"Uğur?" dedim dışarıyı izlerken.
Araba sürüyordu.
"Efendim güzelim?"
"Bu avukat..." dedim ona dönerek.
"Evet canım."
"Neden sürekli olay hakkında bana sorular soruyor?"
Bakışlarını bana çevirip gülümsedi.
"Normal değil mi? Adamın en ağır ceza almasını istiyor ve bunun için ona yardım etmemiz gerekiyor."
"Biliyorum ama ona her şeyi anlattım. Daha ne anlatabilirim ki?"
"Belki daha ayrıntılı şeyler soracaktır. Eğer rahatsız oluyorsan Alev de hukuk okuyor ona soralım."
"O kadını özellikle sen mi tuttun?"
"Evet canım bir sorun mu var?"
Başımı iki yana salladım "Hayır yok sadece sormak istedim." Gülümseyerek yeniden yola döndüğünde başımı cama yasladım. Hayatımda sadece iki kere bu durumu yaşamıştım, biri annem ve babamın olayında sorguya çekilmiştik. Fakat o zamanlar küçük olduğumuz için fazla üzerimize gelinmemişti. Belki de mahkemeler böyle ilerliyordu, bilmiyordum.
Hastaneye geldiğimizde arabayı yakın bir mesafeye park etmişti. Araçtan indiğimizde tulumumu düzeltip etrafa bakındım. Bir çok insan vardı, kimileri kendi rahatsızlığından dolayı hastane köşelerinde sürünürken kimileri hasta yakınları olarak bahçede dikiliyorlardı. Uğur elimi tutup benimle birlikte ilerlemeye başladığında etrafa bakınmaya devam ediyordum. Herkes kendi derdinde kendi sağlığındaydı. Kimileri için hayat öyle zor görünüyordu ki, kendileri tarafından sınanıyorlardı.
Hastanenin içerisine girdiğimizde asansöre ilerlerken koridorun köşesinde biri gözüme çarpmıştı. Küçük oğlan çocuğuydu, duvarın dibine çökmüş elleri ile yüzünü kapatarak ağlıyordu. Uğur beni peşinden çektiğinde asansöre girmiştim, çocuk gözümün önünden gittiği için başımı eğerek derin bir nefes aldım.
"Nefes iyi misin?"
Uğur elini bırakıp çenemden kavrayarak kendine bakmamı sağladı. Gülümseyerek başımı salladım.
"İyiyim."
"Suratın neden asıldı?"
"İnsanları gözlüyordum, herkesin kendi derdi var. Bizler kendi derdimizi büyük sanıyoruz ama başkaları kendi sağlığı için sınanıyor."
Gülümseyerek yanağıma bir öpücük bıraktı.
"Sen bunları düşünme, derdi veren Allah dermanını da verir."
"Haklısın." dedim gülümseyerek.
Asansörün kapısı açıldığında katın koridoruna çıkmış ve Doğa hanımın odasına doğru ilerlemeye başlamıştık. Asansöre yakın bir mesafede oldukları için odasına kısa sürede varmıştık. Uğur önden kapıyı tıklatıp odaya girdiğinde arkasından bende girmiştim.
"Biz geldik." dedi sevecen bir ses tonuyla.
Uğur'un arkasından çıkıp odaya baktığımda Doğa hanımdan başka kimsenin olmadığını fark etmiştim. Doğa hanım bizi görünce yorgun yüzüne zoraki bir gülümseme yerleştirmişti.
"Hoş geldiniz, şöyle geçebilirsiniz."
Uğur'un yanından ayrılıp hemen Doğa hanımın yanına gitmiştim.
"Nasılsınız Doğa hanım?"
Yorgun gözlerle elimi tuttu.
"İyi olmaya çalışıyorum canım sen nasılsın?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FARAZİ- Kırmızı Damlalar (Kırık Hayaller Serisi II)
Chick-LitHayatı iki kelime ile anlatmamı istedi. "Kırmızı damlalar." dedim. Çünkü hayatımda kırmızı damlalardan başka bir şey yoktu. Hayatımı iki kelime ile anlatmamı istedi. "Düş kırıklığı." dedim. Çünkü neyi düşlersem hep bir engel çıkıyordu hayatıma. Uğu...