aşık olmadığım için bunun cevabını bilmiyorum açıkçası. Yani... aşk boş ve gereksiz geliyor. Dediğin gibi karşındaki insanı kusursuz görmeye başlıyorsun ve bence bu yanlış."
"Herkesin kusurları vardır. Benim de var. Çok kıskanç bir insanımdır mesela."
"Cidden mi?" Dedi Magnus şaşkınca. "Bunu beklemiyordum."
"Felaket derecede kıskancım. Bu sadece ilişki içinde de değil, sevdiğim ve değer verdiğim herkesi kıskanıyorum. Kardeşimin sevgilisi vardı, çocuğa neler yaptım bir bilsen."
"Senden korktum şu an. Beni kıskanmıyorsun değil mi? Bileyim de ona göre davranayım." Demişti Magnus şaka ile karışık bir ses tonuyla konuşup.
"Endişelenme, seni kıskanmak için bir sebebim yok. Ha sana değer veriyorum ama kıskançlık yapacağım bir durum yok ortada."
"Ne yani beni sevmiyor musun? Alındım şu an." Deyip yalandan dudak büzdü Magnus. Alec de onun dudaklarına bir öpücük bırakmıştı.
"Sende seni seven kişinin kalbini bin parçaya ayıracak bir tip var. Kendimi bile isteye yakmam ben."
"Eh biraz öyle bir insanım, her güzelin bir kusuru vardır sonuçta." Deyip o da Alec'i öpmüştü. "Seninle konuşmak büyük bir zevkti ama şu an uyumam lazım. Yarın sabah bir tur daha yapar mıyız?"
"Asla doymuyorsun..."
"Beni sen alıştırdın, üzgünüm."
...
Bunlar çok fena laflarını yiyecek hazır mıyız buna ahjaksks
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Just Friends(?)
FanficAlec üniversitenin okçuluk kulübünün kantininde, dans kulübünden Magnus adında birisi ile tanışır. Ve ikisi de ne olduğunu anlamamışken kendilerini boş bir kulüp odasında sevişirken bulurlar. Sıradan bir hikaye gibi başlayıp ilerleyen zamanlarda geç...