Maryse ameliyattan çıktıktan sonra Izzy ve Alec annelerinin yanından bir saniye bile ayrılmamışlardı. Magnus ise ara ara Alec'i arayıp Maryse'in durumunu sormuştu.
Maryse birkaç gün sonra taburcu olacak hale geldiğinde Magnus da kısa süreliğine onların yanına uğrama kararı almıştı. Maryse de eve döndüklerinde Magnus'u onlarla oturması için ikna etmişti.
Magnus her ne kadar bunu istemiyor olsa da Maryse'i kırmak şu an isteyeceği son şeylerden birisiydi.
"İyisin değil mi anne?" Deyip annesinin yanına oturdu Izzy. Anında annesinin koluna sarılmıştı.
"İyiyim, sadece üstümde bir yorgunluk var. O da ameliyat yorgunluğu diye düşünüyorum."
"Ağrın yok değil mi Maryse?" Dedi Magnus sevecen bir sesle konuşup.
"Hayır yok, teşekkür ederim sorduğun için."
"Eğer bir sorun olursa beni istediğin zaman arayabilirsin Maryse, bunu hiçbir zaman unutma."
Maryse ona küçük bir gülümseme ile karşılık verirken Izzy üstümü değiştirmem lazım diyerek yanlarından ayrılmıştı
"Izzy gitmişken..." dedi Alec derin bir nefes alarak. "Ameliyat parası olayından haberim var anne."
"Ne? Nasıl?"
"Bazı kağıtlar imzalamaya gittiğimde gördüm ama kesinlikle kızgın değilim. Keşke ilk anda bana söylemiş olsaydın."
"Magnus'tan para alacağımı ben bile düşünmezdim, bu tamamen tesadüftü. Öyle değil mi Magnus?"
"Evet öyleydi, zaten ben Alec'e anlattım olanları."
"Magnus'a da sana söylememesini ben tembihledim."
Maryse bunu dedikten sonra bir süre ortamda sessizlik olmuştu.
"Ben... tekrardan teşekkür ederim Magnus." Dedi Alec Magnus'a dönerek. "Bu yaptığını herkes yapmaz. Hem de bunu aramız kötüyken yapmış olman..."
"Aramız kötü olabilir ama senden nefret etmiyorum sonuçta. Sadece bana olan güvensizliğinden nefret ediyorum. Ha bir de Jace'ten nefret ediyorum."
"Bu konuyu sonra konuşsak?" Dedi Alec saçını gergin bir şekilde kaşırken.
"Sonra da konuşmayalım Alec mümkünse. Aslında açıkçası seninle konuşmak dahi istemiyorum ama şartlar beni hep bu yöne sürüklüyor. Şu an annen de iyi olduğuna göre artık eski halimize dönebilir miyiz?"
"Magnus lütfen..." dedi Maryse nazik bir sesle. "Biliyorum kötü şeyler yaşadınız ama böyle olmayın."
"Kötü şeyler yaşamadık Maryse, çok kötü şeyler yaşadık. En azından benim açımdan baya kötüydü."
Alec diyecek bir şey bulamadığı için sessiz kalmaya karar vermişti. Özür dilese bile etki etmiyordu çünkü. Özür ile şu olayı telafi etmek, kurşun yarasını yara bandı ile düzeltmeye çalışmak gibiydi şu an.
"Anlıyorum, sana da bir şey diyemiyorum Magnus. Sadece, Alec ile ne yaşanmış olursa olsun sen yine de benim için çok güzel bir yere sahip olacaksın. Bunu hiçbir zaman unutma. İstersen Alec ile kanlı bıçaklı ol, şu kapıya geldiğin anda o kapı her zaman sana açık olacak."
"Alec ile kanlı bıçaklı olamıyoruz biz, genelde Alec bana karşı kanlı bıçaklı birisine davrandığı gibi davranıyor ve benim de onu her seferinde alttan almamı bekliyor. İşin özünde bizim bir sorunumuz yoktu aslında."
"Magnus, dışarıda biraz konuşalım mı?"
Alec bunu dediğinde Magnus Maryse'e bakıp ondan küçük bir onay alarak ayaklanmıştı. Alec'in peşinden yürüyüp kapıdan çıktı ve evin bahçesindeki bahçe salıncağına oturdu. Alec de onun yanında oturuyordu.
"Ne konuşacağız?"
"Annemin yanında bana laf sokmasan olmaz mı? Yalnızken istediğini söyle ama annemleyken yapma. Annem benim için çok özel bir yere sahip çünkü."
"Olmayan bir şey söylemedim sonuçta."
