Ağabeyim ve yengemi yolcu ettikten sonra içime düşen o ferahlığın verdiği rahatlıkla evime yeniden dönmüştüm. Onlar gittiği için mutlu değildim ama düşmanlarıma karşı kaybedecek bir şeyim kalmamıştı.
Şahin bulundupu kafesten dışarıya çıkmıştı. Özgür olduğunu hissetmiş ve o özgürlüğün verdiği acımasızlıkla el sıkışmıştı. Ruhumun yeniden doğduğunu ve nefes aldığı her süreçte onu avlamak isteyen kartallara karşı savaş ilanını kabul etmişti.
Kapımın hafiften tıklandığını duyduğumda elimdeki silahı incelemeyi bırakıp masanın üzerine indirdim.
"Gel." dedim ve oturduğum koltuğa biraz daha yaslandım. Kapımın açıldığını duymuştum. Odamın penceresinden aydınlanan güneşi izlerken ellerimi koltuğun kollarına yerleştirdim.
"Kartal beyin evi temizlendi ve güvene alındı efendim. İstediğiniz gibi aracınız da hazır."
"Tamam adamlara haber ve şirketteki çalışanlar saat altıda şirkette olsunlar."
"Tamam efendim."
Yeni bir başlangıca atacağım imza için yöneteceğim ve emanet edeceğim insanları seçecektim. Güven kolay bir kelime değildi. Şirkette çalışan insanların iş başarılarını gözden geçirecek ve güvenlikleri değiştirecektim.
Viski bardağımın hemen yanındaki telefonu elime alıp saatin kaç olduğuna baktım. Beşi çeyrek geçiyordu ve hava neredeyse tamamen aydınlanmıştı.
Yalnız savaşacağım ve kendi ordumu kurarak kartlarımı açacağım ilk gündü. Usulca ayağa kalkıp yatağımın üzerindeki siyah ceketimi alarak odadan çıktım.
Bir yandan giyinirken bir yandan da merdivenlere doğru ilerliyordum. Üçer beşer indiğim merdivenlerin sonuna geldiğimde telefonum çalmıştı.
Ceketimin iç cebine yerleştirdiğim telefonu yeniden çıkartıp arayan kişiye baktım. Yabancı bir numaraydı, açmadan önce evden aracıma doğru ilerledim.
"Alo..." dedim soğuk bir tınıyla.
'Uğur bey ben şirketin muhasebecisiyim. Telefonuma saat altıda şirkete gelinmesi durumunda bir mesaj aldım.'
"Evet." dedim ve adamlara aracı kendim süreceğime dair işaret ettim.
'Kartal bey şirketi size devretmeden önce maaşlarda küçük miktarda arttırma istemişti. Onları halletmek için bugün bir görüşmeye gitmem gerekiyor.'
"Gerekmesin şirkete çağırıldıysan geleceksin. Maaşlar konusunda da asistanıma bilgi vereceğim. Kartal bey yok artık bu şirkette benim sözüm geçerli. Şimdi nereye gidiyorsan geri dön ve ben şirkete varmadan önce orada olmuş ol. Aksi takdirde son çalışma günün olur."
Telefonu yüzüne kapatıp kırmızı ışıklarda durdum. Dün adamı döverken elimi hafif incitmiştim hareket ettirdikçe sızlıyordu. İncinen elimi sürekli yumruk yapıp açıyordum. Hareket ettirdikçe acı kemiklerimi uyuşturuyor bu sayede fazla hissetmiyordum.
Yarım saatin sonunda şirkete gelmiştim. Çalışanlar koşar adımlarla şirkete girerlerken mesajın herkese iletildiğini anlamıştım.
Kapının önüne gelişi güzel çektiğim araçtan inip güvenliklerden birine gelmesini işaret ederek kapısınu kapattım.
"Buyrun Uğur bey."
"Şu aracı garaja çek ve odamın bulunduğu kata gel."
"Hemen efendim."
Elimdeki telefonu ceketimin iç cebine yerleştirirken şirkete doğru ilerleyerek kapının önünde duran ikinci güvenliğe de gelmesini işaret ederek içeriye girdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FARAZİ- Kırmızı Damlalar (Kırık Hayaller Serisi II)
Chick-LitHayatı iki kelime ile anlatmamı istedi. "Kırmızı damlalar." dedim. Çünkü hayatımda kırmızı damlalardan başka bir şey yoktu. Hayatımı iki kelime ile anlatmamı istedi. "Düş kırıklığı." dedim. Çünkü neyi düşlersem hep bir engel çıkıyordu hayatıma. Uğu...