Gökyüzünde özgürce uçan bir kuş ve o gökyüzüne ateş eden bir savaşçının hikayesi.
Leyla özgür bir kuş, Ercüment vatanı için dağlara, taşlara gerekirse gökyüzüne ateş edecek bir savaşçcı.
Özgür kuşlar bir kafese hapsolur mu? Savaşçılar silahlarını...
"İyidir bendende. Senin bu karın hala hazırlanmamış." Dedi ve Ercüment'i süzdü. "Hoş sende pek hazır değilsin."
"Hazırlanırız şimdi."
Ercüment kahvaltıdan önce üzerini değiştirmişti ama ben hala pijamalarım ile duruyordum. Odaya girip hızlıca üzerimi değiştirdim.
Saçlarımı tarayıp at kuyruğu yaptıktan sonra çantamı alıp odadan çıktım.
"Hazırım."
"Bu kadar çabuk mu?"
"Evet, çarşıya gitmek için ne kadar hazırlanabilirim ki?"
"Mantıklı." Dedi ve bizim önümüzden çıktı.
Annemlerle vedalaştıktan sonra biz de evden çıktık.
Çağan şoför koltuğuna otururken, Ercüment onun yanına bende arkaya oturmuştum.
"Çağan." Dedim iki koltuğun arasından onlara bakarken. "Sen dün bize bir şey söyleyecektin sonra karıştı laf."
"Önemli bir şey değildi ya." Dedi.
Dikiz aynasından göz göze geldik. Ve kesinlikle önemli bir şeydi. Aksi taktirde bakışları yalan söylüyorum ben der gibi bakmazdı.
"Tamam neydi merak ettim." Dedim ısrar ederek.
"Boşver." Dedi Çağan. "Dedim ya önemli değildi, konuşuruz bir ara."
"İyi öyle olsun bakalım." Diyerek geriye yaslandım.
Çarşıya geldikten sonra arabayı park etmiş ve gezmeye başlamıştık.
Ercüment ile Bursa'ya hiç gezmek için gelmediğimiz için ilk defa birlikte geziyorduk. Daha önce gelmiştik ama hep bir sebebi vardı ve gezmek için fırsat bulamamıştık.