BÖLÜM 49

314 29 3
                                    

Efsa ile birlikte hızlıca çadırı kurup içerisine yerleşmiştik. Bu arada onunla tanışmış ve arkadaş olmuştuk. Kendisi yirmi beş yaşındaydı ve Uğur'un şirketinde normal sekreterlerden birisiydi. Çantalarımızı içerisine yerleştirip çadırdan çıktığımızda topuz olan saçlarım dağılmıştı ve bir hayli yorulmuştum. Ellerimi belime koyarak kurduğumuz çadıra bakarken Efsa içerisinden çıkarak gülmüş ve arkamı işaret etmişti.

"Orada iki tane açılabilir beyaz sandalye var uzatır mısın?"

"Tabi" diyerek arkamı dönmüş ve sandalyeleri aramıştım. 

Kendi kendime içimden buldum diyerek sandalyelere doğru ilerlemiştim fakat birinin beni izlediğini hissederek bakışlarımı karşıya çevirmiştim. Tam da hissettiğim gibi Uğur çadırının önünde bir sandalyeye oturmuş beni izliyordu. Bu bakışlarının beni ne kadar rahatsız ettiğini bir bilse başını çevirip yeniden bakmazdı.

Sandalyeleri kollarımın altına alarak bakışlarımı ondan çekmiş ve sandalyeleri Efsa'ya vermiştim. 

"Biri senin." diyerek sadece birini aldığında gülümseyerek kendiminkini açmış ve yerleştirmiştim.

"Çadırını nasıl unuttun?"

"Uyandığımda saatin dokuz olduğunu görünce hızlıca hazırlanıp çıktım. O sırada evde kalmış bende buraya gelince fark ettim."

Sandalyesine oturup gülümsediğinde bende kendiminkine oturup arkama yaslanmıştım. Şu ana kadar kendimi öylesine kasmıştım ki bütün her yerim ağrımıştı. Kollarımı ve bacaklarımı gererek esnemiş ve gözlerimi kapatmıştım.

"Uykusuz olmalısın."

"Evet biraz."

"Emir beyin kişisel asistanı mısın?"

"Evet."

"Belli ki sana değer veriyor." demişti imalı bir bakışla. 

Soru sorarcasına gülerek kaşlarımı çatmıştım. 

"O da ne demek?"

"Senin için hepimizi bekletti ve bildiğime göre Emir bey baya disiplinli bir adam. Kesinlikle yanlışı affetmez."

Gülerek geçiştirmeye çalışırken çalışanlardan biri kahvaltı için seslenmişti. Seslenen kişi bahsetmese karnımın guruldadığını kesinlikle fark etmeyecektim. Oturduğum yerden kalkarak Efsa'ya baktım.

"Hadi kahvaltıya gidelim."

"Ha yok ben yaptım da geldim. Sen gidebilirsin."

Başımı sallayarak ileride kurulan masalara doğru ilerledim. Emir bey bugüne özel yiyecekler ve içecekler için organizasyon hazırlamış olmalıydı. Ellerimi arka cebime yerleştirerek kokuyu takip etmeye başladım. Normalde sekizde kalkmıştım ama hazırlanana kadar vakit geçtiği için kahvaltı yapamamıştım. 

Üst üste konulmuş olan tabaklardan bir tane alıp sıraya geçmiş ve etrafa bakınmaya başlamıştım. O kadar güzel bir yerdi ki geceleri elinde kahve ile oturup doğanın sesini dinleyebilirdin. Masanın hizasına geldiğimde tabağıma bir kaç şey koyarak kendime yer bakmıştım. Sanki bilerek yapıyorlarmış gibi  bütün her yeri doldurmuşlardı. 

Yine eski günlere dönmüş gibi hissetmiştim. O kadar fazla kişi vardı ki belki de benim inadıma değil gerçekten dolduğu için yer kalmamıştı bilmiyordum. 

"Buyurun çayınız."

"Teşekkür ederim." diyerek bana uzatılan çayı almış ve oturanlara uzak yerlere bakmıştım. 

FARAZİ- Kırmızı Damlalar (Kırık Hayaller Serisi II)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin