Korkuyla sadece başımı sallayabilmiştim. Adam "Güzel..." diyerek elini ağzımdan çekerek kolumu sertçe tutmuştu.
Diğer pislik Doğa'yı peşinden çekiştirerek götürürken sonunda hastaneden biri sesimizi duyarak odanın kapısına gelmişti.
"Ne oluyor-"
Başımdaki silah anında karşıdaki doktora çevrildiğinde adam ellerini kaldırarak geri geri adımlamaya başlamıştı.
"Geri çekil ve sesini çıkarma yoksa son nefeslerin olur!"
Hiç itiraz etmeden başını sallayarak geri çekildiğinde şerefsiz beni peşinden sürüklemeye devam etmişti. Hastane koridoruna çıktığımızda Doğa yanımda korkudan ağlayarak diğerinin peşinden sürüklenmeye devam ediyordu.
"Hastaneden çıkana kadar çıtın çıkmasın. Yoksa yemin ederim hiç acımam."
Cevap vermeden merdivenleri inmeye başladım. Doğa ve yanındaki adam önümüzden ilerlerken sakin kalmaya çalışarak peşlerinden ilerlemeye devam ettim.
"Yalvarırım bırakın beni, bebeğim orada lütfen."
"Kes çeneni ve yürü!"
"Bağırma ona!"
"Sen konuşma!"
Yanımdaki adam kolumu daha sıkı tuttuğunda acıyla gözlerimi kapatıp sessiz kalmıştım. Hastanenin arka çıkışından çıkarak hemen önümüzdeki siyah büyük araca itilerek bindirilmiştik. Doğa kolumdan tutarak ağlamaya devam ederken ben sakin kalmaya çalışıyordum.
Adamlar hemen karşımıza binerek silahlarını bize doğrulttuklarında araba çalışmış ve tüm hızıyla ilerlemeye başlamıştı.
"Bizden ne istiyorsunuz?" dedim titreyen sesimle.
"Gidince görürsünüz, şimdi yanındakini sustur yoksa kafasına sıkacağım."
"Bebeğinden ayırdınız, şimdi de susmasını mı istiyorsunuz!"
Sözlerimin hemen ardından silah alnımın ortasına dayanmış ve tetik çekilmişti.
"Konuşmaya devam edecek misin?"
"Tamam! Tamam ağlamayacağım ama o silahı indir lütfen!"
Doğa hıçkırıklarının arasından adama silahı indirmesini istediğinde yutkunup gözlerimi kapattım. Silah başımdan indiğinde koluma sarılan Doğa'ya bakıp sakin kalması için omzunu ovaladım.
"Sakin ol, kimse bize zarar vermeyecek."
Yani öyle umuyordum, içimde korkudan nefesi kesilen kız çocuğu vardı ama dışımda soğukkanlı kalmaya çalışan bir kadın...
Şu an tek umudum güvenlik kameralarına yansımış olmamızdı. Yoksa başka şekilde bizi asla bulamazlardı.
....
Uzun bir sürenin sonunda araba durmuştu. İstanbul'un sınırından çıktığımızı görmüştüm fakat yolları takip edemeyim diye camların pencerelerini kapatmışlardı.
Kapı açıldığında adamlar önden inip ilk olarak beni çekiştirmiş ardından ise Doğa'yı çıkartmıştı.
"Uslu uslu yürüyün."
İkimizi de öne iterek arkamızda silah dayamışlardı. Doğa bana bakıp başını sallayarak ilerlememizi işaret ettiğinde derin bir nefes alarak önüme bakmıştım. Fabrika gibi bir yere gelmiştik, fakat bayadır kullanılmamışa benziyordu.
İçeriye girdiğimiz anda fabrikanın içerisinden bir adamın bağırış sesini duymuştuk.
"O kadın kardeşim dediğim adamdan şikayetini geri çekecek! Duydunuz mu lan beni!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FARAZİ- Kırmızı Damlalar (Kırık Hayaller Serisi II)
ЧиклитHayatı iki kelime ile anlatmamı istedi. "Kırmızı damlalar." dedim. Çünkü hayatımda kırmızı damlalardan başka bir şey yoktu. Hayatımı iki kelime ile anlatmamı istedi. "Düş kırıklığı." dedim. Çünkü neyi düşlersem hep bir engel çıkıyordu hayatıma. Uğu...