Balkonun demirliklerine sağlam kolumu yaslayıp elimdeki papatya yapraklarını rüzgarla birlikte gökyüzüne göndermiştim. Yeniden bir papatya alıp tekrardan seviyor sevmiyor yapmak istiyordum ama isteklerim art arda geldiği için söylemeye çekiniyordum.
Balkona kurulmuş gri köşe takımı koltuklardan birine oturarak gökyüzüne renk veren yıldızlara baktım. Yıldızlar hakkında babamın söylediği bir söz aklıma gelmişti.
"Yıldızların gerçekteki hikayesini bilir misin güzel kızım?"
"Hayır ama bilmeyi çok isterim babacım."
"Ay güneşi deliler gibi severmiş ama bir türlü söyleyemezmiş. Bir gün cesaretini toplayıp güneşe açılmış. Güneş ise gece yarısı buluşmak için ona söz verir. Fakat güneş sözünü tutmaz ve o gece gelmez. Ay gece boyunca bekler ve ağlar. Ta ki sabah oluncaya kadar. Ay ışığa sinir olur çünkü ışık güneşin gölgesidir. Günlerce aylarca ay bıkmadan usanmadan ağlar ve artık güneşin olmadığı dolaşmaya başlar. Çünkü her bir ışık parçası ona güneşi hatırlatır. Sadece geceleri dışarıya sözleştikleri yerde bekler. Ta ki güneş gelinceye kadar. Güneş gelir fakat o buluşmalarından sonra yeniden ortalıklardan kaybolur. Günler, aylar, yıllar geçer. Ay artık ağlamaktan yorulur ve döktüğü her bir göz yaşı yıldız olur. Güneşini son kez görmek isteyen ayı görürürüz bazı sabahlar, bu yüzden onlara tutulma deriz. Hatya bazı geceler yıldızı olmayan gökyüzünü görürüz çünkü o ay o gece güneşi görmüştür."
Yüzümde istemsizce bir tebessüm oluşmuştu. İmkansı aşkına bile senelerce ulaşmak isteyen ay beni güçlendiriyor ve pes etmemem için yönlendiriyordu.
"Hala burada mısın?"
Düşüncelerimin arasında kaybolmuşken Uğur beyin sesi ile yerimden sıçramıştım. Balkonun kapısından beni izlerken dizlerimi kendime çekerek gülümsemiştim.
"Öyle düşüncelerimin arasında kaybolmuşum Uğur bey."
Dikildiği yerden adımlarını bana doğru yöneltmiş ve koltuğun diğer ucuna oturmuştu.
"O adamı öldürmemdeki sebep beni Doğa yenge ile tehdit etmesiydi. İki gün öncesinden beni aramış ve o gelinliği ona kefes edeceğim demişti."
Bakışlarımı ondan ayırmadan dinlemeye devam ediyordum. Kollarını dizlerine yaslamış yere bakıyordu.
"Eğer o gün o adama engel olmasaydım ağabeyim benim yüzümden sevdiği kadını kaybedecekti."
"Peki ama neden?"
"Ağabeyim Doğa yenge ile karşılaşmadan önce bir kadın ile tanışmış. Gönlünü ona kaptırmış fakat kadın bir başkasına aşıkmış. O zamanlar sayısız düşmanları varmış. Adamı öldürmeden önce kim olduğunu sorduğumda bana Kartal'a Sera dersen anlar o dedi."
"Neden her şeyi ölümle sonuçlandırıyorsunuz ki? Devletin polisleri dururken kendi kanununuzu kendiniz oluşturuyorsunuz?"
Gülerek bana döndüğünde sorumun cevabını ister gibi gözlerine baktım.
"Devletin bir adaleti var mı Nefes? Ben o gün onu şikayet etseydim ve içeri alsalardı o adam parayla yeniden çıkar ve istediğini başarırdı."
Haklıydı, başımı önüme eğip ellerime bakarken ikimiz de sessizleşmiştik.
"Papatya ile ne yaptın?" dedi yumuşak bir ses tonuyla.
Gülümsemiştim, söylersem benimde alay eder ve böyle şeylere inanma derdi.
"Hiç öyle istedim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FARAZİ- Kırmızı Damlalar (Kırık Hayaller Serisi II)
ЧиклитHayatı iki kelime ile anlatmamı istedi. "Kırmızı damlalar." dedim. Çünkü hayatımda kırmızı damlalardan başka bir şey yoktu. Hayatımı iki kelime ile anlatmamı istedi. "Düş kırıklığı." dedim. Çünkü neyi düşlersem hep bir engel çıkıyordu hayatıma. Uğu...