Artık küllenmiş olan eski duygularımın ayrıntılarına girmeyeceğim. Beni bir zamanlar çok üzmüş olan bu acı hatıraları artık bütünüyle unutmak istiyorum.
Oğuz Atay'ın Tutunamayanlar kitabının tam olarak beni yansıttığını düşünüyordum. Paramparça olan yüreğimin son çırpınışları için yardımcı olan tek şey kitaplardı.
"Uğur bey misafiriniz var."
Kitabımın arasına kurumuş papatyayı koyarak çalışan kadına döndüm.
"Kim?"
"Misafir olduğumu söyleyin yeter dedi."
Başımı sallayarak gelmesi için işaret vermiştim. Gözümdeki gözlüğü çıkartıp kitabın yanına indirerek kapıdan giren kişiye döndüm.
"Merhaba canım."
Karşımda gördüğüm kişi ile hemen kaşlarım çatılmıştı. Kıvırcık saçlarını topuz yapmış kıvırcık kahküllerini alnina dizmiş karnı bir dünya görünen kişi ile oturduğum yerden hızla ayaklandım.
"Doğa yenge?"
"Bir an unuttun sandım."
Çatık kaşlarım düzelirken yüzümü bir şaşkınlık almıştı.
"Sen..."
"Merak etme bende geldim."
Sözümü yarıda kesen ağabeyimin sesi ile gözlerimi açarak ona baktım. Üzeründeki siyah takım elbisesini düzeltirken odanın içerisini inceliyordu.
"Ben sizi hiç beklemiyordum." diyerek ağabeyimin yanına gitmiş ve sarılmıştım.
"Üç sene önce bir kaç aya geliriz demiştik ama gelemedik. Doğa da sürekli seni merak edip duruyordu. Hem gezmiş oluruz hem de bebeğimizi ilk sen görürsün dedik."
Sırtıma vurarak beni kendinden ayırdığında bakışlarımı Doğa yengeye çevirdim. Eli karnında bana gülümsüyordu.
"Hamilesin ve bana haber vermedin."
"İşlerin yoğundur diye düşünmüştük."
Başımı iki yana sallayarak ona da sarılmıştım.
"O masa oraya uymamış ayrıca odan çok boğucu."
Ağabeyim yine eleştirilerini yaparken bıyık altı sırıtarak yengemi koltuğa oturttum.
"Haber verseydiniz hazırlık yapardım."
"Sürpriz yaparız demiştik, yoksa bir işin mi var?"
"Varsa da bizim için erteler hayatım."
Ağabeyime dönüp sıkıntıyla nefes verdim. Hafta sonu iş gezim ve önemli bir toplantım vardı. Kesinlikle gitmem gerekiyordu ve erteleme ihtimalim yoktu.
"Öyle deme Kartal sonuçta Uğur artık iş adamı ve önemli işleri olabilir."
"Çok haklısın yenge çünkü hafta sonu çok önemli bir iş gezim var."
"Ne işiymiş bu?" diyerek masama oturan ağabeyime döndüm.
"Oluşturduğum yeni bir kurum var ve bunun için bir ortağa ihtiyacım var. İzmir'de işleri çok iyi giden bir şirket var. Onunla görüşme yapacağım."
"Tahminen ne kadar sürer?"
Doğa yenge oturduğu yerde rahatlamak için kıpırdanırken bir yandan da soru soruyordu. Masama yaslanarak kollarımı birbirine bağladım.
"Bir kaç gün sürer."
"Tamam o zaman bizde o süreçte biraz İstanbul'u gezeriz. Zaten özelmiştik."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FARAZİ- Kırmızı Damlalar (Kırık Hayaller Serisi II)
Literatura FemininaHayatı iki kelime ile anlatmamı istedi. "Kırmızı damlalar." dedim. Çünkü hayatımda kırmızı damlalardan başka bir şey yoktu. Hayatımı iki kelime ile anlatmamı istedi. "Düş kırıklığı." dedim. Çünkü neyi düşlersem hep bir engel çıkıyordu hayatıma. Uğu...