Yanımdaki adamlar silah sesleriyle birlikte kendilerini korumak için kaçmaya başlamıştı. Fakat ben olduğum yere çakılmış gibiydim. Her kurşun sesinde beynim sarsılırken arkamdan birinin bağırdığınu duymuş ve ardından bakışlarımı oraya çevirmiştim.
Uğur ve Kartal bey fabrikanın çıkışına doğru koşarken Uğur eğilmem için bana bağırıyordu. Onun sözleriyle birlikte yeniden önüme dönmüş ve aynı saniyeler içerisinde kalbimde daha önce hiç hissetmediğim bir acı ile nefesimin kesildiğini hissetmiştim.
Kurşun tam kalbime denk gelmişti. Geriye doğru sendelenmiş ve ardından bacaklarımı hissetmemeye başlamıştım.
Daha öncesinde çok fazla yüreğimin sızladığına şahit olmuştum. Acıdan nefes alamadığımı da görmüştüm. Fakaf şu an kalbime isabet eden kurşun daha önce hiç hissetmediğim bir acı vermişti...
Yere düşmek için kendimi serbest bıraktığımda bedenimi biri sarmalamıştı. Bana sarılan kişinin dizlerine düştüğümde bakışlarımı beni tutan kişiye çevirmiştim.
Bu Uğur'du...
Korku ile gözlerimin içerisine bakarken yüzümdeki saçları kenara çekiyordu. Kalbimin üzerinde kocaman bir delik açılmış gibiydi.
"Nefes! Nefes hayır! Sakın Nefes sakın!"
Bu aşık olduğum adamın sesiydi. Tonlaması o kadar acı çıkmıştı ki yüreğimdeki o ateş parçasının acısını ikiye katlamıştı.
Göğsümden boşalan sıvıları durdurmak için elini kalbimin üzerine bastırmıştı. Dolan gözlerim acı ile şakaklarımdan süzülürken o da dolu gözlerle başınu iki yana sallıyordu.
"Beni bırakma, sana yalvarırım beni bırakma!"
Kesik kesik nefes alırken yavaş yavaş bedenime olan hakimiyetimi kaybetmeye başlamıştım.
Ben ölmeyecektim, ölmemeliydim...
"Ağabey ambulans çağır! Biri ambulans çağırsın!"
"Nefes!"
Doğa'nın gölgesi yanı başıma çöktmüş ve yüzümü okşamaya başlamıştı.
"Yenge ambulansı arayın!"
Bir gölge daha vardı, tam olarak üzerime vuruyordu. Kim olduğuna bakamıyordum, eğer şimdi öleceksem göreceğim son kişi sevdiğim adam olmalıydı.
"Güzelim sakın tamam mı? Sakın gözlerini kapatma, bizim için savaş..."
"O-Onlar..." diyebilmiştim çatlayan sesimle.
"Nefesini harcama, konuşma lütfen."
Söylemem gerekiyordu, eğer öleceksem bunları söylemem gerekiyordu.
"Ü-Üzülme, onlar beni çağırıyor."
"Hayır! Kimse seni çağırmıyor!" diyerek yüzümü okşamaya devam etmişti.
"Biz daha evleneceğiz, çocuklarımız olacak Nefes...."
Dolu gözleri damla damla üzerime aktığında bir kez daha ölmek istemediğimi hissetmiştim.
"Yalvarırım bırakma beni..."
Uğur hıçkıra hıçkıra ağlıyor muydu?
Gözlerimi diğer yanıma çökmüş olan Doğa'ya çevirdim. Uğur'u bu acı ile baş başa bırakmak istemiyordum. Onu bırakmak istemiyordum...
"Ölmek istemiyorum..." dedim göz yaşlarıyla...
Doğa da hıçkırmaya başladığında bakışlarımı Uğur'a çevirdim. Ağlamaya devam ediyor ve bir yandan da gözlerimin içerisine bakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FARAZİ- Kırmızı Damlalar (Kırık Hayaller Serisi II)
ChickLitHayatı iki kelime ile anlatmamı istedi. "Kırmızı damlalar." dedim. Çünkü hayatımda kırmızı damlalardan başka bir şey yoktu. Hayatımı iki kelime ile anlatmamı istedi. "Düş kırıklığı." dedim. Çünkü neyi düşlersem hep bir engel çıkıyordu hayatıma. Uğu...