Gökyüzünde özgürce uçan bir kuş ve o gökyüzüne ateş eden bir savaşçının hikayesi.
Leyla özgür bir kuş, Ercüment vatanı için dağlara, taşlara gerekirse gökyüzüne ateş edecek bir savaşçcı.
Özgür kuşlar bir kafese hapsolur mu? Savaşçılar silahlarını...
Hikayede yazılan olayların, kişilerin, kurumların gerçekler ile hiç bir bağlantısı yoktur tamamen hayal ürünüdür😺 Bölüme geçmeden hatırlatmak istedim 😂
Paylaştığım duyurulardan haberdar olmak ve beni mutlu etmek isterseniz Wattpad profilimi de takip etmeyi unutmayın🥺💜
Ve Müptela 40K oldu ne kadar mutlu olduğumu anlatamam. Çok teşekkür ederim 💜
İyi Okumalar Dilerim♡
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Ortalığı topladıktan sonra telefonumu elime alıp sandalyeye oturmuştum ki Ercüment'in yüksek sesi bütün karakolda yankılandı.
Birine bir şey olmuştu kesin. Kalbim hızlı hızlı atarken nefes nefese bahçeye çıktım. Murat bahçenin kapısındaydı. Ercüment de karşısındaydı. Aralarında 4-5 adım vardı. Bir de Ercüment'in arkasından bir kaç asker vardı. Herkes dikkatini Murat'a vermişti.
Etrafa yaralı, vurulan ya da başka bir şey olan kimse yoktu. Herkes ayaktaydı. Ama bir şey olduğu belliydi. Ne olduğunu anlamak için yanlarına gittim.
"Doktor hanım." Dedi yanından geçtiğim asker. Elini bana doğru uzatarak "Siz biraz geri de durun."
"Ne oluyor?" Diye sordum. Kimse cevap vermedi.
"Murat buraya gel!" Dedi Ercüment sinirle. Arkası dönük olduğu için beni görmüyordu.
"Gelemem komutanım!" Dedi Murat hızla. "Gitmem gerekiyor diyorum."
"Ne derseniz deyin komutanım, öyle ya da böyle gideceğim ben."
"O ne demek lan!" Diye bağırdı Ercüment birden. "O ne demek? Emir veriyorum ulan sana! Geleceksin buraya, içeriye gireceksin!"
"Girmeyeceğim komutanım!" Dedi Muratta sinirle. "İster izin verin ister vermeyin, zorla ya da kolaylıkla ben gideceğim!"
Dışarıya doğru bir adım attı Murat.
"Bak Murat yanına gelmiyorsam ağzını yüzünü kırmamak için gelmiyorum duydun mu beni?"
"İsterseniz kırın komutanım. Gideceğim ben bu gün sizde bunu çok iyi biliyorsunuz."
"Lan Murat." Dedi Ercüment daha sakin bir sesle. "Niye böyle yapıyorsun oğlum? Bak ceza alacaksın yine, uzayacak askerliğin!"
"Uzasın. Ceza falan umrumda değil."
"Ulan annene de mi üzülüyorsun sen şerefsiz herif!"
"Komutanım gitmem gerek diyorum ya gitmem gerek! Biliyorsunuz bu gün gitmem gerek oraya! Allah aşkına engel olmayın, gideyim geleyim ne ceza verirseniz kabulum!"