Uzun zaman sonra karşılaştığım o bir çift okyanus gözler gözlerime bakarken kaşlarım çatılmıştı.
"Nefes?" dedim sorgulayıcı bir ses tonuyla.
Bir adım geri giderek üzerini düzeltmişti.
"Kusura bakmayın acelem var." diyerek yanımdan geçmiş ve asansöre girmişti.
Merhaba bile demeden benden kaçmıştı. Yeniden ona bakmak için döndüğümde ise kapı kapanmıştı.
O kadar değişmişti ki saçları, bakışları, konuşması, giyim tarzı...
"Uğur bey?"
Arkamdan gelen kadın sesiyle bakışlarımı kapanmış asansörden çekmiştim.
"Doğru değil mi?"
"Evet benim." dedim gülümseyerek.
"Benimle gelin lütfen."
Başımı sallayarak arkasından ilerlerken kafamın içerisinde bir anda doluşan o sorularla yeniden kaşlarım çatılmıştı. Nefes'in bu şirkette çalıştığını yeni öğrenmiştim.
"Emir bey yoldalar efendim sizi şimdilik şurada misafir edeceğiz."
"Teşekkürler." diyerek cam kapıdan içeriye girmiştim.
Odanın büyüklüğü ve dekorasyonuna bakılırsa Emir beyin odasıydı. Koltuklardan birine oturup nefes vermiştim.
Üç yılın sonunda onu görmek neden bu kadar heyecanlandırmıştı? Elimi çarpam kalbime götürerek gözlerimi kapatmıştım. O kadar değişmiş görünüyordu ki sanki iki yabancı gibiydik.
Erken saatte gelirsem Emir beyle özel olarak bir kaç şey konuşabilirim diye düşünürken onunla karşılaşmıştım.
Onunla yeniden karşı karşıya geleceğimi hissediyordum ama şu anda asla beklemiyordum. Ceketimin iç cebinden telefonumu çıkartarak direk Alev'i aramıştım.
'Efendim Uğur ağabey?'
"Alev ne yapıyorsunuz?"
'Doğa ablanın canı vişne istemiş onunla oturduk vişne yiyerek sohbet ediyoruz. Sen napıyorsun?'
"Başka bir yere geçsene."
'Tamam... Noldu?'
"Geçtin mi?"
'Şimdi mutfağa girdim. Bir sorun mu var?'
"Nefes..."
İsmini andığımda bile bir tuhaf hissediyordum.
'Evet ne olmuş ona?'
"Siz görüşüyor muydunuz?"
'Hayır gittikten sonra hiç iletişim kurmadık.'
"Anladım." dedim oturduğum yerden kalkarak.
Eğer Alev ile bir iletişimleri varsa kesinlikşe burada çalıştığını biliyordur diye düşünmüştüm. Eğer biliyorsa çok kızacaktım.
'Yoksa? Uğur ağabey yoksa sen onu-'
"Düşündüğün gibi karşılaştık."
'Ne? Ee ne oldu?'
Odanın etrafı camla kaplı olduğu için koridoru görebiliyordum. Dışarıdan film camla yapılmıştı. Cama döndüğümde tam karşımdaki odaya bakmıştım.
Oradaydı ve telefonunu şarja takmaya çalışıyordu. Beni gördüğü için ne şaşırmış ne de sinirlenmiş görünüyordu. Umursamaması neden bu kadar canımı yakmıştı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FARAZİ- Kırmızı Damlalar (Kırık Hayaller Serisi II)
ChickLitHayatı iki kelime ile anlatmamı istedi. "Kırmızı damlalar." dedim. Çünkü hayatımda kırmızı damlalardan başka bir şey yoktu. Hayatımı iki kelime ile anlatmamı istedi. "Düş kırıklığı." dedim. Çünkü neyi düşlersem hep bir engel çıkıyordu hayatıma. Uğu...