"Belki de olmayan bir şey söylüyorsun Magnus. Sana bu konuda yüzde yüz güvendiğimi hatırlamıyorum."
"İşte senin en büyük sorunun da bu, şu ana kadar neyimi gördün de bana güvenmiyorsun. Bu konuda yaptığım herhangi bir şey söyle ve ben de sana onay vereyim."
"Böyle bir şey söyleyemem, her zaman açık bir insan oldun. Karşındaki kişi seni nasıl görüyorsa görsün umurunda olmuyor genelde."
"O zaman sorun ne?"
Magnus bunu sorduğunda Alec parmakları ile oynamaya başlamıştı.
"Sanırım sana inanırsam her şey tepetaklak olacak diye korkuyorum. Yıllar sonra ilk kez güvendiğim bir arkadaşım oldu, Jace'e koşulsuz güvenirim sandım. Eğer sen haklıysan..."
"Tüm o güven yerle bir olacak öyle değil mi?"
"Jace'ten nefret edeceğim, tek bildiğim şey bu. Ama ondan nefret etmek istemiyorum, bu da sana güvenmeme engel oluyor."
"Kısaca kendini kandırıyorsun. O zaman işini kolaylaştırayım." Deyip Alec'e yaklaştı Magnus ve yüzünün dibinde durup bir süre ona baktı. "Birkaç kez yattığın ve güvenmemeyi tercih ettiğin bir sürtüğü arkadaşına tercih edecek halin yok, öyle değil mi?"
"Magnus...."
"Böyle düşünmüyor musun yani? Yanlış bir şey mi söyledim? Ne yani, dünya üstündeki en namuslu insan değilim sonuçta."
"Öyle bir düşüncem olmadı Magnus, sen en namuslu olmayabilirsin ama ben de ahlak bekçisi sayılmam sonuçta."
"Sen biraz ahlak bekçisi sayılırsın aslında. Çünkü istiyorsun ki seks partnerim olsun, onunla istediğimi yapayım ama sevgilim olacak kişi daha namuslu olsun. Bu ahlak bekçiliği gibi geliyor kulağa."
"Seninle olmamamı bu nedene mi bağlıyorsun?"
"Tek neden değil ama nedenlerden birisi de bu, yanlışsam evet yanlışsın de. Ben de senin aksine sana güveneyim."
Alec derin bir nefes aldıktan sonra bakışlarını Magnus'tan çekmişti.
"Bunu tümüyle inkar edemem." Dedi Alec üzgün bir sesle. "Senden önce tek gecelik ilişki yaşamayan ya da bu tarz şeyler yapmayan bir insandım, haliyle partnerim olacak kişinin de öyle olmasını istedim her zaman. Ki geçmişteki aşk ilişkilerime bakınca da hep öyle kişiler ile olduğumun farkındayım."
"Ama sana kötü bir haberim var Alec..." deyip arkasına yaslandı Magnus. "Benden daha namuslu görüp bir yıl boyunca sevgili olduğun adam seni aldattı. Demek ahlak her zaman dışarıdan göründüğü gibi işlemiyormuş."
"Bunu diyorsun ama seninle yattığımız tüm o süreç boyunca başkaları ile de olmayı düşünen sendin sonuçta. Şimdi sana bu konuda güvenmemi mi bekliyorsun?"
"Seks ilişkimiz vardı Alec, sana karşı duygum yoktu o zamanlar. Keşke şimdi de olmasaydı. İnsan birisini sevince bıçakla keser gibi kesip atamıyor da... sen yanlış insanlar ile arkadaş oluyorsun ben de gönlümü yanlış kişiye kaptırıyorum. Süper bir ikiliyiz." Deyip ayaklanmıştı Magnus. "Ben annene hoşçakal deyip buradan gidiyorum. Mümkünse bir daha konuşmayalım, öldüğünde cenazen için falan arasınlar beni."
"Sen beni o zaman bile affetmezsin."
"Affedilmek istiyorsan bunu hak etmen gerekiyor ama sen gelişme kaydetmek yerine geri geriye gidiyorsun. Dikkat et de daha fazla dibe batma Alec."
....
Magnus acımıyordu.
Birkaç gündür çalıştığım için bölüm yazamıyorum :(
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Just Friends(?)
FanfictionAlec üniversitenin okçuluk kulübünün kantininde, dans kulübünden Magnus adında birisi ile tanışır. Ve ikisi de ne olduğunu anlamamışken kendilerini boş bir kulüp odasında sevişirken bulurlar. Sıradan bir hikaye gibi başlayıp ilerleyen zamanlarda geç...