Papatyalar, en sevdiğim çiçek türüydü. Birinin beni sevip sevmediğini her zaman papatyalara bağlardım. Her zaman doğruyu söyleyen tek şeyin papatyalar olduğunu düşünürdüm. Bu yüzden biri beni sevmediğini söylediğinde hemen gider papatyalara sorardım.
Kulağımda kulaklık Gripin'in Durma Yağmur Durma şarkısınu dinleyerek düşüncelerimin arasında kaybolmaya devam ediyordum. Çünkü bu son kez geçmişimi düşündüğüm saatlerdi. En sevdiğim şarkı ile beynimi uyuşturan düşüncelere veda ediyordum.
Hafiften atıştıran yağmur damlalarının kendini cama atarak intihar edişlerini izlerken müziğim kesilmiş ardından telefonum çalmıştı. Hafif başımı silkeleyerek geçmişimden ve düşücelerimden sıyrılarak yanaklarımda kurumuş olan göz yaşlarım yüzümü gerginleştirirken yeniden taşan göz yaşlarım o gerginliği bir kez daha ıslatmıştı.
Arayan numara yabancı birine aitti. Şirkette sadece Kartal beyde numaram vardı bu yüzden oradan birinin beni araması imkansızdı. Aklıma bir anda Öykü gelince bir heyecanla kulaklığımu çıkartarak telefonu kulağıma götürdüm.
"Efendim." dedim boğuk ses tonumla.
"Hemen bindiğin otobüsü durduruyorsun ve nerede olduğunu söylüyorsun!"
Kaşlarım çatılırken telefonun diğer ucundaki kişinin sesini tanıyamamıştım. Uraz değildi çünkü onun sesi biraz daha inceydi.
"Tanıyamadım?" dedim yaslandığım koltuktan doğrularak.
'Öyle kafanın estiği gibi istifa ederek çıkıp gidebileceğini mi sanıyorsun? O gördüklerinden sonra seni rahat bırakacağımı düşündüysen tam bir aptalsın demektir.'
Bütün damarlarımın gerildiğini hissetmiştim. Bu Uğur beydi ve sesi fazlasıyla öfkeli geliyordu. Yanımda oturan orta yaşlardaki kadına bakıp başımı hafif eğerek kısık bir sesle yanıt verdim.
"Bakın eğer böyle bir şey yapmak istesem en başından yapardım. Ayrıca o sözlerinizden sonra sizi şikayet etmem en büyük hata olur."
'Sana güvenebileceğimi kim söyledi? Sen kendini fazla zeki sanıyorsun Nefes. Şimdi sana tek bir şans veriyorum. Bu telefonu kapattıktan sonra o otobüsü durdurup aşağıya iniyorsun ve beni bekliyorsun. Aksi takdirde-"
"Çok beklersiniz." diyerek telefonu yüzüne kapatmıştım. Bu cesaretin nereden geldiğini bilmiyordum ama o şehire bir daha asla dönmeye niyetim de yoktu.
İstediği gibi ağzımı kapalı tutacak ve kimseye hiç bir şey söylemeyecektim. Bunu kendim için değil Öykü için yapıyordum. Yoksa tanıklık ettiğim o cinayetten sonra asla susmazdım.
O şirket ile bütün bağlantımı kesmiştim ve bir daha da geri dönmeyecektim. Numaramı nereden bulduğunu bilmiyordum ama belli ki Kartal beyden numaramı almış olmalıydı.
Kulaklığı yeniden kulağıma takıp başımı cama yaslayarak gözlerimi kapattım. Yeterince yorgundum dün gece gözüme uyku girmemişti. O görüntüler ve Öykü'nün o sözlerinden sonra yüreğime bir taş oturmuştu. Tüm gece boyunca o taşın altında nefes almaya çalışmıştım.
Hiç bir genç kız,
Taşımıyor kolyesinde,
Sevgilisinin fotoğrafını.
Ama ölüm,
Sayfaları oyulmuş,
Bir aşk romanının,
İçerisinde gizliyor tabancasını...Sunay Akın'ın en sevdiğim şiirlerinden birisiydi. Ne zaman yüreğimde bir yangın hissetsem bu şiire sığınırdım. İçimden tekrarlar ve sanki beni arkasında saklıyormuş gibi hissederek rahatlamama yardımcı olurdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FARAZİ- Kırmızı Damlalar (Kırık Hayaller Serisi II)
ChickLitHayatı iki kelime ile anlatmamı istedi. "Kırmızı damlalar." dedim. Çünkü hayatımda kırmızı damlalardan başka bir şey yoktu. Hayatımı iki kelime ile anlatmamı istedi. "Düş kırıklığı." dedim. Çünkü neyi düşlersem hep bir engel çıkıyordu hayatıma. Uğu...