BÖLÜM 55

325 31 1
                                    

"Ne oldu?" dedim telefonu kapatırken.

"Benim gitmem gerekiyor."

"Ne? Nereye? Öykü'den bie haber mi var?"

"Hayır, yengemi doğuma almışlar."

"Ne?" dedim şaşkınlıkla.

"Doğa hanım burada mı?"

"Nefes bunu şu an açıklayamam gitmem gerekiyor."

Yanımdam alele acele gittiğinde arkasından bakakalmıştım. Arabanın anahtarını kapar kapmaz gitmişti.

Ellerimi yüzüme dökülen perçemlerime götürüp sıkıntıyla nefes vermiştim. Başımızdan bela hiç bir zaman eksik olmuyordu.

"Nefes?"

"Efendim?"

Alev uykulu gözlerle merdivenleri inerken etrafa bir bakış atmıştı.

"Kim gitti?"

"Uğur."

"Neden? Bir haber mi var?"

"Doğa hanımı doğuma almışlar."

"Ne!"

Kaşlarımı çatarak nedem bu kadar tepki verdiğini anlamaya çalışmıştım. İndiği merdivenleri koşar adımlarla çıktığında gözlerimi kapatıp sakin kalmaya çalışmıştım. Evde kaldığım her saniye boyunca kafayı yiyormuş gibi hissediyordum.

"Alo? Kartal ağabey, Doğa ablayı doğuma almışlar."

Saniyeler içerisinde telefonda konuşarak yeniden aşağıya inen Alev'e baktım.

"İyi de bebeğin doğumuna daha bir ay vardı. Birden ne oldu?"

Hamileleğinin sekizinci ayında doğum mu yapmıştı? Adımlarımı Alev'e yaklaştırıp ne olduğunu anlamaya çalıştım.

"Tamam, ben geliyorum.... Ne demek gelmiyorsun? Tabi ki de geleceğim-"

Sözünü tamamlayamadan telefonu kulağından indirmişti.

"İnanamıyorum yüzüme kapattı."

"Bebek daha sekiz aylık mıydı?"

"Evet, doğum için fazla erken."

"Umarım kötü bir şey olmaz."

"Umarım." diyerek kendini koltuğa atmıştı.

Kollarımı yeniden birbirine bağlayıp avluda bir sağa bir sola gitmeye başladım. Yine aynı çıkmazın içerisine düşmüştüm. Elim kolum bağlı bu eve tıkılıp kalmıştım.

"Öykü'den bir haber var mı?"

"Hayır yok ve burada öylece beklemekten yoruldum."

"Elinden hiç bir şey gelmez Nefes, bunu sende biliyorsun."

"Biliyorum, biliyorum ama böyle oturmak da zoruma gidiyor."

"Eminim ki bulunacaktır."

Cevap vermeden kendimi sonunda koltuklardan birine attım. İçimde kötü bir his vardı ve bu hissin hayra çıkmasını umut ediyordum.

"Değişmişsin."

Alev konulardan uzak bir kelime kullanmıştı. Ona bakmadan gözlerimi kapattım.

"Değiştim ama bir işe yaradı mı onu sor."

"Ne düşünürsen o başına gelirmiş. Tıpkı bir şeyi kırk defa tekrarlarsan o olurmuş gibi düşün."

FARAZİ- Kırmızı Damlalar (Kırık Hayaller Serisi II)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin