BÖLÜM 47

348 29 2
                                    

"Bartu ne diyorsun?" dedim şaşkınlıkla.

Şaşırmıştım çünkü Bartu öyle kolay kolay her şeyden korkan bir adam değildi. Bakışlarını bana çevirip zoraki bir şekilde yutkundu.

"Gel diyor..." dedi titreyen sesiyle.

Bakışlarımı yeniden Uğur'a çevirip kaşlarımı çattım. Bartu hayal mi görüyordu? Çünkü Uğur hiç bir şey yapmadan bizi izlemeye devam ediyordu.

"Bartu iyi misin? Adam hiç bir şey yapmıyor."

"Silahını gösterdi."

"Ne?" diyerek hızla Uğur'a döndüm.

Silahını falan göstermiyordu. Ya da ben baktığımda kendini düzeltiyordu. Oturduğum yerden kalkarak Bartu'ya döndüm.

"Ben geliyorum."

"Arkadaşın olduğumu altını çizerek belirt."

Sesinin titremesine karşı gözlerimi devirerek içeri girmiş ve hızlı adımlarka evden çıkmıştım. Burada ne işi vardu hiç bir fikrim yoktu. Evimin adresini nereden öğrendiğini sormayacaktım bile.

Üçer beşer indiğim merdivenlerin sonunda binanın kapısını açarak dışarı çıktım. Hemen karşımda beni izleyen Uğur'un yanına hızlı adımlarla giderek tam karşısında dikildim.

"Neden buradasın?"

Yaslandığı arabadan doğrularak gözündeki gözlüğü çıkarmıştı.

"Nasıl oldun diye bakmaya geldim ama belli ki sana iyi bakılıyor."

Bakışlarını yeniden balkonuma çevirdiğinde bende oraua bakmıştım. Bartu gülümseyerek elini salladığında bıkkın bir nefes vererek yeniden ona döndüm.

"O benim arkadaşım ve ayrıca sen ona silahını mı gösterdin?"

Kaşlarını kaldırarak alayla sırıtmıştı.

"Hayır neden öyle bir şey yapayım?"

"Uğur Bartu bana yalan söylemez."

"Adını öğrendiğim iyi oldu."

"Ne?"

Ben şaşkınlıkla tepki verirken Uğur balkona bakıp el sallamıştı.

"Adımı söylersin."

"Zaten biliyor, konunun dışına çıkma lütfen."

Yüzündeki alaylı gülüş sözlerimin hemen ardından solmuş ve sıkıntılı bir nefes vererek yeniden aracına yaslanmıştı.

"Evet gösterdim."

"Ya neden böyle bir şey yaparsın ki?"

"Dün söylediklerimi unuttun herhalde Nefes."

Yüzündeki ciddiyete bakılırsa dün konuştuklarının arkasındaydı.

"Sende benim söylediklerimi unutmuş olmalısın."

"Hayır unutmadım."

"O zaman neden hala buradasın?"

"Bilmiyorum, merak ettim ve geldim."

"Gördüm ve şimdi git."

"Beni kovuyor musun?"

"Evet."

"Ne? Sen ciddi misin?"

"Şaka yapar gibi bir halim mi var?"

Gözlerimin içine bakarak cevap vermeyi reddetmişti. Yine dünkü gibi gözlerinde bir çaresizlik vardı. Bu şekilde bana bakarken ben ona ne söyleyebilirdim ki?

FARAZİ- Kırmızı Damlalar (Kırık Hayaller Serisi II)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin