Polisler gelmiş ve evi araştırmışlardı. Hemen ardından ise o çocuğun ifadesini almışlardı. Bahçenin dışında merakla o tarafı incelerken polislerden biri gelmişti.
"Bahsettiği jipin plakası bilinmediği için bulmak zorlaşacak. Fakat bir haber alırsak sizlere bildiririz. Sizin burada bir işiniz kalmadı. İsterseniz evde bizden haber bekleyin."
"Ben burada iyiyim." dedim polise.
"İnanın burada kalarak hiç bir şey elde edemezsiniz. Biz diğerlerini de sorguya çekeceğiz. Uğur bey..."
Polis benimle muhattabı bırakmış yanımdan geçerek Uğur'un karşısında durmuştu.
"En ufak bir gelişmede sizi arayacağız."
"Tamam yapabileceğimiz bir şey var mı?"
"Şu anlık yok."
Uğur başını sallayarak bizlere gidelim der gibi işaret vermişti. Bartu belimden sarılarak ayakta durmama yardımcı olurken dolan gözlerim sonunda taşmıştı.
"Nefes istersen bize gidelim."
Göz yaşlarımı silip başımı iki yana salladım.
"Yok biz otel tutarız değil mi Bartu?" dedim titreyen sesimle.
"Evet, biz otele yerleşiriz."
"Karşımızda kimin olduğunu bilmiyoruz. Öykü'yü kaçıran her kimse Nefes'i kendine çekmeye çalışıyor. Bu yüzden en güvenli yer benim evim."
Son sözü Uğur söylemişti ve haklıydı. Öykü'yü her kim kaçırdıysa bana bir mesaj göndermeye çalışmıştı. Başımı Bartu'nun göğsünden kaldırıp derin bir nefes aldım.
"Haklı olabilir, en güvenli yerde kalmamız gerekiyor."
"Tamam o zaman Nefes sizinle gelsin. Ben arkadaşımda kalırım."
"Çok iyi olur."
Uğur'un işine gelmiş olmalı ki hemen kabul etmişti.
"Hayır." diyerek Bartu'ya döndüm.
"Yanımda kal Bartu, desteğine ihtiyacım var."
Bartu bakışlarını karşıya çevirdiğinde baktığı yere baktım. Uğur'a bakıyordu ve o bu durumdan hiç memnun değildi.
"Bakın benim evim sığınma bölgesi değil ve misafirlerim de var."
İnadına yaptığına kalıbımı basardım fakar şu an bunu düşünmek istemiyordum. Alev ellerini önünde birleştirerek Bartu'nun karşısında durmuştu.
"Evet, Uğur ağabeyin başka misafirleri de var. Ayıp olmazsa sadece Nefes'i alacağız."
"Tamam." demişti hemen.
Bakışlarımı hızla Bartu'ya çevirdim. Beni o eve tek başıma göndermesine inanamıyordum. Bartu gözlerini Alev'in üzerinden zorla çekerek bana dönmüştü.
"Önemli değil Nefes, otele yerleşeceğim. Eğer bir şey olursa telefon edersin."
Kaşlarımı çaresizce indirdiğimde anlımdan öpüp gülümsedi.
"Kardeşini bulacağız bundan şüphen olmasın."
Başımı salladığımda Alev koluma girmişti.
"Hadi gidelim."
Hiç bir şey söylemeden Bartu'ya son bir bakış atıp Alev ile ilerlemeye başladım. Bitik bir durumdaydım, bana ihanet eden kız kardeşimin hayatta olup olmadığına dair bir işaretim yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FARAZİ- Kırmızı Damlalar (Kırık Hayaller Serisi II)
Chick-LitHayatı iki kelime ile anlatmamı istedi. "Kırmızı damlalar." dedim. Çünkü hayatımda kırmızı damlalardan başka bir şey yoktu. Hayatımı iki kelime ile anlatmamı istedi. "Düş kırıklığı." dedim. Çünkü neyi düşlersem hep bir engel çıkıyordu hayatıma. Uğu...