Gökyüzünde özgürce uçan bir kuş ve o gökyüzüne ateş eden bir savaşçının hikayesi.
Leyla özgür bir kuş, Ercüment vatanı için dağlara, taşlara gerekirse gökyüzüne ateş edecek bir savaşçcı.
Özgür kuşlar bir kafese hapsolur mu? Savaşçılar silahlarını...
"Sanki böyle." Dedim kesik kesik nefesler alırken. "İçimden bir şey kopuyor."
"Yapma böyle." Dedi Ercüment. Onunda gözleri dolmuştu.
"Yapmak istemiyorum gerçekten. Ama elimde değil. Neden gittiğini biliyorum, kendini kötü hissetmeni istemiyorum ama elimde değil."
"Biliyorum birtanem biliyorum." Dedi.
Aramızda ki mesafeyi kapatıp sıkıca boynuna sarıldım. Ercüment'in omzunun üzerinden gördüğüm koridor tebessüm etmeme sebep oldu.
Temizlik malzemesi ararken tam şurada karşılaşmıştık Ercüment ile. O zaman bu koridorda Ercüment ile vedalaştığım için bu kadar ağlayacağım aklıma gelmezdi. Tabii karnımda ki bebeği de unutmamak lazım.
Hayalini bile kuramayacağımız bir sürü şey yaşamıştık Ercüment ile. En başında aşık olmuştuk. Birbirimizi sevmiştik. Aile olmuştuk.
Beraber bir sürü anımız vardı, beraber attığımız kahkahalar, beraber döktüğümüz göz yaşları vardı.
Ercüment bu hayatta, bu yaşıma kadar başıma gelen en güzel şeydi. Bana hissettirdiği duygular, hayatıma kattığı şeyler çok güzeldi.
Anne olacaktım ben. Bana anne, Ercüment'e baba diyecek bir bebek dünyaya getirecektim.
Ercüment'in kalbimde ki değerini anlatmaya kelimelerim yetmezdi. Ercüment bir zamana kadar aşık olduğum adamken bir zamandan sonra her şeyim olmuştu. Kahkahalarımdı Ercüment benim, güzel olan her anım, şu hayatta ki en büyük şansımdı. Ailemdi, evimdi, yuvamdı. Kalbimin asla karanlıkta kalmayacağı en aydınlık kısmıydı. Ercüment asla üzmeye kıyamayacağım yanımdı. Hissettiğim en güzel duygulardı.