Asmodeus parayı ayarladıktan sonra Magnus parayı Maryse'e teslim etmişti.
"Bu hafta içinde ameliyat gerçekleşecek." Dedi Maryse gülümseyerek. "Çok teşekkürler Magnus, ayrıca babana da teşekkür ediyorum. Bir gün sizi bizim eve akşam yemeğine davet etsem bu davetimi kabul eder misiniz?"
"Tabii ki kabul ederiz Maryse, yine de ailen bu durumu bilmesin. Bu akşam yemeğine başka bir bahane buluruz."
"Onu bir şekilde ayarlarız, sen merak etme." Deyip gülümsemişti Maryse. Sonrasında Magnus'u kendine çekip ona sıkıca sarıldı. "Teşekkür ederim, yaptığın her şey için. Umarım Alec ile de en kısa zamanda aranız düzelir."
"Sanmıyorum Maryse, yine de teşekkür ederim." Deyip geriye çekildi Magnus. "Senin iyi olman şu an için istediğim tek şey, buna emin olabilirsin."
....
Magnus dans kursu çıkışı bahçedeki kafeteryada oturup bir şeyler içmeye karar vermişti. Eğer şu an Alec ile konuşuyor olsalardı onu da yanına çağırıp onunla otururdu.
Kulaklıklarını kulağına takıp müzik dinlerken bir yandan da kahvesini içiyordu. Maryse ile olan olaydan beri içine bir huzur çökmüştü. Eğer o gün hastaneye gitmemiş olsaydı Magnus onu görmeyecek ve ona yardım edemeyecekti. Bu düşünceyi hızlıca kafasından atmaya çalıştı, aksi bir şeyler düşünmek istemiyordu çünkü.
Kulaklık kulağında olduğu için pek bir şey duyamıyordu. O an omuzunda bir el hissetti ve kulaklığı çıkarıp gelen kişiye baktı.
"Oturabilir miyim?"
Alec ona tereddüt dolu bir bakış attığında Magnus bir şey demeden kulaklıklarını çıkardı ve telefonunu cebine koydu.
"Oturabilirsin, ben de şimdi gidecektim zaten."
"Magnus lütfen... biraz konuşabilir miyiz?" Deyip boş sandalyeye oturdu Alec. "Böyle davranma."
"Nasıl davranmamı istiyorsan söyle öyle davranayım Alec. Zira aramızdaki ilişkinin gidişatıni tek elden kontrol etmeyi sevdiğin gibi şimdi de davranışlarımı kontrol etmeye başlamışsın."
"Jace olayında hatalıyım ve bunu biliyorum. Seni dinlemeden yargıladım, bana ne kadar kızgın olursan ol haklısın."
"Bunlar yeni mi aklına geliyor cidden?"
"Yeni gelmiyor. Bak Magnus, her defasında bunu söylüyorum ama ben seni kaybetmeyi gerçekten istemiyorum."
"Hep bunu söylüyorsun ama her seferinde aksine şeyler yapmaktan da geri kalmıyorsun. Ben de seni kaybetmek istemiyordum ve bunun için elimden geleni yaptım. Jace'in dediği her saçma cümleye bile sırf seni kaybetmemek için katlandım ama pardon ya... sen onun attığı iftiraya inanmayı tercih etmiştin değil mi?"
"Magnus, üzgün olduğumu söylemem fayda etmiyor değil mi?"
"Jace ile hala arkadaşsın, bu demek oluyor ki ona inanıyorsun. Benden ne bekliyorsun, sen hala Jace ile arkadaşken seninle tekrar arkadaş olmamı falan mı?"
"Jace ile aranızdaki sorunlar ikinizle ilgili, ben aranızda seçim yapmak istemiyorum. Bunu Jace'e de söyledim ve o bunu anlayışla karşıladı. Seninle barışmam onun için sorun olmayacak. Senin için de onunla arkadaş kalmam sorun olmamalı."
Magnus duyduğu şeyle şaşkınca Alec'e bakmış ve sonra birdenbire gülmeye başlamıştı.
"Bu kadar kör olmak zor olmuyor mu Alec? Sen cidden hala Jace'in iyi niyetli olduğunu mu düşünüyorsun?"
"O benim arkadaşım Magnus, hata yapmış olabilir ama yine de o benim arkadaşım. Aranızda geçen şeyleri sen büyütüyor olabilirsin ama o sorun etmeyi çoktan bıraktı. Aksine ona herkesin içinde yumruklar atan sensin, sinirli olması gereken oyken sen niye bu denli inat ediyorsun anlam veremiyorum. Seni bu denli sinir edecek ne yapmış olabilir aklım almıyor."
