BÖLÜM 95

272 18 1
                                    

Zorla bir şeyler yemiş ve odaya çıkmıştım. Uğur ikimizin odasında yatmamı istemişti ama o yatakta bir tek onunla uyuma hayali kurduğum için tek başıma acı içerisinde o yatağa girmek istememiştim. Misafir odasında yatağa uzanmış tek bir boşluğa bakıyordum.

Sanki hiç doğmamıştım ve yok oluşum bunları hayal ediyor gibiydi. Acı ve kederi de üzerine ekleyerek yaşatıyordum. Sanki bir yazar yazıyordu bu hikayeyi, kalemi canımı yakıyordu.

Burun kemerimden akıp diğer göz yaşımla birleşerek yastığı ıslatan gözyaşlarım yarıda kesilmişti.

"Nefes girebilir miyim?"

Bu onun sesiydi.

Uzandığım yataktan usulca doğrulup gözyaşlarımı sildim.

"Gelebilirsin."

Kapım usulca açılmıştı, bakışları hemen beni bulurken ellerimle oynayarak yanıma oturmasını bekledim.

"Nasılsın? Canın yanıyor mu? Başın ağrıyor mu? Ya da kulağın çınlıyor mu?"

Başımı iki yana salladım.

"Yok iyiyim çok şükür."

Tırnağımla oynarken elini ellerimin üzerine koydu. Bakışlarımı ellerimize odaklamıştım.

"Doktorla konuştum, bir ay sonra Allah'ın izniyle kurtulacaksın."

Sessiz kalmıştım.

"Nefes..."

"Fisun ve Mirzah." dedim tok bir sesle.

Bakışlarını bilmiyordum ama sessiz kalmıştı.

"İsimleri bunlar olsun, annenin açtığı boşluğu ben dolduramadım ama kızımız doldursun. Oğlum da benden bir parça olsun sana."

"N-Ne..." demişti titreyen ses tonuyla.

Bakışlarımı usulca ona çevirdim. Çaresiz bir şok içerisindeydi.

"Rüyamda gördüm, Öykü bana kız ve erkek dedi. Bebeklerimizin cinsiyeti kız ve erkek. İsimlerine sensiz karar verdim ama-"

Acı bir sırıtmayla başını eğdi. O kadar kötü görünüyordu ki sarılıp teselli vermek istemiştim. Ama yapamıyordum, sanki o bir ateşti ve ben ona sarılırsam alev alacaktım.

"Annemin ismini koymak..."

Eliyle sertçe dudaklarını kapatıp burnundan acı bir soluk verdi. Sessiz sessiz onu izliyordum ama karşımdaki halini görmek içimi paramparça ediyordu.

"Nefes ben çok özür dilerim." diyerek yataktan kalkıp yere çöktü.

Elimi tutup alınını dayayarak ağlamaya devam etti.

"Çok pişmanım Allah belamı verseydi de yapmasaydım."

Bir yanım onu affetmek istiyordu, eğer kurtulamazsam kalan zamanımı onunla geçirmek istiyordu. Diğer yanımda onu asla affetmek istemiyordu, bensizliği ona ceza kesmek istiyordu.

"Lütfen bizi bırakma, senin yaşaman için kendi canımı bile veririm."

Gözlerim dolu dolu onu izlemeye devam ettim.

"Annemin bıraktığı boşluğu bir tek sen doldurdun ve bu yanan yürek bir tek seni sevdi, seviyor..."

Usulca gözlerimi kapattım, göz yaşlarım yanaklarımdan şerit halinde süzülüp geçti. Gözlerimin önüne o kızı gördüğüm ilk an ve onun hiç umursamayışı gelmişti.

"Neden..." dedim çatallaşmış sesimle.

Başını hızla kaldırıp gözlerime baktı.

"Madem pişmandın o zaman o evden çekip gittiğimde neden peşimden gelmedin?"

FARAZİ- Kırmızı Damlalar (Kırık Hayaller Serisi II)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin