Düğünün olduğu mekana geldiğimiz anda yüreğime bir taş oturmuştu sanki, kalbim sıkışmış ve nefes alamamıştım.
1 Sene Önce...
Otobüsle geldiğim yerde Uraz'ı beklerken heyecandan yerimde duramıyordum. Dün gece Uraz ile tartışmış ve bu sabah evime gelen çiçek ve bir not ile şaşırmıştım. Uraz çiçeğin içerisine bıraktığı notta bu adresi vermişti.
Önünde bulunduğum mekan beyaz papatyalarla süslenmiş bir düğün mekanıydı. Kalbim yerinden çıkacakmış gibi hiasediyordum. Usul adımlarla mekana girip cennet gibi görünen bu yere göz atıyordum.
Öylesine güzel bir yerdi ki, her yer bembeyazdı. Bakışlarımı üzerime çevirip çekingen bir şekilde tebessüm ettim. Kot tulum giyinmiştim ve geldiğim bu mekana fazlasıyla uyumsuzdum.
"Beğendin mi?"
Arkamdan gelen sesle birlikte nefesimi tutmuştum. Çakılmış bedenimi ona çevirdiğimde gözlerim dolmuştu. Elinde beyaz papatlayardan oluşan bir buket ile bana gülümsüyordu.
"Uraz..." dedim titreyen sesimle, çünkü öylesine duygulanmıştım ki ağlamamak elde değildi.
"Burası çok güzel, tam hayal ettiğim gibi."
"Beğenmene sevindim çünkü burası bizim düğün mekanımız olacak."
Şimdiki Zaman...
Bir el koluma dokunduğunda etrafa attığım donuk bakışlarımı düzelttim.
"Nefes iyi misin?"
Bakışlarımı mekandan çekip Uğur'a baktım. Araçtan yeni inmiş ve korumalarıma bir şeyler söylüyordu.
"İyiyim." dedim ona dönerek.
Fakar hiç iyi değildim çünkü ben bu ihaneti asla hak etmemiştim.
"Uğur ağabey biz giriyoruz."
"Siz gidin ben geliyorum."
"Nefes hazırsan gidelim."
Kolumu elinden çekip zoraki bir gülümseme ile başımı salladım. Gireceğimiz mekana attığım her adım yüreğimi bir kez daha yakıyordu.
Kır düğünü gibiydi fakat aradaki tek fark mekan yol kenarındaydı. Beyaz demirlerim üzerinde beyaz papatyalar ben buradayım derken girişte bekleyen iki görevli bizi durdurmuştu.
"Davetiyeniz var mıydı?"
Bakışlarımı hemen Alev'e çevirdim. Kendinden emin bir tavırla gülümseyip diğer görevliye bakmıştı.
"Uğur Karaca değil mi?"
"Evet kendisi de hemen arkamızdan gelecek."
"Tamamdır girebilirsiniz."
Alev hafif koluma dokunarak yanımdan ilerlemeye başladığında derin bir nefes alıp güçlükle adımlarımı mekandan içeriye attım. Beyaz ve sarı ışıklar etrafta dolanırken davetliler kendi aralarında sohbet ediyorlardı.
Tıpkı benim istediğim gibi küçük masaların etrafında dikilen insanlar vardı. Sanki canımı daha fazla yakmak istemiş ve masaların üzerindeki küçük vazolardaki papatyalara kadar yaptırmıştı.
Burada olan her şey benim hayalimdi ve o bunu biliyordu. Sanki beş aydır ben onu aldatmışım da o benden intikam alıyormuş gibi bir izlenim vermişti.
En acısı ise hala onu seviyor olmamdı. Bu düğün benim hayalimdi ve gelinlikle içeriye girmesi gereken de bendim. Fakat o kız kardeşimin bana ettiği ihaneti kabul ederek başka kadının karşısında damatlıkla çıkacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FARAZİ- Kırmızı Damlalar (Kırık Hayaller Serisi II)
ChickLitHayatı iki kelime ile anlatmamı istedi. "Kırmızı damlalar." dedim. Çünkü hayatımda kırmızı damlalardan başka bir şey yoktu. Hayatımı iki kelime ile anlatmamı istedi. "Düş kırıklığı." dedim. Çünkü neyi düşlersem hep bir engel çıkıyordu hayatıma. Uğu...