"Aklın almıyor demek... o zaman kulaklarını aç ve beni iyice dinle." Deyip öne eğildi ve Alec'e yaklaştı Magnus. "O haysiyet yoksunu arkadaşın seninle arkadaş kalmaya devam etmeme izin vereceğini söyledi. Ama bunun karşılığında benden bir şey istedi. Ne istediğini duymak ister misin?"
"Ne istedi?"
"Bir orospu gibi davranıp onunla yatmamı istedi. Zaten senden alışık olduğum için de benim adıma çok da zor bir istek olmayacağını da ekledi. Ah... ama belki de bunu yapmalıydım. Sonuç olarak senin gözünde de bir orospudan farkım yok, öyle değil mi?"
Magnus kalkmaya yeltendiği sırada Alec onun kolunu tutmuştu.
"Cidden sana bunu söyledi mi?"
"İster inan, ister inanma Alec ama bunu bana söyledi. Hatta orospu olduğumu söylediği ilk an da bu değildi. Çok teşekkür ederim, ona ikimiz arasında geçen özel olayları anlattığın ve bu lafları yememe sebep olduğun için. Ama bu hikayedeki tek orospu ben değilim, sen de pek masum sayılmazsın sonuçta değil mi?"
Magnus kolunu sertçe çekmeye çalışmış olsa da Alec onu bırakmamıştı.
"Magnus bu söylediğin şey çok büyük bir şey. Eğer sana inanırsam..."
"Bana inanırsan ne? O çok sevdiğin arkadaşının gerçek yüzünü görmüş mü olacaksın?"
"Bunu neden şu an yapıyorsun Magnus? Madem böyle bir durum vardı, madem daha öncesinde de sana böyle şeyler söyledi, o zaman neden susup bana hiçbir şeyden bahsetmedin? Şimdi sana inanmamı bekliyorsun ama öncesinde tek kelime etmemişsin. Sana inanacak bir kanıt vermiyorsun bana."
"Sözüm senin için yeterli bir kanıt değilse hayatımdan defolup gitmeni tercih ediyorum Alec. Görünen o ki ben şu zamana kadar bir çocuğu avutmaya çalışmışım, biraz daha büyüyüp gerçekleri görünce tekrar konuşalım olur mu? Gerçi, seninle tekrar konuşmak istediğimi pek sanmıyorum."
"Çok ağır konuşuyorsun şu an."
"Çünkü hak ediyorsun. Şu ana kadar sana tek bir laf etmedim, aksine bazı şeylere senin için sessiz kaldım. Sırf senden hoşlanıyorum diye bir şeylere sessiz kalmaya devam edip kendimden taviz verdiğim için kendimden şu an nefret ediyorum çünkü gerçekten değmeyecek bir adamdan hoşlanıp o aptalı alttan almışım ben. Ama sanırım yaptığım en salakça şey senden hoşlanmaktı çünkü insanlar seks arkadaşıyla duygusal bağ kurmamalı. Tam da bu yüzden kurmamalı, sonuçları hiç iyi olmuyor."
"Benden hoşlandığını sonunda kabul ediyorsun yani öyle mi?"
"Tek takıldığın nokta bu mu yani?"
"Bu duygu karşılıklı olmadığı için benden intikam mı almaya çalışıyorsun?"
Magnus bir an duyduğu şeyin gerçekliğini idrak etmekte zorlanmıştı.
"Ciddi ciddi bunu sordun mu sen?" Deyip küçük bir kahkaha attı Magnus. "Senden intikam alacak olsaydım Alec neyin ne olduğunu bile anlamazdın, bir anda hayatın yerle bir olurdu. Sen dua et senden intikam almıyorum ben. Ama alırsam inan bana bunu anlarsın."
Bu sefer Alec'in onu engellemesine izin vermeden kalkıp ondan uzaklaşmıştı Magnus.
Her ne kadar bu lafları hiç çekinmeden ona söylüyor ve güçlü görünmeye çalışıyor olsa da kalbinin bin parçaya ayrılmış olduğu da büyük bir gerçekti...
....
Moralim bozukken yazdığım bölüm de anca bu kadar olurdu zaten absnkamslsf
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Just Friends(?)
FanfictionAlec üniversitenin okçuluk kulübünün kantininde, dans kulübünden Magnus adında birisi ile tanışır. Ve ikisi de ne olduğunu anlamamışken kendilerini boş bir kulüp odasında sevişirken bulurlar. Sıradan bir hikaye gibi başlayıp ilerleyen zamanlarda geç...