BÖLÜM 28

409 33 4
                                    

Arabamı onların göremeyeceği bir yere çekip uzaktan tartışmalarını izliyordum. Yarım saate yakın tartışmışlar ve daha sonrasında Nefes başını eğerek araca geri dönmüştü. Tartıştığı o piç arkasından onu izlerken Nefes bir saniye bile düşünmeden gaza basarak oradan uzaklaşmıştı.

Tarık hala nefes alırken onu yalnız bırakmak istemiyordum. Zaten bu nedenle peşinden gelmiştim. Aracımu çalıştırarak hala onu izleyen itin önünden araçla geçmiş ve Nefes'in peşine takılmıştım.

Her ne konuştularsa arabaya binerken baya kötü görünüyordu. Hayata bir sıfır yenik başlayan başka bir insanın hala yenik devam eden hayatını uzaktan izlemek bile kişinin içini paramparça ediyordu. Önce ailesinden daha sonra kız kardeşinden ve en son erkek arkadaşından büyük bir darbe yemişti.

Hiç dostu olmamasına rağmen güçlü durması hoşuma gidiyordu. Başka bir kadın olsa şimdiye çoktan pes etmişti. Fakat o başına gelen onca şeyden sonra papatyalarla dostluk ederek hayata tutunmaya devam ediyordu.

Yarım saatin sonunda İstanbul'un deniz kenarına aracı çekmişti. Aşağıya inmesini beklerken tam aksine inmemişti. Aracımı hemen arkasına çekerek arabadan usulca inmiştim. Ne yaptığına bakmak için sakin adımlarla aracın ön kapısına gelmiş ve filmli camdan onu görmek için başımı biraz uzatmıştım.

Göz yaşları seller olmuş, başını geriye yaslamış, elleri çareaizce dizlerine düşmüş gözleri kapalı ağlıyordu. Sürekli hareket eden omuzlarından hıçkırıklara boğulduğunu anlayabiliyordum.

Bir anlık aracın kapısını açıp yanına binmiştim. Kim olduğumu bir an bile umursamamış ağlamaya devam ediyordu. Başlarda sessizce yanına oturmuş ağlamasını dinlerken sonradan dayanamamıştım.

"Göz yaşlarına değecek bir adam değil."

Bu yüzden hayatıma hiç bir zaman kimseyi almamıştım. Yüreğimin ilk acısını annemde hissetmiştim. Dünyanın en güçlü insanı olarak gözüken biri bile o yüreğim acısına asla katlanamazdı. Bambaşka bir işgenceydi yürek sancısı, bu yüzden ikinci kez aynı acıyı yaşamak istemiyordum.

"Gerçekten değilmiş Uğur bey." dedi çatallaşan sesi ile.

Bakışlarımı denizden çekip ona döndüğümde dudaklarının üstüne damlayan göz yaşlarını yalamıştı.

"Ben onu o kadar masum sevmiştim ki, gözlerine bile bakarken utanıyordum. Fakat o beni hiç bir zaman benim onu sevdiğim gibi sevmemiş."

Yasladığı başını bana doğru çevirip gözlerini açtığında gece mavisi gözlerinin kızardığını görmüştüm.

"Ailemin olayını öğrendikten sonra bana acıdığı için benimle birlikte olmuş ve son altı aydır bu durumdan sıkıldığı için annesinin ona istediği kızla aldatmış."

Elimi yanaklarından süzülen göz yaşlarına doğru uzatıp işaret parmağım ile usulca silmiştim. Ben silerken o gözlerini yeniden kapatmıştı.

"Basit bir insan için kendini üzme, o gözlerine hayran kalan bir çok kişi varken tek bir piçe takılı kalırsan karşındaki kişinin egosu okşanır."

Başını sallayıp yeniden önüne döndüğünde elimi çekip bende önüme dönmüştüm. Hayal kırıklığını bilemezdim ama yüreğinin acısını yanından hissedebiliyordum.

"Benim ona tek bir ahım var Uğur bey, umarım çok sevildiğini zannettiği bir anda aslında kendisi öyle zannettiği için öyle hissetsin. O zaman bana yaşattığı o acının değerini anlar."

"Göz yaşları ile yanından ayrıldın Nefes, Can Yücel'in bir sözü vardır. Gittin mi büyük gideceksin, ayrılık bile gurur duyacak seninle."

FARAZİ- Kırmızı Damlalar (Kırık Hayaller Serisi II)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin