Gökyüzünde özgürce uçan bir kuş ve o gökyüzüne ateş eden bir savaşçının hikayesi.
Leyla özgür bir kuş, Ercüment vatanı için dağlara, taşlara gerekirse gökyüzüne ateş edecek bir savaşçcı.
Özgür kuşlar bir kafese hapsolur mu? Savaşçılar silahlarını...
Ay merhabalar. Bu bölüm çok değişik oldu bilmiyorum niye. Hiç emin değilim ama umarım hoşunuza gider❤️
İyi Okumalar Dilerim♡
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"Asude bu çok mu abartı oldu ya?" Dedim aynadan kendime bakarken.
"Hayır Leyla abla çok güzel." Dedi Asude bana bakarak.
"Ay teşekkür ederim kız."
"Rica ederim." Dedi gülerek.
Birazdan Selin'in nişanına gidecektik ve bu yüzden hazırlanıyordum. Yanımda elbise getirmediğim için Bingöl'e gitmeden önce burada bıraktıklarımdan bir tane giymiştim. Ama o da gözüme biraz abartı gelmişti. Fakat artık yapacak bir şey yoktu bu elimde ki tek seçenekti.
"Sizde kusura bakmayın ya böyle yalnız bırakıp gideceğiz." Dedim yatağa otururken.
"Ne kusuru saçmalama."
"Leyla hadi!" Diye seslendi annem dışarıdan. Odadan çıkıp diğerlerinin yanına geldim. Ayakkabılıktan sabah Sedeften istediğim siyah stiletto ayakkabıları çıkartıp giydim.
Maalesef ayakkabılarımı burada bırakamazdım. Hepsini tek tek kutulayıp götürmüştüm.
Annemler evden çıktıktan sonra Ercüment bana döndü. "Aşkım onlar ne?"
"Ayakkabı aşkım?" Dedim ayağa kalkarken ona tutunup.
"Topuklu ayakkabı giymek zorunda mıydın?"
"Evet?" Dedim. "Ayrıca bu nasıl soru? Ben hep topuklu ayakkabı giyerim."
"Bilmem mi canım, giyersin tabii. Ama hani hamilesin ya ondan dedim."
"Merak etme aşkım ileride sıkıntı olabilir belki ama şuan bir şey olmaz."
"Öyle diyorsan."
Birlikte evden çıkıp arabaya bindik. Biz arabaya binerken Çağanlarda evden çıkmıştı.
"Ay Erdem'lere de ayıp olacak." Dedi annem. "Onlarda gelseydi ne olacak yabancı değil ki."
"Yok ayıp olmaz anne. Hem bu gün biraz dolaştık ya Erdem'in bacağı ağrıyor istese de gelemezdi." Dedi Ercüment.
"Onun fizik tedavisi devam ediyor değil mi?" Diye sordum.
"Valla fizik tedavi devam ediyorda Erdem fizik tedaviye devam ediyor mu onu bilmiyorum."
Güldüm. Erdem o kadar tuhaf bir insandı ki. Bunu kötülük için demiyordum. Çok iyi biriydi. Ama farklı ve tuhaftı işte. Asla bir sonra ki hareketi tahmin edilebilen biri değildi. Ne yapacağı ne tepki vereceği asla belli olmuyordu.
Nişanın yapılacağı salona gelince babam arabayı park etti ve indik. Hemen arkamızdan Çağanlarda gelmişti.
Annemler içeriye girerken Ercüment'in telefonu çalmaya başladı.