BÖLÜM 13

445 32 1
                                    

Yemeğimi ve ilacımı içtikten hemen sonra getirilen papatyayı avuçlarımın arasına almıştım. Beyazın en güzel tonuydu yaprakları.

Usulca sapından tutarak parmağımı yapraklarında gezdirirken kırık olan kapının hafif tıklandığını duymuştum.

"Gelebilirsin." dedim yumuşak bir ses tonuyla. Üzerinde beyaz önlüklü orta yaşlarda bir adam içeriye girdiğinde papatyayı avucumun içerisine saklayarak elimi yanıma koymuştum.

"İyi görünüyorsunuz Nefes hanım."

"Evet serum fazlasıyla iyi geldi fakat yarım saat önce bitti."

"Baya da olmuş kusura bakmayın anca yetişebildim."

"Yok önemli değil de serumu takan doktor nerede? Onu bekliyordum da." dedim mahçupça gülümseyerek.

Elindeki çantayı yere indirip kolumdaki serumu çıkarmaya başladığında önüme bakmıştım.

"Kendisinin bugün fazla ameliyatları vardı. Bu yüzden benden rica etti. Ayrıca güçlü bir bedeniniz var Nefes hanım. Bir başkası olsa gözlerini açamazdı."

"Teşekkür ederim." dedim gülümseyerek. Kumral uzun boylu ve gülümsemesi ile herkesi etkileyebilen bir yüze sahipti.

"Pasumanınızı da yenileyelim." diyerek serumun ucunu yere bırakıp yanıma oturmuştu.

"Acısını hiç hissetmedim bu serumdan mı kaynaklanıyor?"

"Tabi ki de hayır." demişti gülerek. "Serum sadece sizi dinç tutabilmesi için takıldı. Yaranız fazla derin olmadığı için pasuman ve yapılan ağrı kesici iğneden sonra hissetmemeniz normal."

"Anladım."

"Şey gibi düşünebilirsiniz bisikletten düştünüz ve kolunuzu yere sürttünüz. Açılan yaranın verdiği sızı kadardı."

"Baya açıklayıcıydı." dedim gülerek. Kolumdaki sargıyı çıkardığında başımı oraya çevirerek yaraya bakmak istedim.

Söylediği gibi çok derinden sıyırmamış görünüyordu.

"Yara bu kadar hafifse ben benden güçsüz düştüm o zaman?"

"Sanırım çok fazla beslenmemişsiniz. Bu da bedeninizi güçsüz düşürmüş. Yaranın verdiği küçük etki ise ateşinizin hemen çıkmasına neden olmuş."

Bir yandan sorularıma yanıt verirken bir yandan da çantasından pasuman malzemelerini çıkartıyordu. Kapının ağzında bizi dinlediklerini görüyordum. Uğur beyin anlattığına göre doktor kılığına beni öldürmek isteyen adam yüzünden bir başkalarına da şüpheci yaklaşıyorlardı.

Soğuk bir şey yarama dokunduğunda başlarda hissetmediğim ama sonradan sızlatan o şeye döndüm.

"Çok kabayım ismimi söylemeden hemen işe giriştim. Ben Yamaç."

"Önemli değil ne kabalığı görevinizi yapıyorsunuz. Bende Nefes gerçi biliyorsunuz ama."

Gülerek elindeki pamuğu çantasına indirmiş ve sargı bezini çıkarmıştı.

"Evet Yavuz bey söylemişti."

Canımın acısını unutturmak için sohnet ederek bitirdiği pasumandan sonra çantasını toplayıp veda ederek çıkmıştı. Doktor Yamaç gittikten hemen sonra avcumun içerisinde sakladığım papatyayı çıkartarak derin bir nefes almış ve her zaman söylediğim o sözü söylemiştim.

"Lütfen beni hayal kırıklığına uğratma olur mu?" diyerek papatyanın yapraklarını koparmaya başlamıştım.

"Seviyor, sevmiyor, seviyor, sevmiyor..."

FARAZİ- Kırmızı Damlalar (Kırık Hayaller Serisi II)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin